3 Şubat 2002 22:00
Yarıyıl tatiline geri sayım
GÜNÜN YAZILARI
Yarıyıl tatiline geri sayım
İlköğretim, ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumlarında öğrenci ve öğretmenler, 4.5 aylık maratonun ardından 8 Şubat Cuma günü yarıyıl tatiline girecek. Yaklaşık 16 milyon öğrenci ile 555 bin öğretmen, iki hafta süreyle tatil yapacak. Kurban Bayramı da yarıyıl tatilinin içinde, 22-25 Şubat günlerinde kutlanacak. 25 Şubat Pazartesi günü bayrama denk geldiği için, 2001-2002 eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı 26 Şubat 2002 Salı günü başlayacak.
Karneleri bastıran Milli Eğitim Vakfı'nın kararı uyarınca, karneler 100 bin liradan satılacak. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, konuya ilişkin bir süre önce yayımladığı genelgede, karnelerin belirlenen fiyatın üstünde satılmaması uyarısında bulunmuştu. Genelgeye göre, okullar, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan 50 milyon liralık eğitim yardımı alan öğrencilere karne ve diplomalarını ücretsiz verecekler.
'Yasal işlem yapılır' Bakan Bostancıoğlu, genelgede, bu konuda öğrenci velilerinden zaman zaman şikayetler geldiğini hatırlatarak, şunları kaydetmişti: "Okullarımız, belirtilen fiyat dışında farklı para alamaz. Bu konuda tüm ilgililerin gerekli duyarlılığı göstermelerini bekliyorum. Okullarımız bu belgeleri MEV dışındaki kişi ve kuruluşlardan sağlayarak kullanamazlar. Milli Eğitim Müdürlükleri bu konu hakkında gerekli hassasiyeti gösterecek, ayrıca bu husus ortaöğretim kurumlarında bakanlık müfettişleri, ilköğretim kurumlarında ilköğretim müfettişleri tarafından sürekli denetlenecek ve sorumlular hakkında yasal işlem yapılacaktır."
'Bize karne vermeyin' Yaklaşan sömestr nedeniyle öğrencilere verilen karneler için para talep edilmesine ilişkin şikayetleri değerlendiren Müstakil Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Ömer Keser ise, "Karne parası kanunsuzdur" dedi. Dün yazılı açıklama yapan Keser, Milli Eğitim Bakanı tarafından bu yıl karne parası olarak 100.000 lira toplanacağının açıklandığını hatırlatarak, ancak derneklerine bir çok okulda öğrencilerden "karne parası" adı altında 10-20 milyon arasında para talep edildiği şikayetlerinin geldiğini belirtti. "Karne parası" adı altında ne kadar olursa olsun para talep edilmesinin kanunsuz olduğunu ifade eden Keser, herkesi bu ilkesizliği protesto etmeye ve hangi bedelle olursa olsun para karşılığı verilen karneleri satın almamaya çağırdı. Keser, "Bu koşullar altında bize karne vermeyin" dedi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Zorla güzellik olmuyor Ali Rıza Kılınç Köyünde yaşanan sıkıntıları dile getirmek için gazetemizi ziyarete gelen Elidoli sakini Bedri Gerçek'le köye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Fakülte yolu üzerindeki üç yol ayrımına kadar şehir içi servislere biniyoruz. Üç yol ayrımında inip Elidoli köyüne doğru yürüyoruz sonra. Yolun ilk iki kilometresi hariç geriye kalan kısmında meydana gelen büyük çukurluklar ve yağmurla adeta çamur deryasına dönüşen yolun görüntüsü dikkat çekici.
Sorun yuvası Yolda rastladığımız bir motorsiklete biniyoruz. Köyün girişinde indiğimizde ilk olarak kayalıklar içine kurulmuş bir kutuyu andıran Elidoli İlköğretim Okulu karşımıza çıkıyor. İki sınıf ve bir müdür odasından oluşan ilköğretim okulunda birçok sorun yaşanıyor. Okulda öncelikle çocuklar için gerekli olan bahçe yok. Sadece üç metre genişliğinde yere gömülmüş olan yarıklarla dolu betonlaşmış alan yer alıyor. Okulda 60 öğrenci sağlıksız koşullarda öğrenim görüyor. Öğretmenler ve köy sakinlerinin çabası üzerine okulun su sorununun giderilmesi için okula su tesisatı döşenmiş ancak dinamonun temin edilmemesi nedeniyle çocuklar hâlâ tuvalet ve temizlik sıkıntısını yaşıyorlar. Her ne kadar öğretmenler tuvaletlere geçici borularla suyu akıtsalar da çocuklar "Bu bize yetmiyor" diyorlar. Okulda görev yapan öğretmenler ise öğretmen masası, dolap, yangın köşesi, kitaplık gibi araç ve gereçlerin eksik olduğunu, tebeşir, teksir kağıdı ve silgiye ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar.
