10 Şubat 2002 22:00

Patron baskısı intihara itiyor

İzmir'in Çankaya semtinde kurulu İnter-Uz Tekstil firmasında insanlık dışı çalışma koşulları yüzünden geçtiğimiz günlerde bir işçi intihar etmek istedi. Sürekli baskı ve yoğun iş temposundan bunalan işçi, ustabaşıyla tartıştıktan sonra işyerinin altıncı katına çıktı. Buradaki pencereden vücudunun büyük bir bölümünü aşağıya doğru sarkıtan işçi, son anda arkadaşları tarafından kurtarıldı. Patron intihar girişiminde bulunan işçiye, ertesi gün 7 yıllık çalışmasının karşılığı olarak 2 milyar lira civarında tazminat ödedi ve işine son verdi. Sonra ilk iş olarak işyerinin camlarına demir parmaklık taktırdı. Arkadaşlarının intihar nedenini gazetemize anlatan işçiler, sürekli yoğun bir tempoda çalıştıklarını ve sürekli baskı altında kaldıklarını söylüyorlar. Kendilerini sanki yarı açık cezaevinde yaşıyormuş gibi hissettiklerini dile getiren işçiler, bu koşulların değişeceğine dair umutlarının da kalmadığını anlatıyorlar.

Saatte 150 gömlek 1943 yılından beri faaliyette bulunan ve Tamiş, Uztex ve İnter-Uz isimleriyle faaliyet yürüten tekstil firmasında 400 kadar genç kız ağır çalışma koşullarında düşük bir ücret karşılığı çalıştırılıyor. Gömlek üreten ve ağırlıklı olarak yurtdışına çalışan firmada sabah sekizde işbaşı yapan işçiler, aralıksız olarak akşam saat 18.00'e kadar çalıştırılıyor. Saatte 150 adet gömlek çıkarmaya zorlanan işçiler, hemen hemen her an küfür ve hakaretlere maruz kalıyorlar. Çay molalarının verilmediği işyerinde işçiler, saatlerce aynı pozisyonda çalışmak durumunda. Bu nedenle ciddi sağlık problemleri yaşıyorlar. Aşırı yorgunluk nedeniyle dikkatleri dağılan işçiler, sık sık parmaklarını makineye kaptırıyorlar. Yine aşırı çalışma yüzünden meydana gelen bozuk işleri tamamlayabilmek için işçiler, her akşam 1-1.5 saat ücretsiz mesaiye kalıyorlar. İşçilere işyerinin temizliği de yaptırılıyor.

Bağırıyorlar, çağırıyorlar... İnter-Uz Tekstil'de işe yeni başlayan bir işçi ancak altı ay sonra sigortalı yapılıyor. Ücretlerin sınıflandırıldığı işyerinde işçiler, asgari ücret düzeyinde ücret alırken, 10-15 yıllık işçilerin aldığı ücret ise son zamla birlikte 200 milyon lira dolayına yükselmiş. İşçiler cumartesi günleri de mesaiye geliyorlar. Prim sistemi uygulanan işyerinde işçiler rekabete zorlanıyor. Sabahları işe beş dakika geç kaldıklarında ise ücretlerinden kesinti yapılıyor. İki aydan beri daha yoğun çalıştıkları için işyerinde gerilimli bir ortam olduğunu ifade eden işçiler, içinde bulundukları ortamı şu ifadelerle anlatıyorlar: "Her akşam saat 7.30'a kadar tutuyorlar. Tamir işleri var. Bu tamir işleri bizden kaynaklı değil. İşler yıkamaya gidiyor. Yıkamada patlıyor. Tamiratı da bizden çıkartıyorlar. Tekrar makineden geçiriyoruz. Baskı çok fazla. Bağırıyolar, çağırıyorlar, aşağılıyorlar. Her türlü hakaret var. Son iki aydır daha yoğun bir baskı var. Ücretleri ödemiyorlar. Primleri kesiyorlar. Her şeye bahane buluyorlar".

Tuz döktü 'yalayın' dedi İşyerinde ustalar da patronun baskısı altında kaldığını söylüyorlar. "Bir bahane bulup buradan çıkayım" diye düşünüyorlar. Bir ustabaşı şöyle ifade ediyor durumunu: "Sabah geliyorum. Çok iyiyim. Bir süre sonra beynim uyuşuyor. Bir şey hissetmiyorum. Kafa taşımıyorum sanki. Patron bağırıyor. Şef bağırıyor ben de gelip işçiye bağırıyorum. Yıllardır bu insanlarla bir arkadaşlığım var. Kimseyle doğru dürüst ilişkim kalmadı". Bir başka işçi ise; "Yaşamdan bir zevk alamıyorsun. Çalışmanın ne anlamı var diye düşünüyorsun. Robot gibi bir yaşam. Eve git, yat, tekrar işe gel. Başka hiçbir şey yok. İntihar olayından bir gün sonra patron akşama kadar başımızdaydı. Yediye kadar temizlik yaptırdılar. Patron 'Tuz döküp yalayacaksınız buraları, bu şekilde görmeyeceğim' tehditini savuruyordu" diyor. İşçiler, işyerindeki doktorla da sorun yaşıyorlar. Çok acil durumlarda bile doktorun ilgisiz kaldığını, ayakta duramayacak haldeki işçileri ilaç verip işe geri gönderdiğini anlatan işçiler, "İnsan çok kötü durumda da olsa doktorun yanına inmek istemiyor" diyorlar.

Evrensel'i Takip Et