24 Şubat 2002 22:00
Kriz küçükleri yuttu
Ekonomik kriz, sanayinin ve istihdamın belkemiği kabul edilen Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri (KOBİ) adeta eritti. Binlerce işletme kapısına kilit vururken, bu işletmelerde çalışan onbinlerce işçi de işinden oldu. Bu çöküşün en dramatik tablolarından birisi Adana'da yaşanıyor. Sanayisi hızla gelişen Adana'da küçük işletmeler de aynı hızda yok oluyorlar.
KOBİ'ler, KOSGEB'in 3624 sayılı kuruluş kanununda, işletmelerin istihdam sayıları esas alınarak belirlendi. Buna göre; 1-50 arasında işçi çalıştıran işletmeler küçük ölçekli, 51-150 arasında istihdamı olanlar orta ölçekli, 151 ve daha fazla çalışanı olan işletmeler de büyük ölçekli işletmeler olarak saptandı. Bugün tüm ülkelerde toplam işletme sayısı içinde KOBİ'ler sayısal olarak üstün durumda. Yine istihdamın büyük bir kısmı bu işletmelerde yer alıyor. Bu durumdan dolayı üretimi, yaratılan katma değeri, ihracatı, önemli oranda büyük işletmeler sağlıyor.
Türkiye için de son derece önemli olan KOBİ'ler, iki yıldır yaşanan kriz nedeniyle tam anlamıyla bir çöküş yaşıyor. Bunda KOBİ'leri birer taşeron olarak kullanan büyük yerli sermaye ve yabancı sermaye gruplarının payı elbette büyük. Adana bu açıdan çarpıcı bir örnek.
Hiçbir şey düzelmedi Kapanan KOBİ'lerin çoğunun TemSA fabrikası ile çalıştığını söyleyen Demircan torna işletmesinin sahibi İsmail Demir; işlerinin yoğunluğunun düştüğünü söylüyor. Üretimin düşmesi nedeniyle istihdam açısından krizden sonra iki işçi çıkarmak zorunda kaldığını ifade eden Demir, "Hükümet hortumcuları serbest bırakıyor, küçük işletmecileri mahkûm ediyor. Piyasalar düzeldi diyorlar ama hiçbir şeyin düzeldiği yok. Her geçen gün kötüleşiyor. KOSGEB, Esnaflar Derneği ve her kadamede yönetenler atölyelerin durumuna yönelik hiçbir çalışma yapmıyor. Sürekli aidat toplanıyor, vergi alınıyor, fakat sorunlarımıza çözüm getirilmiyor" diyerek şikayet ediyor. Üç aydır iş yapamadıklarını anlatan işletmeci Resul Baran ise, krizle birlikte Barkal Sanayi Sitesi'nde 300 işyerinin kapatıldığını ve 1000'nin üzerinde işçinin işten çıkartıldığını dile getirdi. Daha çok hazıra çalıştıklarını söyleyen Baran, üretim ve sermaye açısından dönüşümün olmadığını, bu nedenle işçilerin ücretlerinde artış yapamadıklarını ifade etti.
Hükümete laf yok! KOBİ'lerde krizin yükü bu köhne atölyelerde, sendikasız, sigortasız çalışan işçilerin sırtında. Onların krizden önce de ücretleri düşük, çalışma şartları kötüydü. Şimdi bir de işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıyalar. 16 yıllık torna işçisi Ail Tekin de, çalışmaya 14 yaşında başladığını, evlenme yaşına geldiği halde 200 milyon lira ücret aldığı için buna cesaret edemediğini söylüyor. Aldığı ücretin yarısını yol parasına verdiğini kaydeden Tekin, "KOSGEB, istese bize daha ucuza mal olacak servis ile ulaşım problemimizi çözebilir" diyor. "Hükümete söyleyecek bir şey yok" diyen Tekin, yönetenlere, "Onlar kendileri için iyi çalışıyorlar. Sorunlarını iyi çözüyorlar. Maaşları iyi, ulaşımları da" diyerek tepki gösteriyor. Krizden en çok işçilerin etkilendiklerini hatırlatan Nuri Çılgın, krizden önce iki vardiya olarak 24 saat üretim gerçekleştirdiklerini, şimdi ise tek vardiyaya düştüklerini belirtiyor. İşçi sayısının azaldığını ve 5 kişiye düştüklerini söyleyen Çılgın, "Uygulanan politikalardan olumsuz etkilenen, ezilen hep biz oluyoruz" diye konuştu.
