19 Nisan 2002 21:00

Bu ikinci mültecilikleri

Hamit'in Cenin mülteci kampı hakkında aklında kalanlar, oranın bir 'ölüm şehri' olduğu. Hamit, 14 yaşında bir öğrenci. 30 saat süren bombardımana yakından tanıklık ettikten sonra, pazar gecesi İsrail ordusu tarafından teslim alınmışlar. Bunları anlatırken titriyor. Ceset yığınları buldozerler tarafından bir kenara atıldı. Evler yanmış harabelere döndü. Çocuklar su için ağlıyor, bazıları lağım suyu içmek zorunda kalıyor. Hamit, diğer Filistinliler'in ona aldığı yeni bir pantalon giyiyor, çünkü teslim alındıktan sonra İsrail askerleri tarafından iç çamaşırına kadar soyuldu. Teslim olmuş, çünkü bombardımana daha fazla dayanamamış. Kaldığı evde üç kişinin füzelerle öldürüldüğünü söylüyor ve "En kötüsü, İsrail askerlerinin 8 erkeği alıp kurşuna dizmeleriydi" diyor. Bu olaydan sonra Hamit, ikizi Ahmet ve abisi Kadir, beyaz bir bayrak yapıp pencereden salladı, başka bir yol bulamadıklarını söylüyorlar.

Ajanlık teklifi Çocuklar soyuldu, elleri arkadan sıkıca kelepçelendi ve gözleri bağlandı. Sonra 100 kişilik bir grupla beraber, İsrail'de bulunan Salem Kışlası'na götürüldüler. Orada dövüldüklerini ve ajan olarak çalışmaları için para teklif edildiğini söylüyorlar. İsrail İç İstihbarat Servisi Şin Bet tarafından 48 saat sorguya çekildikten sonra erkekler, yakındaki bir köye bırakıldı. Ayakkabıları alınmıştı ve Batı Şeria'ya kadar yürümeleri emredildi. İsrail'i işgal altındaki bölgelerden ayıran zeytinliğe doğru gittiler ve aileleriyle beraber yaşadıkları yer olan Rummana'ya ulaştılar. Fakat eve dönemezler. Yapabilecekleri tek şey, yıkılan evlerinden birkaç kilometre ötede bulunan bu köyden, Cobra'ların saldırılarını izlemek. Ahmet sırtından ve böbreğinden ciddi yara almış ve acılar içinde yatıyor. Kadir'in gözleri ve vücudunda morluklar var. Ama yaşayacaklar.

Canlı kalkanlar Diğerleri bu kadar şanslı değil. Camide teslim olan birkaç adamın canlı kalkan olarak kullanıldığı konuşuluyor. Salem Kışlası'na götürülmeden önce giysilerinin çıkartıldığı, tankların önünde bekletilerek aşağılandıkları anlatılıyor. İsrail sorgusunda "doğru tutum" almayanlar çok kötü dövülüyor. Halid Mustafa Muhammed bunlardan biri. Şu an sargılar içinde, yüz üstü, kanlı bir şiltede yatıyor. Halid'in iki kaburga kemiği kırık, iç kanaması var. Yarı komada, acıyla sayıklıyor. Köydeki tek sağlık görevlisi Dr. Faruk el Ahmet, onu uyku ilaçlarıyla sakinleştirmeye çalışıyor. Dipçikle dövüldüğü için meydana gelen yaralar, doktoru korkutuyor. Durumu o kadar ağır ki, tedavi edilmezse ölebilir. Doktor "Onu sakinleştirmek için birşeyler verdim ve kaburgalarını sardım, ama yapabileceğim çok şey yok. Ben diş doktoruyum" diyor.

'Cenin cezalandırıldı' Buradakiler, birçok intihar komandosu Cenin'den çıktığı için cezalandırıldıklarını belirtiyorlar. Birçok erkek, arkalarında bıraktıkları aileleri için endişeleniyorlar. Ailelerden haber alınamıyor. Telefon telleri kesildi ve elektrik yok. "Caddeler cesetlerle doluydu" diyor Cenin kampının bakkalı. "Tek duyduğumuz, füze sesleriydi." Cenin'den sürülmesi, ikinci kez mülteci durumuna düşmesi ona çok dokunuyor. "Bu yaşamın sonu" diyor.

(The Times)

Evrensel'i Takip Et