21 Nisan 2002 21:00

Sadece maliyet!

IMF ve Dünya Bankası, KİT'lerde çalışan emekçiler için adeta "kelle hesabı" yapıyor. Kaç kişi atılacak, kaçı emekli edilecek, kaç kişi nerelere kaydırılacak gibi kağıt üzerinde yapılan hesaplarda emekçiler adeta birer "maliyet azaltıcı unsur"dan başka bir şey ifade etmiyor. Ne aileleri, ne geçim zorlukları ne de sosyal hakları gözetiliyor. Kamudaki istihdamın fazlalığı konusundaki iddialar ve bu iddiaların dayandırıldığı gerekçeler, insanlıkdışı bir zihniyeti gözler önüne seriyor. IMF ve Dünya Bankası uzmanları Türkiye'de kaç kişinin çalışacağına karar veren tek yetkili kurumlar haline geldi. KİT'lerdeki işçiler onlar için sadece tasarruf amacıyla üzerleri çizilecek birer istatistiki veri gibi. Dünya Bankası "şu kadar kişiyi atın" diyor ve hükümet de bunu tereddütsüz uyguluyor.

125 bin fazla Dünya Bankası'nın böyle bir zihniyetle yaptığı araştırmalarda KİT'ler ve diğer kamu kuruluşlarında işçi ve sözleşmeli statüsünde 125 bin "fazla"nın bulunduğu belirlenmiş. Dünya Bankası, kamu kuruluşlarının gereksinimlerinin çok üzerinde personele maaş ödeyerek ekonomik şekilde faaliyet gösteremeyeceğini savunuyor. Banka bunların azaltılmasını istiyor. Ama böyle bir uygulamanın sonucunda mağdur olacaklar sadece 125 bin ile sınırlı olmayacak. İşçilerin geçindirmek zorunda olduğu aileleri de bu uygulamalardan büyük zarar görecek. Yani işin sosyal maliyeti, maddi maliyetinin kat kat üstünde. Dünya Bankası, büyük bölümünü işçilerin oluşturduğu bu azaltılacak istihdamın bir bölümünün emeklilikle eritilmesini öneriyor. Kalan bölüm için ise çeşitli alternatifler üzerinde duruluyor. Ekonomi yönetimi ile yapılan çalışmalarda bu konudaki çözüm önerilerinden birini, "atıl durumdaki sürekli işçiler" ile geçici işçilerin memur statüsüne alınarak devletin ihtiyacı olan alanlarda değerlendirilmesi oluşturuyor. Buna göre, geçici ve sürekli işçiler için bir kanun çıkarılacak. Daha sonra da kısa bir eğitime alınacak bu işçiler, devletin halen elemana gereksinim duyduğu okul, hastane ve mahkemelerde çalıştırılacak. Ancak sendikacılar, bu alternatife sıcak bakmıyor. Sendikacılar, başka kurumlarda çalıştırılacak da olsalar, bu işçilerin memur statüsüne geçirilmemesini ve işçi olarak kalmalarını talep ediyor. Bu arada IMF de, bütçenin sağlıklı bir temel üzerine oturtulabilmesi için devletteki memur sayısının artırılmaması gerektiğini vurguluyor. Devlette halen 1 milyon 700 bin memur bulunduğunu kaydeden IMF temsilcileri, Türkiye'de her yıl ortalama 55 bin memurun ise emekli olduğuna işaret ediyor. IMF'ciler, öğretmen, sağlık memuru, polis gibi zorunlu ihtiyaçlara yönelik yeni memur alımlarında da emekli olan memur sayısının dikkate alınmasını ve hiçbir surette 1 milyon 700 bin rakamının üzerine çıkılmamasını istiyor. Öte yandan, Dünya Bankası, kamudaki fazla istihdamın yanı sıra Türkiye'deki personel reformu ile de yakından ilgileniyor. Türkiye'nin IMF'ye verdiği niyet mektubunda Eylül ayı sonuna kadar devletin fonksiyonel analizi çalışmalarının tamamlanması, yıl sonuna kadar da Bakanlar Kurulu'nun Personel Reformu Stratejisini tespit etmesi taahhüdünden sonra Dünya Bankası'ndan konuyla ilgili bir heyet Türkiye'ye geliyor. Mayıs ayında Ankara'ya gelecek olan Dünya Bankası heyeti, Maliye Bakanlığı, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı, Hazine ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı yetkilileri ile görüşmeler yapacak. Görüşmelerde Türkiye'deki mevcut personel politikası ortaya konacak, bu alanda ne yapılması gerektiği üzerinde durulacak.

Evrensel'i Takip Et