Zam da yok avans da Yepar Torna Kalıp Sanayi'nde işçi olan Metin Yaylalı kriz yüzünden 12-13 aydır zam alamamaktan şikayetçi. Sürekli olarak ücretsiz izinlerin gündeme geldiğini söyleyen Yaylalı, dertlerini anlatmaya başlıyor. Önceleri bayram öncesi ikramiyelerinin olduğunu hatırlatan Yaylalı, "Bayram öncesi ikramiyelerimiz kesildi. Avans da alamıyoruz" dedi. Önceden ayın sonunun az da olsa göründüğünü dile getiren Yaylalı, "Şimdi maaşın yarısı ulaşıma gidiyor. Gırtlağa kadar borç içindeyiz. Rezil politikalarla bizleri yöneten, bizi rezillik içerisinde bırakan politikacılar utansın" diye konuştu. Şubat krizini "kara çarşamba" olarak isimlendiren araç tamir ve bakım işletmesi işçisi Mustafa Kaya, "Bu işletmede kriz öncesi 40 işçi çalışıyorduk. Şu an iki işçi çalışıyoruz. Derviş ve onun gibiler ışık göründü diyorlar ama tünelin içinden gelen tren gelip bir çarparsa o zaman vay bizim halimize. Çünkü bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kriz bizler için olacaktır, büyük patronlar için değil. Yaratılan krizlerin hepsi yönetenlerin krizidir. Krizi biz yaratmadık. Ama görünen o ki kriz derinleşiyor" diyor.
Hiçbir şey düzelmedi Kapanan KOBİ'lerin çoğunun TemSA fabrikası ile çalıştığını söyleyen Demircan torna işletmesinin sahibi İsmail Demir; işlerinin yoğunluğunun düştüğünü söylüyor. Üretimin düşmesi nedeniyle istihdam açısından krizden sonra iki işçi çıkarmak zorunda kaldığını ifade eden Demir, "Hükümet hortumcuları serbest bırakıyor, küçük işletmecileri mahkûm ediyor. Piyasalar düzeldi diyorlar ama hiçbir şeyin düzeldiği yok. Her geçen gün kötüleşiyor. KOSGEB, Esnaflar Derneği ve her kadamede yönetenler atölyelerin durumuna yönelik hiçbir çalışma yapmıyor. Sürekli aidat toplanıyor, vergi alınıyor, fakat sorunlarımıza çözüm getirilmiyor" diyerek şikayet ediyor. Üç aydır iş yapamadıklarını anlatan işletmeci Resul Baran ise, krizle birlikte Barkal Sanayi Sitesi'nde 300 işyerinin kapatıldığını ve 1000'nin üzerinde işçinin işten çıkartıldığını dile getirdi. Daha çok hazıra çalıştıklarını söyleyen Baran, üretim ve sermaye açısından dönüşümün olmadığını, bu nedenle işçilerin ücretlerinde artış yapamadıklarını ifade etti.
Hükümete laf yok! KOBİ'lerde krizin yükü bu köhne atölyelerde, sendikasız, sigortasız çalışan işçilerin sırtında. Onların krizden önce de ücretleri düşük, çalışma şartları kötüydü. Şimdi bir de işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıyalar. 16 yıllık torna işçisi Ail Tekin de, çalışmaya 14 yaşında başladığını, evlenme yaşına geldiği halde 200 milyon lira ücret aldığı için buna cesaret edemediğini söylüyor. Aldığı ücretin yarısını yol parasına verdiğini kaydeden Tekin, "KOSGEB, istese bize daha ucuza mal olacak servis ile ulaşım problemimizi çözebilir" diyor. "Hükümete söyleyecek bir şey yok" diyen Tekin, yönetenlere, "Onlar kendileri için iyi çalışıyorlar. Sorunlarını iyi çözüyorlar. Maaşları iyi, ulaşımları da" diyerek tepki gösteriyor. Krizden en çok işçilerin etkilendiklerini hatırlatan Nuri Çılgın, krizden önce iki vardiya olarak 24 saat üretim gerçekleştirdiklerini, şimdi ise tek vardiyaya düştüklerini belirtiyor. İşçi sayısının azaldığını ve 5 kişiye düştüklerini söyleyen Çılgın, "Uygulanan politikalardan olumsuz etkilenen, ezilen hep biz oluyoruz" diye konuştu.
Zam da yok avans da Yepar Torna Kalıp Sanayi'nde işçi olan Metin Yaylalı kriz yüzünden 12-13 aydır zam alamamaktan şikayetçi. Sürekli olarak ücretsiz izinlerin gündeme geldiğini söyleyen Yaylalı, dertlerini anlatmaya başlıyor. Önceleri bayram öncesi ikramiyelerinin olduğunu hatırlatan Yaylalı, "Bayram öncesi ikramiyelerimiz kesildi. Avans da alamıyoruz" dedi. Önceden ayın sonunun az da olsa göründüğünü dile getiren Yaylalı, "Şimdi maaşın yarısı ulaşıma gidiyor. Gırtlağa kadar borç içindeyiz. Rezil politikalarla bizleri yöneten, bizi rezillik içerisinde bırakan politikacılar utansın" diye konuştu. Şubat krizini "kara çarşamba" olarak isimlendiren araç tamir ve bakım işletmesi işçisi Mustafa Kaya, "Bu işletmede kriz öncesi 40 işçi çalışıyorduk. Şu an iki işçi çalışıyoruz. Derviş ve onun gibiler ışık göründü diyorlar ama tünelin içinden gelen tren gelip bir çarparsa o zaman vay bizim halimize. Çünkü bundan önce olduğu gibi bundan sonra da kriz bizler için olacaktır, büyük patronlar için değil. Yaratılan krizlerin hepsi yönetenlerin krizidir. Krizi biz yaratmadık. Ama görünen o ki kriz derinleşiyor" diyor.
Evrensel'i Takip Et