4 Nisan 2002 21:00
'Çoruh'a bir düş de siz yazın'
GÜNÜN YAZILARI
Artvin Kültür ve Dayanışma Derneği, Çoruh Nehri üzerinde yapılacak olan 45 barajın doğal yapıyı tamamen bozacağına dikkat çekerek, "Çoruh'a Bir Düş De Siz Yazın" sloganı ile bir kampanya başlattı. Dernek yöneticileri kampanyanın amacını "Çoruh Nehri'nin bozulmamış halini geleceğe taşımak" olarak özetleyerek, eli kalem tutan herkesi, öyküleri, şiirleri, anıları ve çizimleriyle kampanyaya destek vermeye çağırdı.
Çoruh'u yaşatmak için TRT ile birlikte belgesel çekimlerini sürdüren Artvinliler, daha önce de bu konuda kampanyalar düzenlemişlerdi. Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Güner Yalçın gazetemize yaptığı açıklamada, barajların tümüyle bittiğinde Artvin'in doğal görünümünün yok olacağını, turizim ve tarım alanları ile yerleşim yerlerinin sular altında kalacağını ifade etti. Devletin amacının barajlardan enerji elde etmek, bunu kullanmak ve satmak olduğunu belirten Güner, "Barajların birçok götürüsü olacak. Bizim amacımız bunları tespit edebilmek ve kamuoyuna duyurmak. Barajların sosyal yönü incelenmediği için iklime, bitki örtüsüne, tarıma etkileri konusunda çok yönlü bilimsel bir araştırma yok. Bu konuda devlet çok düşünmemiş. Yaklaşık 15 bin insan yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kalacak, Yusufeli ilçesi tamamen yok olacak. Fakat bu yerlerde yaşayan insanlara devlet somut olarak bir yer göstermiyor. Vatandaş bir belirsizlik, güvensizlik içerisinde yarından bir şey bekleyemez durumda" diye konuştu.
Topraklarını bırakmayacaklar Yerinden yurdundan edilenlerin tepkili olduğunu ve yaşadıkları yerden ayrılmak istemediğini söyleyen Güner, yöre halkının devletin yeni bir yerleşim yeri konusunda açık ve net planlarının olmaması nedeniyle üzüldüğünü belirtti. Güner, bilim adamlarının tespitlerine göre bölgede 2500 çeşit bitki olduğuna ve bu sayının da küçümsenmemesi gerektiğine dikkat çekerek, barajların su almasıyla birlikte bu bitki çeşitlerinin ve yaban hayvanlarının da yok olacağına vurgu yaptı. Barajların iş olanağı olarak görülmesi konusunda ise Güner, "Şimdilik yapılması sırasında iş imkanı sağlıyor. Fakat bittikten sonra barajlarda çok fazla insanın istihdam edileceğini sanmıyorum. Çünkü artık gelişen teknoloji ile daha az insan çalıştırılarak barajlar hizmet sunabiliyor" dedi. Güner barajların yabancı firmaların yerli ortaklarıyla birlikte "yapı-işlet-devret" sistemi içerisinde yapıldığını belirterek, "Barajlar nedeniyle cumhuriyetin kuruluşundan itibaren yapılan ve son 30 yılda tamamen yerleşen yolların yok olacağı ve insanların rahatça kullanabileceği yolların yeniden yapılması için milyonlarca dolar gerektiği belirtiliyor. Ama daha yolların nereden geçeceğinin planı yok. Köylere, ilçelere ve komşu illere nasıl ulaşılacağı belli değil. Yolların yanı sıra telefon, elektrik gibi alt yapı hizmetlerinin de yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bunların yeniden yapılması hem çok para hem de çok zaman istiyor" diye konuştu. Su altında kalacak olan tarım alanları ve yerleşim yerleri için istimlak bedellerinin belli olmadığına dikkat çeken Güner, halkın istimlak bedellerinin belirlenmesi ve ödenmesi konusunda kaygısı olduğunu söyledi.
