15 Ocak 2003 22:00
Ağaç yaşken kışkırtılır!
Ders kitaplarının uygunsuzluğundan zaman zaman şikâyet edilir. Şiddet eğilimleri ve cinsiyet ayrımcılığı barındırmasından ya da aşırı milliyetçi içeriğinden dem vuranlar da olmuştur. Türkiye'de milyonlarca öğrenci, yıllardır aynı içerikteki ders kitaplarıyla eğitiliyor. Çoğunun dünya görüşü de belki bu bilgilerle şekillenecek. ABD'nin Irak'a saldırmaya hazırlandığı, medyada her gerginlikte savaş kışkırtıcılığı yapıldığı bu günlerde, geleceğin gençlerini 'eğiten' bu kitaplara bir göz gezdirdik. Her anlama çekilebilecek, sayıları kafa karıştırıcı çoklukta olan belirsiz düşmanlar topluluğu içerisine, 'barış' sözcüklerinin serpiştirilmiş olması yazıların 'savaşçı' içeriğini yumuşatmaya yetmemiş.
Kim bu düşmanlar?
İlk olarak incelediğimiz, 7. Sınıf Sosyal Bilgiler kitabı. Konu başlığı ise, "Türkiye'nin jeopolitik yeri ve önemi". Burada, 'iç tehdit' şöyle anlatılıyor, "Bazı ülkeler Türkiye'nin güçlü olmasını istemeyebilirler. Bu ülkeler Türk ulusunu güçsüz duruma düşürebilmek için ulusal birliğimizi beraberliğimizi bozmayı amaçlayabilir. Ülke içinde anarşi ve terör ortamı yaratarak kamuoyu oluşturmak istenebilir. Bunların amaçları devlet otoritesini sarsmak ve toplumu yönetilemez hale getirmek, devletin ülkesi ve ulusu ile olan bütünlüğünü parçalamak olabilir."
Bu sözlerin bir ilköğretim ders kitabına ait olduğuna inanmak gerçekten çok zor. 7. sınıfta okuyan 13-14 yaşındaki çocuklar için bu kadar belirsiz 'düşmanlar' yaratmak...
Türkiye'nin güçsüz olmasını isteyen ülkeler hangileri?
Ekonomik olarak Türkiye'den en çok yararlanan ülkeler AB ülkeleri ve özellikle ABD.
Ama onlar 'müttefiklerimiz' değil mi?
Değilse neden AB'ye girmek için bu kadar uğraşıyoruz?
Anarşi ve terör ortamı yaratmak isteyenler ise 13 yaşındaki bir öğrenci için televizyonlarda polislerin 'dağıttığı' gösterileri düzenleyenler olmalı.
Ama onlar 'savaş olmasın, yoksulluk, işsizlik olmasın' diyorlar.
Onlar da değilse kim bu anarşistler?
Aynı kitaptan bir başka paragraf, "Çağdaş anlayışı yıkmak,ülkede rejimi değiştirerek kendi görüşlerinin egemen olduğu bir düzen kurmak isteyebilirler. Böylece zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı kendi emelleri doğrultusunda işletebilirler."
Şimdi oldu işte!
Bunu anlaması daha kolay.
Rejimi değiştirmek isteyenler kesin şu 'şeriatçılar' ya da 'aşırı solcu teröristler' olmalı. Ama şeriatçıların madenlerden söz ettiklerini duymadık. Maden deyince de akla 'Bergama köylüleri' geliyor. Onlar da yabancıların madenleri ele geçirmesine de karşı değiller miydi? O zaman bahsedilenler onlar değil. Eski hükümet, yabancı şirketten yana tavır almıştı. Yeni hükümet ise madenlerin özelleştirilmesi, devlet elinden çıkmasını 'acil' olarak yapılması gerekenler listesine aldı.
O zaman, ya bu kitabın yazarları rejimi değiştirmek istiyor ya da hükümet.
Hangisi gerçek?
Gazeteler kimin yalancısı?
"Türkiye'nin hiçbir komşu ülkenin toprağında gözü yoktur. Türk ulusu Atatürk'ün 'yurtta barış dünyada barış' ilkesini benimsemiştir. Türk ulusunun amacı, barış ve huzur içinde yaşamaktır."
Bu paragraf da aynı kitabın, 'Dış tehdit' başlıklı yazısından alındı.
Ne kadar güzel.
Demek ki Türkiye Irak'ta savaşa araç olmayacak.
Ama üslerimizi ABD denetimine açmadık mı?
Ya ülkenin en büyük gazetelerinde, devlet ile en yakın ilişkilere sahip gazetelerde yazılanlar? Musul ve Kerkük'de hakkımız olduğunu iddia eden 'gazeteciler', politikacılar Türk ulusundan değil mi? 'Savaşa katılıyoruz, asker gönderiyoruz' diyenler hangi ülkenin vatandaşları?
