5 Şubat 2003 22:00

Neresi sıla bize neresi gurbet...

Tunceli ile İstanbul arasında 'git-gel'lerle yaşanan yüzlerce hayattan biri de onun. Ne İstanbul'da sürekli bir iş bulup yaşayabiliyor, ne de Tunceli'ye kesin dönüş yapabiliyor. Orada işsizlik, burada bir hafta ucuz emek, bir hafta işsizlik. Bir orası bir burası. Bir gurbet bir memleket... Savaş çıkarsa, burada hatır için çalıştığı ütücülük işi de yatacak. Atölye kapanacak. O zaman memlekete dönmek lazım. Ama savaş çıkarsa, Kürtlerin yaşadığı iller en çok etkilenecek yerler olacak. O zaman oralara hiç dönmemek lazım... Dönmek mümkün değil... Kalmak da öyle... Balık savaşta ölünce... Halim Güler ... Yıllar önce Doğu ve Güneydoğu'dan İstanbul'a iş bulmaya gelen binlerce Kürt gencinden biri... 29 yıllık yaşamını en çok vuran iki savaştan biri Körfez Savaşı, diğeri de daha çıkmadan 'işsizlik' tehditi yaratan bugünkü Irak savaşı olmuş: "Körfez Savaşı'nda köydeydim. Balıkçılık yapıyordum. Biz 45 gün balıkçılık yapamadık. Balık sektörü çok ufak bir sektör olmasına rağmen çok etkilendi. O zaman da kimyasal silah kullanılma tehlikesi olduğu için, balıklar 'zehirli olur' diye satamadık. Bütün binaların, bütün evlerin camlarını naylonladılar. İnsanlar bodrumlarda yaşamaya başladılar. Biz de aynı durumdaydık." Hal böyle olunca, "hayatta kalma derdi" balık yeme derdinin önüne geçince de balık satamaz olmuş. "Biz balığımızı Diyarbakır, Batman, Hakkari gibi bölgelere satıyorduk. Kimse balık almadı. Tabii insanların ölme riski var. İnsan ölürken balık almayı düşünmüyor. Sen de balıkçılığı bırakıyorsun."

İstanbul yar olmadı Böylece 1992'de İstanbul'a gelmiş Halim Güler. O zamandan beri de konfeksiyonlarda çalışıyor. Çalışmak denirse... İş bir var, bir yok... Ütücülük yapıyor Halim. Yapıyor ama korkuyla yapıyor. Savaş başlayınca, işler bitecek. Atelyeye kilit vurulacak. Ütünün fişi çekilecek. İşvereni işçi olacak, Halim işsiz... "Ütücüyüm ben. Manavdan anlamam ki manavlık yapayım. Zaten atölyede çalışan adam işsiz kalınca gidip manavdan da domates alamaz." Savaş, manavları da vuracak demek ki... "Tekstil sektörü savaştan çok etkilenecek. Özellikle Ortadoğu'ya, biz buradan çok mal veriyoruz. Savaş çıkınca adam gelip bizden mal almayacak. O almayınca, biz işsiz kalacağız. Krizlerde olsun, savaşlarda olsun hem de İstanbul gibi bir metropolde, en büyük etkiyi görecek olan küçük konfeksiyon atölyeleridir. Tekstilde çalışan çok emekçi var. Bu atölyeler kapandığı zaman binlerce insan işsiz kalacak." İşsiz kalınca ne yapacağını bilemiyor. Bir şeyi ise kesin biliyor. Köye geri dönemeyeceğini... "Savaştan en çok etkilenen de yine bizim oralar olacak. Köye dönsek de yeni bir alternatif üretemeyiz. Savaş olduğu zaman hayvancılığın kazancı otomatikman düşecek. Et de para etmeyecek.Yavan ekmeğe şükür edecek o zaman doğudaki insanlar."

'Bir somun' elektrik Ara sıra ziyarete gitseler de, Güler ailesinin memlekete kesin dönüş yapması mümkün görünmüyor. Çemişkezek'in en karanlık köylerinden biri onlarınkisi... Ve de susuz... O köyde hâlâ elektrik yok, su yok. Bir yol bile yok, gurbetçi ayakları köye dönmeye özendirecek. Ama çocuklar var... Elektriğin ne olduğunu bilemeyen çocuklar... "Benim ufak bir kardeşim var. Ben bir başka köye televizyon seyretmeye gidiyorum. O çocuk halen elektriği yiyecek bir şey sandığı için 'Bana da biraz getirir misin abi' diye soruyor. Bu ülkede hâlâ böyle yerler var." Sadece bunlar da değil Halim Güler'i savaşa karşı olmaya iten. "İşsizlik falan tamam da, savaşlarda ölecek olan da bizim gibi insan. Amerika bize para veriyor. 'Git komşunu öldür' diyor. Para karşılığında insan eti yiyormuşuz gibi geliyor bana." Sıla, özlenirse sıla olur. Bir gün geri dönme hayali olmazsa gurbete de "gurbet" denir mi? İstanbul'a iş bulmaya gelmiş, bir gün köyüne kesin dönüş yapmayı uman Halim Güler'in yaşamı, bir kez daha 'savaş' çıkmazına giriyor. Savaşlardan nefes alamayan köyünü özleyemiyor. Özlediği, insanca yaşayabileceği bir memleket. Burada kalmak zorunda Ama İstanbul hangi gurbetçiye yar olmuş ki... Sıla ile gurbet yer değiştiriyor, birbirine karışıyor. Düğümü çözecek tek umut: Barış...

Evrensel'i Takip Et