Bir de altın derdi Artvin'de altın aranması konusunda ise şu anda sadece altın olup olmadığının araştırıldığını eğer bulunursa Çevre Bakanlığı'ndan ÇED raporu alınması gerektiğini söyleyen Güner, Artvin'den sürekli heyetlerin gelerek Çevre ve Orman Bakanları ile görüştüklerini onlardan ÇED raporu vermemelerini talep ettiklerini ifade etti. Güner, altın aranmasının bile doğaya büyük tahribat verdiğini kaydederek, "Bilim adamlarının hazırladığı rapora göre Artvin'in üstündeki doğal yapı bu şekilde tahrip edilmeye devam edilirse Artvin yaşanamayacak bir duruma gelecek. Heyelanlar, toprak kaymaları olacak ve Artvin'den göç daha da artacak. Artvin halkı altın çıkarılmaması için bir taraftan mücadele vermeye devam ederken çıkarılan iki yasa onları kaygılandırıyor. Bunlar Tahkim ve Endüstiri Bölgeler Yasası. Çünkü bu yasalar uluslararası hukuku ele alıyor ve yerel yasaların üstünde olduğu için bu yasalar dayanak yapılarak altın işletmeciliğinin yapılabileceği kaygısı içindeler" dedi. Bergama'da siyanürlü altın aranmasına karşı bir tepki varken Artvin'de siyanürlü ya da siyanürsüz tümüyle altın aranmasına karşı olduklarını ifade eden Güner, altın aranmadan bile şimdiye kadar 7 bin ağaçın kesildiğini ve bu ağaçların Artvin'in şemsiyesi olduğunu söyledi. Güner, halkın çok duyarlı ve her an harekete geçmeye hazır olduğunu ifade ederek, en son Orman Bakanı ile yapılan görüşmeye gelen heyetin 7 bin 258 imza topladığını kaydetti.
Topraklarını bırakmayacaklar Yerinden yurdundan edilenlerin tepkili olduğunu ve yaşadıkları yerden ayrılmak istemediğini söyleyen Güner, yöre halkının devletin yeni bir yerleşim yeri konusunda açık ve net planlarının olmaması nedeniyle üzüldüğünü belirtti. Güner, bilim adamlarının tespitlerine göre bölgede 2500 çeşit bitki olduğuna ve bu sayının da küçümsenmemesi gerektiğine dikkat çekerek, barajların su almasıyla birlikte bu bitki çeşitlerinin ve yaban hayvanlarının da yok olacağına vurgu yaptı. Barajların iş olanağı olarak görülmesi konusunda ise Güner, "Şimdilik yapılması sırasında iş imkanı sağlıyor. Fakat bittikten sonra barajlarda çok fazla insanın istihdam edileceğini sanmıyorum. Çünkü artık gelişen teknoloji ile daha az insan çalıştırılarak barajlar hizmet sunabiliyor" dedi. Güner barajların yabancı firmaların yerli ortaklarıyla birlikte "yapı-işlet-devret" sistemi içerisinde yapıldığını belirterek, "Barajlar nedeniyle cumhuriyetin kuruluşundan itibaren yapılan ve son 30 yılda tamamen yerleşen yolların yok olacağı ve insanların rahatça kullanabileceği yolların yeniden yapılması için milyonlarca dolar gerektiği belirtiliyor. Ama daha yolların nereden geçeceğinin planı yok. Köylere, ilçelere ve komşu illere nasıl ulaşılacağı belli değil. Yolların yanı sıra telefon, elektrik gibi alt yapı hizmetlerinin de yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bunların yeniden yapılması hem çok para hem de çok zaman istiyor" diye konuştu. Su altında kalacak olan tarım alanları ve yerleşim yerleri için istimlak bedellerinin belli olmadığına dikkat çeken Güner, halkın istimlak bedellerinin belirlenmesi ve ödenmesi konusunda kaygısı olduğunu söyledi.
Bir de altın derdi Artvin'de altın aranması konusunda ise şu anda sadece altın olup olmadığının araştırıldığını eğer bulunursa Çevre Bakanlığı'ndan ÇED raporu alınması gerektiğini söyleyen Güner, Artvin'den sürekli heyetlerin gelerek Çevre ve Orman Bakanları ile görüştüklerini onlardan ÇED raporu vermemelerini talep ettiklerini ifade etti. Güner, altın aranmasının bile doğaya büyük tahribat verdiğini kaydederek, "Bilim adamlarının hazırladığı rapora göre Artvin'in üstündeki doğal yapı bu şekilde tahrip edilmeye devam edilirse Artvin yaşanamayacak bir duruma gelecek. Heyelanlar, toprak kaymaları olacak ve Artvin'den göç daha da artacak. Artvin halkı altın çıkarılmaması için bir taraftan mücadele vermeye devam ederken çıkarılan iki yasa onları kaygılandırıyor. Bunlar Tahkim ve Endüstiri Bölgeler Yasası. Çünkü bu yasalar uluslararası hukuku ele alıyor ve yerel yasaların üstünde olduğu için bu yasalar dayanak yapılarak altın işletmeciliğinin yapılabileceği kaygısı içindeler" dedi. Bergama'da siyanürlü altın aranmasına karşı bir tepki varken Artvin'de siyanürlü ya da siyanürsüz tümüyle altın aranmasına karşı olduklarını ifade eden Güner, altın aranmadan bile şimdiye kadar 7 bin ağaçın kesildiğini ve bu ağaçların Artvin'in şemsiyesi olduğunu söyledi. Güner, halkın çok duyarlı ve her an harekete geçmeye hazır olduğunu ifade ederek, en son Orman Bakanı ile yapılan görüşmeye gelen heyetin 7 bin 258 imza topladığını kaydetti.
Evrensel'i Takip Et