Kürtçe istiyorlar Ayrıca burada okul öncesi eğitim de verilmeye başlanmış. Ancak sınıfların yetersiz olması nedeniyle çocukların eğitimi müdür odasında veriliyor. Okul öncesi eğitim Elidolili çocuklar için oldukça sıkıcı. Çünkü bölgedeki Kürt çocuklar dil sorunu yaşıyor. Sorunların başında çocukların kendi dillerinden koparılması ve kendi dillerine yabancılaşması geliyor. Bu da hem Elidoli'de görev yapan öğretmenler için hem de çocuklar için birçok çelişkiyi beraberinde getiriyor. Öğretmenler, "Çocukları okulda Kürtçe konuşturmamaya özen gösteriyoruz. İlkokul üçüncü sınıfa kadar bu problem devam ediyor. Özellikle okula yeni başlayan öğrenciler öğretmenin Kürtçe bildiğini sezinlediği an kesinlikle Türkçe öğrenmeye yanaşmıyorlar" diyorlar. Müdür odasında bitiştirilen iki sıra etrafında bir araya gelen okula yeni başlayan çocuklar, yapılması istenenlerin Türkçe anlatılması nedeniyle oldukça zorlanıyorlar. Sınıfta Türkçe konuşmaya çalışan çocuklar buradan çıktıklarında yine kendi dillerini konuşuyorlar.
Sıkıntılar artıyor Elidoli 25 haneden oluşuyor. Kayalık bir arazi üzerinde kurulan köy, yağmur nedeniyle çamur deryası içinde. Köy halkı, giderek artan işsizlik ve yoksulluk karşısında da daha da bir çaresiz duruma düşmüş. Kocasının terk edip Adana'ya gitmesinden sonra bir salon ve odadan oluşan toprak dama mahkum kalan Cezime Akçay, yazın pamuk tarlalarında amelelik yaparak geçinmeye çalışıyor. Parasızlıktan çocuklarını okutamadığı için üzüldüğünü söyleyen Akçay, soluklanmadan şunları söylüyor: "Benim çocuklarım okusun istedim. Boğazımızdan kestik ikisini okula gönderdim. Ama bu yıl onları da okuldan aldım. Yetiştiremiyorum. Fakirlik dünyayı sarmış. Bizim halimiz giderek kötü oluyor."
Eşeklerle su taşıyorlar Akçay'ın evinin bir sokak aşağısındaki 16 çocuklu Refik Uruç'un evine gidiyoruz sonra. Giriş kapısında, tavandan salonun zeminine kadar salınmış tülün arkasında üst üste yığılmış döşekler dikkat çekiyor. Uruç gelenleri karşılarken bir taraftan da döşekler bitişikteki odanın orta yerinde kurulan sobanın çevresine seriliyor. Uruç, Silvan'ın Daççiler köyündeki evinin yakılmasından sonra Eliboli köyüne yerleşmek zorunda kalmış. O da pamuk tarlalarında çocuklarıyla birlikte çalışmak zorunda. Uruç da; "Bu köyde her şey sorun olmuş. Durum yok. Giderek kötüye gidiyoruz. Evde su yok. Daha kadınlarımız eşeklerle su taşıyorlar. Elektrikler haftada üç gün yok. Direkler devriliyor kimse gelip yapmıyor. Zaten halimiz belli arazi yok. Amelelik yapıyoruz. Çocukları okula gönderemiyoruz" diye yakınıyor.
'Yasal işlem yapılır' Bakan Bostancıoğlu, genelgede, bu konuda öğrenci velilerinden zaman zaman şikayetler geldiğini hatırlatarak, şunları kaydetmişti: "Okullarımız, belirtilen fiyat dışında farklı para alamaz. Bu konuda tüm ilgililerin gerekli duyarlılığı göstermelerini bekliyorum. Okullarımız bu belgeleri MEV dışındaki kişi ve kuruluşlardan sağlayarak kullanamazlar. Milli Eğitim Müdürlükleri bu konu hakkında gerekli hassasiyeti gösterecek, ayrıca bu husus ortaöğretim kurumlarında bakanlık müfettişleri, ilköğretim kurumlarında ilköğretim müfettişleri tarafından sürekli denetlenecek ve sorumlular hakkında yasal işlem yapılacaktır."
