26 Aralık 2002 22:00

Suriye'ye İsrail baskısı

Suriye hükümeti, "Irak'ın kitle imha silahlarını Suriye topraklarında sakladığı" yönündeki İsrail iddialarını yalanladı. Ancak İsrail kaynaklı suçlamalar devam ediyor. Ha'aretz gazetesinin dünkü sayısında, "son haftalarda Irak'tan Suriye'ye giden ekipmanın, Lübnan Hizbullahı'na verilecek silahlardan oluştuğu" öne sürüldü. İddiaya göre Hizbullah, Irak'a yönelik saldırı başladıktan sonra, bu silahlarla İsrail'e karşı bir kuzey cephesi açacak.

Hizbullah'a gidiyormuş Ha'aretz, gönderilen silahlar arasında 100-150 kilometre menzilli füzeler ve "Lübnan'da saklanmak istenen çeşitli şeyler" olduğunu iddia etti. Hizbullah'ın geçmişte de Suriye'den füze aldığını yazan gazete, ancak bunların en fazla 70 kilometre menzile sahip olduğunu belirtti.

Mahalli: İsrail kışkırtıyor Gözlemciler, son birkaç gündür bu tip "haber"lerle Suriye üzerinde baskı kurulduğuna dikkat çekiyorlar. Konu hakkında görüşlerini aldığımız Suriyeli gazeteci Hüsnü Mahalli, İsrail yönetiminin, ABD'yi Suriye'ye karşı da kışkırtmayı hedeflediğini vurguladı. Mahalli, "Amerikalılar, Irak'tan sonra ikinci hedefin İran olacağını söylüyorlar. Daha sonra sıranın Suriye, Lübnan, Yemen gibi ülkelere geleceği konuşuluyor. Dolayısıyla İsrail de, bölgede ABD politikalarına karşı direnenlerin başında gelen Suriye'ye karşı bir kışkırtma politikası uyguluyor, ABD'yi bu ülkeye karşı kışkırtıyor" diye konuştu.

Yaalon'un ziyareti Mahalli, İsrail Genelkurmay Başkanı Moşe Yaalon'un Ankara temaslarını da bu çerçevede değerlendirdi ve "İsrailliler, AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Abdullah Gül'ün Ortadoğu ülkelerine olası bir gezi düzenlemesinden rahatsız oldular. Sayın Erdoğan; Suriye, Mısır ve Suudi Arabistan'a gidebileceğini söylemişti. Çok tedirgin olan İsrail, böyle bir geziyi engellemek için ikili oynuyor. Yani hem ABD, hem Türkiye'ye mesaj veriyorlar" dedi.

Medyanın at gözlüğü Sermaye medyasında son dönemlerde çıkan savaş kışkırtıcısı haber ve yorumlara ilişkin görüşlerini sorduğumuz Mahalli, şöyle konuştu: "Türk medyası, her zamanki gibi hiçbir konuyu doğru dürüst tartışmıyor. Meselelere at gözlüğüyle ve önyargılı olarak bakıyorlar. Zaten iş olup bittikten sonra da hep yanıldıklarını görüyorlar. Türk medyasına bakarsak, ortada bir Türkiye, bir de Irak var, başka bir şey yok. Oysa Kuzey Irak'ta olabilecek milimetrik bir değişiklik dahi İran'ı ve Suriye'yi çok yakından ilgilendirmektedir."

Kışkırtanlar savaşsın! Hüsnü Mahalli, Aydın Doğan grubu gazetelerinde yer alan "Bağdat'a 8 günde girileceğine" dair "tahlil"lere ilişkin olarak da şunları kaydetti: "Öyle görünüyor ki, Türk medyası, ABD ve Türk ordusundan önce savaşı başlattı, hatta bitirdi. Bu yayınları yapanlara tavsiyem, gidip kendileri savaşsınlar. Ne 90 bin Amerikan askerine, ne de Türk ordusuna gerek yok. Bu gazeteciler gidip Saddam'ı devirsinler, Kürt devletini engellesinler, düzeni sağlasınlar. 8 günde bu işi bitirsinler, biz de görelim."

NATO'dan tam destek Öte yandan, NATO Genel Sekreteri George Robertson, NATO'nun Irak saldırısında ABD'yi desteklemek için "manevi yükümlülüğü" olduğunu söyledi. Robertson, BBC radyosuna yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Bush'un, Irak'ı "Birleşmiş Milletler kanalıyla silahsızlandırma" sözüne bağlı olduğunu öne sürerek, "ABD, şimdiye kadar BM'nin yolunu izledi, hâlâ da izliyor" dedi. "Askeri harekât kararının, ABD değil Saddam Hüseyin tarafından alınacağını" öne süren Robertson, "NATO, BM'nin yöntemini fazlasıyla destekliyor. Bu yöntem işlemezse NATO, manevi açıdan ne destek gerekiyorsa vermeye yükümlü" diye konuştu. NATO Genel Sekreteri, ABD'nin, herhangi bir askeri harekâtta NATO'nun görevinin ne olacağına dair öneriler sunduğunu, ancak bu konuda henüz karara varılmadığını kaydetti.

Rusya: Ambargo kalkmalı Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Yuri Fedotov ise, Irak'ın BM Güvenlik Konseyi'nin 1441 sayılı kararını eksiksiz uygulamasının, Körfez Savaşı'ndan sonra uygulanan ambargonun kaldırılmasıyla sonuçlanması gerektiğini söyledi. Fedotov, "Böyle bir global yaklaşımda bulunmak, Irak sorununa uzun vadede çözüm bulunmasına olanak sağlayacaktır" dedi ve ve Irak'ı bir kez daha, başta 1441 sayılı karar olmak üzere, BM kararlarına eksiksiz uymaya ve kitle imha silahlarıyla ilgili sorulara yanıt vermeye çağırdı. Tek taraflı bir müdahaleye karşı çıktıklarını yineleyen Fedotov, "Sadece BM güç kullanımına karar vermeye yetkindir, bu da ancak silah denetçileri ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın sonuçlarına dayanılarak yapılabilir" dedi.


YENİ SİLAH SİSTEMLERİ DENENECEK ABD, Irak saldırısını yeni silah sistemlerini denemek için bir fırsat olarak da değerlendirecek. Washington Times gazetesinde yayımlanan haberde, sıcak savaşta sınanacak olan sistemler şöyle sıralandı: 1. Shadow-200 adlı casus uçağı. 2. ABD'nin en yeni saldırı jeti olan F-18 Super Hornet. 3. Yeni kızılötesi alıcılar ve iletişim ekipmanı. 4. "Kuvvet 21 Muharebe Komutası" adı verilen yeni bir iletişim ağı. 5. Apache saldırı helikopterlerinin yeni bir versiyonu. 6. Körfez Savaşı'ndan bu yana, taktik uçakların da kullanımına sunulan JDAM adlı lazer güdümlü bombalar. 7. Afganistan saldırısından itibaren kullanılmaya başlanan Predator tipi casusluk-suikast uçakları. Amerikalı uzmanlar, bütün bu yeni sistemler sayesinde, bölgeye en fazla 200-250 bin asker göndermenin yeterli olacağını, ordunun ateş gücünün 1991 Körfez Savaşı'nda olduğundan 10 kat daha fazla olduğunu belirtiyorlar.

Evrensel'i Takip Et