Okuldayken hiç ders kitabı okumamışlar mı?
'Başka bazı güçler...' Ve bir lise 2. sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabı... Konu yine, Türkiye'ye yönelik 'iç ve dış tehdit'ler, "Ortadoğu'da barış ve birlik sembolü olan ülkemizin varlığı ve gücü, komşularımızı kıskançlığa düşürmektedir. Öte yandan doğudaki dengeyi her zaman kendi çıkarları doğrultusunda kurmak isteyen başka bazı güçler ile kimi büyük devletler, bu tür politikaları işlerine geldiği ölçüde desteklemektedirler." Yine aynı soru: Hangileri bu devletler? Siyasetimiz barışçılsa, neden Irak'a savaş açılmasına yardım ediyoruz? Neden bütçemizin çoğu savaş harcamalarına ayrılıyor? Barış sembolü olan bir ülkenin nasıl bu kadar düşmanı oluyor? Savaş isteyen bir ABD var. O zaman topraklarını genişletmek için ülkemizdeki bölücü örgütleri kullanan da Amerika olmalı. Ama hükümetlerimiz hep ABD'yi ziyaret edip, dost olduğumuzu söylemiyorlar mı? O zaman hükümet mi bölücü? Ya da kitabın yazarları öyle. Öyle ise Mili Eğitim Bakanlığı nasıl izin vermiş böyle kitapların okullarda okutulmasına? Kafa karıştırıcı değil mi? Aslında çok barışçıl bir ülkeyiz ama savaşmak zorundayız. İşte öğrencilerin asıl inanması gereken... Bizim incelediğimiz sadece iki kitap. Ancak yüzlerce ders kitabı, yüzlerce değişik 'tehdit' tanımlamaları ile öğrencilerin çantalarında okunmayı bekliyor. Türkiye'de savaşa karşı yüzde 90'ın içinde bugünün ve dünün öğrencilerinin de olduğunu bilmek çok rahatlatıcı. Her politik döneme uygulanabilecek, düşmanların kimlikleri her uluslararası duruma göre değiştirilebilecek şekilde hazırlanmış bu kitapların arasında kalan gençlerimizin, hâlâ savaşa, savaş bütçelerine karşı, halkların kardeşliğinden yana tutum alabilmeleri bir mucize olmalı!
'Başka bazı güçler...' Ve bir lise 2. sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük kitabı... Konu yine, Türkiye'ye yönelik 'iç ve dış tehdit'ler, "Ortadoğu'da barış ve birlik sembolü olan ülkemizin varlığı ve gücü, komşularımızı kıskançlığa düşürmektedir. Öte yandan doğudaki dengeyi her zaman kendi çıkarları doğrultusunda kurmak isteyen başka bazı güçler ile kimi büyük devletler, bu tür politikaları işlerine geldiği ölçüde desteklemektedirler." Yine aynı soru: Hangileri bu devletler? Siyasetimiz barışçılsa, neden Irak'a savaş açılmasına yardım ediyoruz? Neden bütçemizin çoğu savaş harcamalarına ayrılıyor? Barış sembolü olan bir ülkenin nasıl bu kadar düşmanı oluyor? Savaş isteyen bir ABD var. O zaman topraklarını genişletmek için ülkemizdeki bölücü örgütleri kullanan da Amerika olmalı. Ama hükümetlerimiz hep ABD'yi ziyaret edip, dost olduğumuzu söylemiyorlar mı? O zaman hükümet mi bölücü? Ya da kitabın yazarları öyle. Öyle ise Mili Eğitim Bakanlığı nasıl izin vermiş böyle kitapların okullarda okutulmasına? Kafa karıştırıcı değil mi? Aslında çok barışçıl bir ülkeyiz ama savaşmak zorundayız. İşte öğrencilerin asıl inanması gereken... Bizim incelediğimiz sadece iki kitap. Ancak yüzlerce ders kitabı, yüzlerce değişik 'tehdit' tanımlamaları ile öğrencilerin çantalarında okunmayı bekliyor. Türkiye'de savaşa karşı yüzde 90'ın içinde bugünün ve dünün öğrencilerinin de olduğunu bilmek çok rahatlatıcı. Her politik döneme uygulanabilecek, düşmanların kimlikleri her uluslararası duruma göre değiştirilebilecek şekilde hazırlanmış bu kitapların arasında kalan gençlerimizin, hâlâ savaşa, savaş bütçelerine karşı, halkların kardeşliğinden yana tutum alabilmeleri bir mucize olmalı!
Evrensel'i Takip Et