12 Şubat 2003 22:00
HORMON TEDAVİSİ: Kör gözüm parmağıma!
50 yaşın üstündeki kadınlarda hormon tedavisine başvuranların sayısı giderek artıyor. Ancak, uzmanlar bu yaygın uygulamayı büyük bir tehlike olarak değerlendiriyor. İlaç firmaları ve çoğu kadın doktoru, menapoz dönemine giren kadınların yaşamlarını eskisi gibi sürdürebilmeleri için hormon tedavisi almaları gerektiğinin propagandasını yapıyorlar.
Birçok kadın da bu propagandanın etkisiyle kemik erimesini, depresyonları, vücut ısısındaki çalkalanmaları ve cinsel isteksizliği engellemek için hormon tedavisine başvuruyor.
Her derde deva tedavi!
İlaç şirketlerine inanacak olursanız, hormon tedavisi saç dökülmesini, cilt kırışıklıklarını, ağız kurumasını ve hatta beyin kanaması ve kalp krizini de önlüyor. Hormonlar, kadınları genç ve dinamik tutuyor. İşte bu propagandayla örneğin, Almanya'da, 50 yaşın üzerindeki kadınların dörtte biri, yani yaklaşık 4.5 milyon kadın ek hormon alıyor.
Oysa, hormon üreten firmaların verdikleri sözlerin yalnızca şirket kasalarını doldurmaya hizmet ettiği, değişik araştırmalar tarafından ortaya kondu. Örneğin, hormonlar belki kolestrin oranını düşürüyor ama ne kalp krizi ne de beyin kanamasına karşı etkili. Hormonlar sayesinde kemik erimesinin durdurulması da pek mümkün değil. Hormon alındığı sürece kemik erimesi durduruluyor ama en az dozajda alınan hormon bile, adet kanamalarının sürmesine neden olduğu için birçok kadında 60 yaşını geçmiş olmasına rağmen menapozun verdiği sıkıntılar daha büyük bir problem oluyor.
Kemik erimesi durdu da...
1990'lı yıllarda hormon tedavisinin rahim ve gögüs kanseri riskini artırdığının ortaya çıkması epey korku yarattı. Amerika'da sağlık personeli arasında yapılan bir araştırma 50 yaşını geçmiş ve en az 5 yıldır hormon tedavisi gören kadın sağlık emekçilerinde kanser oranının yüzde 40'tan fazla olduğunu ortaya koydu.
Bu araştırma, hormon tedavisinin yeniden tartışılmasına neden oldu. Hormon tedavisi gören 1000 kadında kemik erimesi durdurulmuştu ama özellikle göğüs kanserinde korkunç bir artış olmuştu. İlaç tekelleri için son derece tehlikeli olan bu haber, hemen karşı bir propagandayla karşılaştı.
Gazetelere verilen reklamlarda, şirketlerin sesi olan kimi 'bilim' adamları, kanserle hormonlar arasında hiçbir ilginin olmadığını öne sürdüler. Hükümetler değişik sağlık örgütlerinin bağımsız komisyonlar oluşturarak konuyu araştırma tekliflerini geri çevirdiler.
Ama kanserin giderek artması üzerine ABD'de ve diğer bazı başka ülkelerde komisyonlar kuruldu ve testler, araştırmalar başlatıldı.
Gerçekler ortada ama Hormonların yol açtığı kanser hastalıkları, ilaç şirketleri ve bazı doktorların söylediğinin tersine, iyi huylu, tanısı ve tedavisi kolay yapılan türden değil. Hem yumurtalık hem de göğüs kanseri nedeniyle ölen kadınlar arasında hormon kullananlar, kullanmayanlarla aynı oranda. Hormon sayesinde kalp-damar hastalıklarının, kalp krizi ve beyin kanamasının azaldığı iddiaları da araştırmalarla yalanlandı. Hormon tedavisi, her yıl yeni 8 bin 100 varislinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Kılcal damarlarda kan birikmesi bir yandan acılara neden olurken, diğer yandan tehlikeli karaciğer hastalıklarına yol açabiliyor.
Hormondan vazgeçmiyorlar Kemik erimesindeki azalma öne çıkarılıp hormon kullanımının yararlı olduğu sonucuna varmak ise, her erimeyen kemik başına bir göğüs kanseri vakasının ortaya çıktığı, ya da bir kalp krizi ve beyin kanamasının görüldüğü gerçeğine çarpıyor. Yapılan onca araştırma ile bu gerçekler gözler önüne serilmesine rağmen, ne ilaç tekelleri, ne klinikler, ne de bir takım 'bilim' adamları hormon tedavisinden vazgeçmiyor. Üniversite kliniklerinde hormon tedavisi yapan ve bunun çok yararlı olduğunu savunan değişik profesörlerin bu konudaki tezlerini hormon pazarında büyük pay sahibi olan Shering firmasının hazırlattığı da ortaya çıktı.
Gerçekler ortada ama Hormonların yol açtığı kanser hastalıkları, ilaç şirketleri ve bazı doktorların söylediğinin tersine, iyi huylu, tanısı ve tedavisi kolay yapılan türden değil. Hem yumurtalık hem de göğüs kanseri nedeniyle ölen kadınlar arasında hormon kullananlar, kullanmayanlarla aynı oranda. Hormon sayesinde kalp-damar hastalıklarının, kalp krizi ve beyin kanamasının azaldığı iddiaları da araştırmalarla yalanlandı. Hormon tedavisi, her yıl yeni 8 bin 100 varislinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Kılcal damarlarda kan birikmesi bir yandan acılara neden olurken, diğer yandan tehlikeli karaciğer hastalıklarına yol açabiliyor.
Hormondan vazgeçmiyorlar Kemik erimesindeki azalma öne çıkarılıp hormon kullanımının yararlı olduğu sonucuna varmak ise, her erimeyen kemik başına bir göğüs kanseri vakasının ortaya çıktığı, ya da bir kalp krizi ve beyin kanamasının görüldüğü gerçeğine çarpıyor. Yapılan onca araştırma ile bu gerçekler gözler önüne serilmesine rağmen, ne ilaç tekelleri, ne klinikler, ne de bir takım 'bilim' adamları hormon tedavisinden vazgeçmiyor. Üniversite kliniklerinde hormon tedavisi yapan ve bunun çok yararlı olduğunu savunan değişik profesörlerin bu konudaki tezlerini hormon pazarında büyük pay sahibi olan Shering firmasının hazırlattığı da ortaya çıktı.
Evrensel'i Takip Et