8 Nisan 2002 21:00

Suç tamamen İsrail'de

1930 yılında Polonya'da doğan Felicia Langer, Almanya'nın Polonya'yı işgali sonrası önce Sovyetler Birliği, daha sonra da İsrail'e göçtü. 1990 yılına kadar İsrail'in işgal ettiği bölgelerde yaşayan Filistinliler'in savunuculuğunu yaparak hakları için mücadele etti. Bu nedenle bir yandan 1990'da Alternatif Barış Ödülü'nü alırken diğer yandan da ülkesinden ayrılmak zorunda kaldı. 1991'den beri Tübingen'de yaşıyor. Mart ayı başında Konkret dergisinin sorularına cevap veren Langer, İsrail'in işgal ettiği tüm bölgelerden çıkması gerektiğini vurguladı. Langer, verdiği yanıtlarla, derginin İsrail saldırganlığına destek veren tutumunu da boşa çıkardı.

Konkret: Kısa süre önce Kudüs'te bir pizzacıya yapılan saldırıda 15 Yahudi öldürüldü. Böylesi haberler duyduğunuzda neler hissediyorsunuz? Langer: Öfke, acı ve yas... Ama en fazla İsrail devletinin sürdürdüğü saldırgan politikanın bu felaketlere yol açtığını, bu saldırgan politika nedeniyle suçsuz insanların öldüğünü bildiğim için öfke duyuyorum. Tabii ki intihar eylemlerini doğru bulmuyorum, ancak bunlar hastalığın nedenleri değil sonuçlarıdır. Ben hastalığın nedeninin 30 yılı aşkın süredir varolan İsrail işgali olduğuna inanıyorum. Şu an şikayet edilen terörün sona ermesi için İsrail terörünün sona ermesi gereklidir. Ben İsrailli biri olarak, İsrail'de barış için savaşan insanlar ve kuruluşların varolduğunu ifade etmek istiyorum. Gush Shalom, Siyahlı Kadınlar, Kadınların Barış Koalisyonu gibi kuruluşlar, "Bizi öldüren işgaldir!" şiarıyla barış mücadelesi veriyorlar.

Konkret: Arafat, çocukların askeri eğitimi için açtığı kampları kapatmadığı sürece barış hareketi bir işe yarayabilir mi? Langer: Böyle kampların olduğuna inanmıyorum.

Konkret: Her gün televizyonda bu kamplar gösteriliyor. Langer: Evet gösteriliyor, resimlerin kaynağı belli değil. Ben 40 yıl boyunca Filistinliler'in ne denli baskı altında tutulduğunu, ne denli aşağılandığını gördüm, yaşadım. Öylesine kötü koşullar oluşturduk ki, insanların kaybedecek bir şeyleri kalmadı. Çocuklar, babalarının dövüldüğünü, evlerin basılıp tarumar edildiğini, zeytin ağaçlarının kökünden söküldüğünü görerek büyüdüler. İsrailliler olarak bu politikayı sürdürdüğümüz sürece, bağımsızlıkları için ölmeye hazır, herşeyi göze almış çocuklar olacaktır.

Konkret: İsrail'in işgal ettiği alanlardan çıkmasıyla barışın geleceğine gerçekten inanıyor musunuz? Langer: Eğer başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin varlığı kabul edilirse, mültecilerin ülkelerine geri dönme hakları tanınırsa ve tüm tutuklular serbest bırakılırsa, halkın bireysel terör eylemleri yapan örgütlere kucak açacağını sanmıyorum. Hamas ve İslami Cihad örgütlerinin tüm üyeleri terörist değil. Onlar yıllardır baskı altında olan, kendi topraklarında esir tutulan Filistinliler'in duygularının çığlık şeklindeki ifadeleridir.

Konkret: Filistin'deki demokratik barış hareketinin gittikçe zayıfladığını, radikal dincilerin etkinliklerinin arttığını gördükçe, kurulacak bir Filistin devletinin İran'daki gibi bir İslam devleti olacağından korkmuyor musunuz? Langer: Haklısınız, ama bunun nedeni de İsrail'in sürdürdüğü politika. İşte bunun için barışın gelmesi gerekiyor, barış olmadığı sürece radikal dincilerin etkisi de artacaktır.

Konkret: İsrailliler'in kendilerini tehdit altında hissedip Arafat'tan hesap sormalarının haklılığına inanmıyor musunuz? Arafat en azından tanınmış bazı teröristleri mahkûm etmek zorunda değil mi? Langer: Söylediğiniz, barış sürecinde hiç de önemi olmayan bir konu. Arafat'ı sıkıştırmışlar, her taraf işgal altında tutuluyor. Arafat, saldırıları onaylamadığını açıklamış ama hâlâ saldırılıyor. Problem Arafat falan değil. Barışın anahtarı İsrail'in elinde. İsrail, dünyanın askeri açıdan en güçlü beşinci ülkesi. Biz, Filistin halkının varlığını kabul edip halklar hukuku çevresinde çözüm aramadığımız sürece, barış gelmeyecektir. Hiç kimse sahte suçlular aramamalıdır. Gerçek suçlu İsrail devletinin sürdürdüğü politikadır.

(Çeviren: Semra Çelik)

Evrensel'i Takip Et