6 Ocak 2003 22:00

'Şiddet, şiddeti hoş gösterir'

Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Çocuk Gelişimi ve Okul Öncesi Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Özlem Ersoy, çocuğa şiddet uygulanarak sorunlara çözüm bulunamayacağına dikkat çekerek; "Şiddeti bir süre sonra normal olarak kabul eden çocuk ileride çevresindeki insanlarla da bu şekilde iletişim kurar ve şiddeti hoş görür" dedi. Özlem Ersoy gazetemize yaptığı açıklamada, ailelerin genellikle sadece dayak atmayı şiddet olarak gördüklerini belirterek, "cinsel istismar, hakaret dolu sözlerin sarf edilmesi, çocuğa baskı yapılması, çocuğun küçümsenmesi ve 'Sen salaksın, sen hiçbir şey yapamazsın' gibi sözler kullanılması da şiddet kapsamına girer" dedi. Şiddet kullanmadan çocuğunu nasıl eğiteceğini bilemeyen ailelerin genellikle şiddet uyguladığını anlatan Ersoy, aynı zamanda çocukluğunda şiddet görmüş ve şiddeti kabul eden, şiddeti çözüm yolu olarak gören toplumlarda yetişmiş kişilerinde çocuklarına şiddet uyguladığını söyledi. Ersoy, şiddetin hiçbir zaman çözüm getirmeyeceğine, daha çok sorun yaratacağına dikkat çekti.

Baskıcı eğitim yanlış "Dayak cennetten çıkmadır" inancının da yanlış olduğunu belirten Ersoy; "Baskıcı eğitim sistemi içine kapanık, bağımlı insanların yetişmesine neden olur. Şiddete uğrayan çocuk kendine güveni olmayan, başarısız bir birey olarak yetişir. Şiddet sonucu oluşan yaraları tamir etmek zordur" dedi. Çocuğa baskı uygulayarak istediklerimizi yaptırmanın çocukta sıkıntı yaratacağını ifade eden Ersoy, çocuğa emir vermek yerine o davranışı neden yapmasını istediğimizin açıklanması gerektiğini belirtti. Ersoy, sessiz çocukları akıllı uslu çocuklar olarak görmenin yanlış olduğunu da belirterek, böylesi çocuklarda, sorunlarını anlatamadıkları için ileride davranış bozuklukları ortaya çıkabileceğini kaydetti. Düşük gelirli ailelerden gelen ya da savaş ortamında ve şiddetin önplanda olduğu toplumlarda yetişmiş çocukların şiddeti benimsediğini ve uyguladığını belirten Ersoy, bu insanların dışlanmaması gerektiğine ve dışlanan çocukların suça itildiğine vurgu yaptı. Sadece yoksul kesimin çocuklarına şiddet uyguladığına dair kanıların doğru olmadığını belirten Ersoy, geir durumu iyi olan ailelerin de şiddet uyguladığını ifade etti. Yoksul kesimlerdeki çocukların daha çok risk altında olduğunu belirten Ersoy; "Olumsuz koşulların ebeveynin üzerinde olumsuz etkileri vardır. Yoksul ebeveyn okuma yazma bilmiyor olabilir, çocuğuna nasıl davranacağını öğrenme imkânları da yoksa bu ebeveyn dayaktan başka uygulayacağı bir çözüm yolunu da bilmiyor olabilir" dedi.

Yoksulluk şiddeti getiriyor Ersoy'un yoksul kesimlerdeki çocukların daha çok risk altında olduğuna dair tespitlerinin geçerliliğini; gecekondu bölgesinde konuştuğumuz aileler, içinde bulundukları ağır koşulları ve sıkıntılarını çocuklarına nasıl yansıttıklarını dile getirerek doğruladılar. Tek başına geçimini sağlamaya çalıştığını belirten bir çocuk sahibi Hülya Ayçiçek, çalıştığı temizlik şirketinden aldığı 200 milyon liranın ihtiyaçlarını karşılamadığını ifade etti. Kömür bulamadığı için akşam çocuğuyla battaniyenin altında ısınmaya çalıştıklarını anlatan Ayçiçek, çok zor durumda kaldıklarında komşularının yardım ettiğini dile getirdi. İşten eve geldiğinde çocuğunun kendisiyle oynamak istediğini söyleyen Ayçiçek; "Çok yorgun olduğum için çocuğumu git başımdan diye azarlıyorum, hatta çocuğuma şiddet uyguladığım bile oluyor" dedi. Eşi inşaat bekçisi olan 26 yaşında 4 çocuk annesi Gülsüm Apaydın da, eşinin aldığı 250 milyon maaşın geçinmeleri için yetmediğini dile getirdi. Apaydın, yoksulluğun ve ağır yaşam koşullarının eşini ve kendisini bunalttığını belirterek "Sıkıntılarımızın çocuklarımıza yansıması kimi zaman şiddet oluyor" dedi. Çocuklarını, eşinin de kendisinin de çok sevdiğin belirten Apaydın; "Çocuklarıma vurduğumda acı çekiyorum, 'Neden vuruyorsun anne' diyen çocuklarıma bir cevap veremiyorum, pişman oluyorum" diyerek sıkıntılarını dile getirdi.

Evrensel'i Takip Et