26 Aralık 2002 22:00

Kardeş türküler:
   Kültürler Hemâvâz'da buluşuyor

Kardeş Türküler, beş yıllık müzik serüvenini son albümü "Hemâvâz" ile sürdürüyor. Anadolu ve Mezopotamya topraklarında yaşayan hemen her kültürün müziğini vokal ve perküsyon ağırlıklı deneysel çalışmalarıyla zenginleştiren grup, bu albümünde de repertuvarında Çingene, Süryani, Rum, Kürt, Türk ve Ermeni şarkılarından/türkülerinden seçkilere yer veriyor. Albümün adının anlamı da Kardeş Türküler'in bu çabasının özeti gibi: "Kuşların hep birlikte ötmesi hep birlikte şarkı söylemesi". Grup üyeleri Vedat Yıldırım ile Ülker Uncu, yaptıkları düzenlemelerde üzerinde çalıştıkları kültürlerin genel özelliklerini tanıtmak amacıyla öyküsel ve anlatısal yönleri önplana çıkarmaya çalıştıklarını kaydederek, bu nedenle albümdeki türküleri de doğaçlamalar ve epizodik yöntemlerle geliştirdiklerinin altını çiziyorlar.

Doğu'nun bir adım ötesi Kardeş Türküler daha önce çıkardığı "Doğu" adlı albümünde de vokal ve perküsyonun öne çıktığı düzenlemeler yapmıştı. Bu bakımından Doğu'da yakalanan tınının Hemâvâz'da da sürdüğünü belirtmek gerekir. Ancak bu albümdeki bazı çalışmaların Doğu'daki müzikal düzeyin daha ilerisinde olduğu da bir gerçek. Öte yandan albümün coğrafi kapsayıcılığı da Doğu'dan daha bütünsel. Grup üyeleri Vedat Yıldırım ve Ülker Uncu da bu noktaya vurgu yapıyorlar; "Daha önce Doğu adlı albümüzde bu bölgenin kültürleri üzerine çalışmıştık. 'Hemâvâz'da ise yeniden ilk albümün formuna dönüldü. Yani bütün Anadolu coğrafyası üzerinde duruldu. Türkiye topraklarındaki müziklerin sınırları Misak-ı Milli'yi çok aşıyor. 'Doğu' farklı bir anlam taşıyordu elbette. Çünkü Doğu üzerine, özellikle son zamanlarda, çok şey yapılıyordu. Çekilen dizilere Kürtçe isimler falan yerleştirilip izleyicinin karşısına konuyordu. Ama bunların hiçbiri Doğu'yu anlatmıyordu. Bizim yaptığımız şeyle 'doğu böyle bir yer demek' istedik. Şimdi ise Anadolu'nun bütününe dair bir çalışmayı uygun gördük."

Çingeneler... Grubun Doğu'ya göre daha bütünsel bakışının bir ürünü de bu albümde daha önce yapmadıkları üzere "Şukar Şukar" adlı Çingene şarkısına yer vermeleri. Grup üyeleri bu şarkı için şu yorumu getiriyor; "Albümlerimizde Kürtçe ve Türkçe parçalar ister istemez önplana çıkıyor. Çünkü o dilleri biliyoruz. Sanatsal olarak onlara daha yatkınız. Ya da Ermeni müziğini yapıyoruz. Bunların yanı sıra örneğin Çingene müziğini de yaptık bu albümde. Bu şarkıyı Silivri'de Çingenelerin oturduğu bir mahallede bulduk. İzmit'te de Çingenelerin oturduğu yerler var. Buraya da gidip genel kalıp üzerine çalıştık." Kardeş Türküler'in genel yöntemi olarak şarkının ötesinde o kültürü yansıyan öğelere düzenlemede yer verilmesi Şukar Şukar'da da kullanılmış. "Çalışmalarımızda bazı altmetinler oluşturuyoruz. Anlamlar üzerine tartışıyoruz. Buna göre yorumlamaya çalışıyoruz. O kültürün zamansal ve mekânsal değişiklikleri nedir, ne tür acıları yaşamıştır, sevinçleri nelerdir, bu altmetinlerini düşünerek şarkılarımızı düzenliyoruz" diye bu durumu anlatıyorlar. Şukar Şukar'ın da sadece 11 saniyelik kaydına ulaştıklarını ifade eden grup üyeleri bu nedenle, Çingene müziğinin genel modülasyon ve motifleri ile bir araya getirerek şarkıyı düzenlediklerini söylüyorlar.

Epik bir çalışma: Elo Dino Albümde dikkat çekilmesi gereken çalışma ise Elo Dino. Hakkari'de okunan ve "stranen milane" (omuz omuza oynarken söylenen türküler) türündeki şarkının orijinal temasının giriş bölümünde kullanıldığı, diğer temaların ise doğaçlamalar üzerinden yazıldığı belirtilirken, Dım Dım Kalesi destanın bir bölümüyle beraber düzenlendiğine dikkat çekiliyor. Sonuç olarak da Elo Dino yarı epik yarı lirik bir çalışma olarak karşımıza çıkıyor. Bu şarkı ile ilgili çalışmalarını şöyle anlatıyor Vedat Yıldırım, "Hakkari kapalılık özelliğini koruyan bir yer. Kültürünü koruyor. Buraya gidip bizzat orada bu şarkı ile çalışmalara başladık. Daha sonra Hakkari'den bu şarkı için dört kişiyi İstanbul'a çağırarak stüdyoya girdik. Ello Dillo'yu böyle tasarladık. Bu şarkının içinde bir de Dım Dım Destanı'nı kullandık. Epik bir çalışma, bir cenkleme türü aslında ama buna rağmen lirik özellikleri taşıyor".

Diğer örnekler... Elo Dino, Şukar Şukar'dan başka albümdeki diğer düzenlemelerle de Kardeş Türküler, bu kasede yoğun emek verildiğini gösteriyor. Kasedin ilk şarkısı aynı zamanda grubun klibini çekmeyi düşündüğü alevi deyişi Şah-ı Merdan albüm içinde yapılan düzenlemelerin doruğa çıktığı türkülerden biri. Hemen her çalışmada olduğu gibi bu deyişte de perküsyonlar yoğun olarak kullanılırken Alevi müziğinin en önemli enstrümanı bağlamanın çeşitleri ve çalış tarzları da iyi bir icrayla sunuluyor. Bir sonraki Kurmançi türkü ise grubun daha önce Şivan Perwer ile yaptığı çalışma Mirkut (Tokmak). Tarlada buğday dövenlerin iş temposu içinde hep birlikte söyledikleri bir "iş-çalışma" şarkısı olan Mirkut, buna uygun olarak vokallerin en yoğun ve efektlerle kullanıldığı tarzda yorumlanmış. Bu sayede de çalışma temposu dinleyiciye gayet yerinde yansıtılmış. Albümde derlemelerin dışında Siya Şaperen ve Siya Wan adlı iki tane beste de dinleyiciye sunulmuş. "Ben kendimi gülün dibinde buldum" adlı Kütahya yöresinin halk türküsünde de grubun kadın solisti Feryal Öney'in performansının doruğa çıktığını belirtmek gerek.

Evrensel'i Takip Et