28 Mart 2002 22:00

ABD savaşı ve boru hattı politikaları

Birçok Amerikalıyı kızdıran bir şey var: Terörizme karşı savaşa yurtdışından pek destek verilmemesi. Diğer ülkeler, ABD'nin "papatyabiçen"ler ve termobarik bombalarımıza, olmaları gerektiği kadar hevesle yaklaşmıyorlar. Peki neden? Bunun bir nedeni medyaları. Terörizme karşı açılan savaşın ticaret ve emperyal emeller ile güdülendiğine dair haberler, giderek yayılıyor. ABD topraklarının dışında, Amerika'nın Orta Asya'daki askeri konuşlandırmalarının petrol için olduğuna dair yaygın bir inanış var.

Ahmet Raşit'in kitabı Londra gazetesi The Guardian'da çıkan bir makalenin başlığı şöyleydi: "Kabil'de Batı Yanlısı Bir Rejim, ABD'ye Hazar Petrolü İçin Bir Afgan Rotası Sağlayacak". Bu yazı, ABD savaşına yönelik olarak birçok ülkede gösterilen kuşkucu yaklaşımın bir aynası gibiydi. Yazar George Monbiot, 22 Ekim 2001 tarihli bu yazıda, "Evet, Afganistan saldırısı terörizme karşı bir kampanya. Ama aynı zamanda, geç bir sömürgeci macera da olabilir" demekteydi. Monbiot, Amerikan petrol şirketi Unocal'in, Türkmenistan'dan yola çıkarak Afganistan üzerinden geçen, Pakistan limanlarından Arap Denizi'ne ulaşan petrol ve doğalgaz boru hatları kurmak için 1995'ten beri Taliban ile müzakerede olduğunu belirtiyordu. Bu bilginin kaynağı ise, konu üzerine otorite olan Ahmet Raşit'in "Taliban, Militan İslam, Petrol ve Orta Asya'da Fundamentalizm" adlı kitabıydı.

Unocal'ın pazarlıkları 20 yıldan uzun bir süredir, Daily Telegraph ve Eastern Economic Review'in muhabiri olarak Afgan savaşlarını izleyen Raşit, kitabında ABD ve Pakistan'ın, "savaş mağduru bölgeye istikrar getirmesi" umuduyla ve boru hattı projesini güvenli kılmak için, Taliban'ın iktidara getirilmesine nasıl yardım ettiklerini belgeliyor. Unocal, 1998'de ABD'nin Kenya ve Tanzanya'daki büyükelçiliklerine yapılan saldırıların Afganistan'da üslenmiş gruplarla ilişkilendirilmesinden sonra, anlaşmayı geri çekti. John Pilger ise, İngiliz gazetesi The Mirror'da 29 Ekim'de yer alan yorumunda, "Terörizme Karşı Savaş Bir Aldatmaca"diyordu. Gazetenin eski dış haberler muhabiri olan Pilger'ın, manşet olan bu yazısında, "Bush'un gizli gündemi; dünyanın el değmemiş en büyük yakıt kaynağı olan Hazar havzasındaki petrol ve doğalgaz rezervlerini ele geçirmek" denilmekteydi.

Popüler bir Fransız kitabı Bu sert değerlendirmelere, sadece bezgin ideologların eseri olarak bakılamaz. Bunlar yaygın düşünceler. Hong Kong'dan bir ticaret gazetesi olan Asia Times'ın yazarı Ranjit Devraj, koroya katılıyor: "1991'deki Körfez Savaşı'nın petrol odaklı olması gibi, Güney ve Orta Asya'da ortaya çıkan yeni çatışmanın kaynağı bereketli petrol kaynaklarına girme isteğidir." Avrupa basınının yaptığı yazıların temel kaynaklarından biri, popüler bir Fransız kitabı olan "Bin Ladin, Yasak Gerçek". Burada, Bush hükümetinin bir yandan Usame Bin Ladin'e karşı soruşturmaları engellediğini, diğer yandan da onun karşılığında Taliban'a siyasi tanınma ve yardım önerdiği dile getiriliyor. Jean-Charles Brisad ve Guillaume Dasquie tarafından yazılan kitap, Amerika'nın asıl amacının, petrol ve doğalgaz rezervlerine erişmek olduğu tezine yeni bir boyut katıyor. Kitaba göre Bush yönetimi, iktidara gelir gelmez Taliban'la pazarlığa başladı. Taraflar aylarca konuştular ve Ağustos 2001'de, çıkmaza düşüldü. 11 Eylül saldırıları, trajik olmakla birlikte, Bush hükümetine Afganistan'ı işgal etmek, dikkafalı Taliban'ı devirmek ve bu arada, boru hattının yolunu açmak için gerekçe sağladı.

Unocal elemanları İşleri daha da kolaylaştırma adına ABD, iki eski Unocal çalışanının iktidara tırmanmasını sağladı: Yeni geçici hükümetin lideri Hamid Karzai ile, Bush hükümetinin Afganistan Temsilcisi Zalmay Halilzade. İsrailli gazeteci Uri Averny, Ma'ariv gazetesinde 14 Şubat'ta çıkan yazısında, "Usame Bin Ladin, yaptıklarının ABD'ye hizmet edeceğini kavrayamamıştı" demişti. "Komplo teorilerine inanıyor olsaydım, Bin Ladin'in bir Amerikan ajanı olduğunu düşünürdüm. Eğer değilse, şaşırtıcı bir tesadüf söz konusu." Averny, terörizmle savaşın Amerika'nın emperyal çıkarlarına mükemmel bir bahane sağladığını dile getiriyordu: "Savaş için yaratılan büyük Amerikan üslerinin haritasına bakıldığında, Hint Okyanusu'na ulaşacak petrol boru hattının rotası ile birebir aynı olduğu görülür."

Kirli ilişkiler The Asia Times ise, ocak ayında ABD'nin, çeşitli Hazar boru hatlarından oluşan bir ağ kurduğunu ve Bush hükümetine yakın kişilerin bundan çıkar sağlayacağını yazdı. Örneğin, Gürcistan ile Türkiye'yi Azerbaycan üzerinden birbirine bağlayan Bakü-Ceyhan boru hattı projesi, Baker&Botts adlı bir avukatlık şirketi tarafından temsil ediliyor. Şirketin baş avukatı James Baker, eski dışişleri bakanı ve Florida eyaletindeki tartışmalı seçimde, Bush'un kampanyasının baş sözcüsü. Şu sıralar gözden düşen Enron ise, 1997'de; Türkmenistan, Bechtel Corp. ve General Electric adlı şirketlerin işbirliğinde inşa edilen 2.5 milyar dolarlık Trans-Hazar boru hattının fizibilitesini gerçekleştirmişti. Başka ilişkiler de var, hem de burada sayılamayacak kadar çok. Bu nedenle, dünyanın geri kalanının, ABD'nin 'şeytan'lara karşı açtığı savaşa kuşkuyla bakması boşuna değil.

(In These Times'tan çeviren Özge Kuru)

Evrensel'i Takip Et