15 Nisan 2002 21:00
Bir 'medyayla ilişkiler' dersi
GÜNÜN YAZILARI
ABD'deki Fox televizyonu, Ortadoğu'daki son durumla ilgili olarak, Lübnan'ın Washington Büyükelçisi Farid Abud ile bir "söyleşi" gerçekleştirdi. Fox muhabirini epey zor durumda bırakan ve ABD medyasıyla nasıl konuşulacağına dair parlak bir örnek oluşturan bu söyleşinin tam metnini yayımlıyoruz.
Fox muhabiri: Sayın Büyükelçi, Hizbullah'ı terörist bir örgüt olarak kabul ediyor musunuz?
Farid Abud: Evet, Şaron bir teröristtir.
- Sayın Büyükelçi, benim sorum bu değildi. Ben size, masum sivilleri hedef alıp öldüren Hizbullah'ın operasyonlarını sordum. Hizbullah'ı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Evet, Şaron binlerce sivili öldüren bir teröristtir. (Ortadoğu'daki) en büyük terörist odur.
- Sayın Büyükelçi. Lütfen soruma yanıt verin. Hizbullah, sizce terörist bir örgüt mü, değil mi? Masum sivillerin öldürülmesine karşı mısınız? - Elbette ki masum sivillerin öldürülmesine karşıyım. Masum sivillerin kim olduğunu belirlemeniz gerekir. Terörist Şaron, binlerce masum sivili öldürmüştür ve öldürmeye devam ediyor.
- Peki ya Hizbullah? Bize Hizbullah'ın hiç sivil öldürmediğini veya masum sivilleri öldürmek için plan kurmadığını mı söylemek istiyorsunuz? - Hizbullah bir direniş hareketidir. Lübnan parlamentosunda temsil ediliyorlar ve adalet için, iyi bir amaç uğruna savaşıyorlar. Eğer bu süreçte canı yanan masum siviller varsa, onlar da savaş kaybıdır. Hizbullah, savaş çığırtkanı Şaron'un aksine, kasıtlı olarak sivilleri hedef almıyor. Şaron'un ise tek hedefi, çocuklar da dahil olmak üzere, sivillerdir.
- Sayın Büyükelçi, bu sözler, intihar bombacılarını hoşgördüğünüz anlamına mı geliyor? - Savaş suçlusu Şaron'un eylemlerini hoş görmüyorum.
- (Muhabirin sinirleri bozulmaya başlıyor) Sayın Büyükelçi, lütfen sorularımı savuşturmayı bırakın ve doğrudan yanıt verin. İntihar bombacılarını hoşgörüyor musunuz? - Masum sivillerin öldürülmesini hoş görmüyorum, ama kimin masum sivil olup olmadığını tanımlamamız gerekir. Eğer Filistinli bir intihar bombacısı, savunmasız Filistin halkına zulüm eden bir avuç İsrail askerini öldürüyorsa, siz bu askerleri masum siviller olarak mı tanımlarsınız?
- (Muhabir iç çekiyor) Sayın Abud, İsrail'in var olma hakkını tanıyor musunuz? - Evet, Filistin'in var olma hakkını tanıyorum.
- (Muhabirin yüzü allak bullak) Sayın Büyükelçi. Lütfen bu savuşturmaları bırakın ve sorularımıza yanıt verin. İsrail'in var olma hakkını tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz? - İsrail zaten var efendim. Benim tanımama ihtiyacı yok. Sorun, Filistin'in var olma hakkının tanınmasıdır.
- Sayın Büyükelçi, neden sorularımıza tek taraflı ve önyargılı yanıtlar veriyorsunuz? - Sorularıyla tek taraflı ve önyargılı olan sizsiniz.
- (Söyleyecek söz bulamıyor) Sayın Abud, Lübnan'ın ABD Büyükelçisi, sorularımıza vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
- Sayın Büyükelçi, benim sorum bu değildi. Ben size, masum sivilleri hedef alıp öldüren Hizbullah'ın operasyonlarını sordum. Hizbullah'ı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Evet, Şaron binlerce sivili öldüren bir teröristtir. (Ortadoğu'daki) en büyük terörist odur.
- Sayın Büyükelçi. Lütfen soruma yanıt verin. Hizbullah, sizce terörist bir örgüt mü, değil mi? Masum sivillerin öldürülmesine karşı mısınız? - Elbette ki masum sivillerin öldürülmesine karşıyım. Masum sivillerin kim olduğunu belirlemeniz gerekir. Terörist Şaron, binlerce masum sivili öldürmüştür ve öldürmeye devam ediyor.
- Peki ya Hizbullah? Bize Hizbullah'ın hiç sivil öldürmediğini veya masum sivilleri öldürmek için plan kurmadığını mı söylemek istiyorsunuz? - Hizbullah bir direniş hareketidir. Lübnan parlamentosunda temsil ediliyorlar ve adalet için, iyi bir amaç uğruna savaşıyorlar. Eğer bu süreçte canı yanan masum siviller varsa, onlar da savaş kaybıdır. Hizbullah, savaş çığırtkanı Şaron'un aksine, kasıtlı olarak sivilleri hedef almıyor. Şaron'un ise tek hedefi, çocuklar da dahil olmak üzere, sivillerdir.
- Sayın Büyükelçi, bu sözler, intihar bombacılarını hoşgördüğünüz anlamına mı geliyor? - Savaş suçlusu Şaron'un eylemlerini hoş görmüyorum.
- (Muhabirin sinirleri bozulmaya başlıyor) Sayın Büyükelçi, lütfen sorularımı savuşturmayı bırakın ve doğrudan yanıt verin. İntihar bombacılarını hoşgörüyor musunuz? - Masum sivillerin öldürülmesini hoş görmüyorum, ama kimin masum sivil olup olmadığını tanımlamamız gerekir. Eğer Filistinli bir intihar bombacısı, savunmasız Filistin halkına zulüm eden bir avuç İsrail askerini öldürüyorsa, siz bu askerleri masum siviller olarak mı tanımlarsınız?
- (Muhabir iç çekiyor) Sayın Abud, İsrail'in var olma hakkını tanıyor musunuz? - Evet, Filistin'in var olma hakkını tanıyorum.
- (Muhabirin yüzü allak bullak) Sayın Büyükelçi. Lütfen bu savuşturmaları bırakın ve sorularımıza yanıt verin. İsrail'in var olma hakkını tanıyor musunuz, tanımıyor musunuz? - İsrail zaten var efendim. Benim tanımama ihtiyacı yok. Sorun, Filistin'in var olma hakkının tanınmasıdır.
- Sayın Büyükelçi, neden sorularımıza tek taraflı ve önyargılı yanıtlar veriyorsunuz? - Sorularıyla tek taraflı ve önyargılı olan sizsiniz.
- (Söyleyecek söz bulamıyor) Sayın Abud, Lübnan'ın ABD Büyükelçisi, sorularımıza vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Evrensel'i Takip Et