'Bize karne vermeyin' Yaklaşan sömestr nedeniyle öğrencilere verilen karneler için para talep edilmesine ilişkin şikayetleri değerlendiren Müstakil Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Ömer Keser ise, "Karne parası kanunsuzdur" dedi. Dün yazılı açıklama yapan Keser, Milli Eğitim Bakanı tarafından bu yıl karne parası olarak 100.000 lira toplanacağının açıklandığını hatırlatarak, ancak derneklerine bir çok okulda öğrencilerden "karne parası" adı altında 10-20 milyon arasında para talep edildiği şikayetlerinin geldiğini belirtti. "Karne parası" adı altında ne kadar olursa olsun para talep edilmesinin kanunsuz olduğunu ifade eden Keser, herkesi bu ilkesizliği protesto etmeye ve hangi bedelle olursa olsun para karşılığı verilen karneleri satın almamaya çağırdı. Keser, "Bu koşullar altında bize karne vermeyin" dedi. src=/resim/b1.gif width=5>



Zorla güzellik olmuyor Ali Rıza Kılınç Köyünde yaşanan sıkıntıları dile getirmek için gazetemizi ziyarete gelen Elidoli sakini Bedri Gerçek'le köye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Fakülte yolu üzerindeki üç yol ayrımına kadar şehir içi servislere biniyoruz. Üç yol ayrımında inip Elidoli köyüne doğru yürüyoruz sonra. Yolun ilk iki kilometresi hariç geriye kalan kısmında meydana gelen büyük çukurluklar ve yağmurla adeta çamur deryasına dönüşen yolun görüntüsü dikkat çekici.
Sorun yuvası Yolda rastladığımız bir motorsiklete biniyoruz. Köyün girişinde indiğimizde ilk olarak kayalıklar içine kurulmuş bir kutuyu andıran Elidoli İlköğretim Okulu karşımıza çıkıyor. İki sınıf ve bir müdür odasından oluşan ilköğretim okulunda birçok sorun yaşanıyor. Okulda öncelikle çocuklar için gerekli olan bahçe yok. Sadece üç metre genişliğinde yere gömülmüş olan yarıklarla dolu betonlaşmış alan yer alıyor. Okulda 60 öğrenci sağlıksız koşullarda öğrenim görüyor. Öğretmenler ve köy sakinlerinin çabası üzerine okulun su sorununun giderilmesi için okula su tesisatı döşenmiş ancak dinamonun temin edilmemesi nedeniyle çocuklar hâlâ tuvalet ve temizlik sıkıntısını yaşıyorlar. Her ne kadar öğretmenler tuvaletlere geçici borularla suyu akıtsalar da çocuklar "Bu bize yetmiyor" diyorlar. Okulda görev yapan öğretmenler ise öğretmen masası, dolap, yangın köşesi, kitaplık gibi araç ve gereçlerin eksik olduğunu, tebeşir, teksir kağıdı ve silgiye ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar.
Kürtçe istiyorlar Ayrıca burada okul öncesi eğitim de verilmeye başlanmış. Ancak sınıfların yetersiz olması nedeniyle çocukların eğitimi müdür odasında veriliyor. Okul öncesi eğitim Elidolili çocuklar için oldukça sıkıcı. Çünkü bölgedeki Kürt çocuklar dil sorunu yaşıyor. Sorunların başında çocukların kendi dillerinden koparılması ve kendi dillerine yabancılaşması geliyor. Bu da hem Elidoli'de görev yapan öğretmenler için hem de çocuklar için birçok çelişkiyi beraberinde getiriyor. Öğretmenler, "Çocukları okulda Kürtçe konuşturmamaya özen gösteriyoruz. İlkokul üçüncü sınıfa kadar bu problem devam ediyor. Özellikle okula yeni başlayan öğrenciler öğretmenin Kürtçe bildiğini sezinlediği an kesinlikle Türkçe öğrenmeye yanaşmıyorlar" diyorlar. Müdür odasında bitiştirilen iki sıra etrafında bir araya gelen okula yeni başlayan çocuklar, yapılması istenenlerin Türkçe anlatılması nedeniyle oldukça zorlanıyorlar. Sınıfta Türkçe konuşmaya çalışan çocuklar buradan çıktıklarında yine kendi dillerini konuşuyorlar.
Sıkıntılar artıyor Elidoli 25 haneden oluşuyor. Kayalık bir arazi üzerinde kurulan köy, yağmur nedeniyle çamur deryası içinde. Köy halkı, giderek artan işsizlik ve yoksulluk karşısında da daha da bir çaresiz duruma düşmüş. Kocasının terk edip Adana'ya gitmesinden sonra bir salon ve odadan oluşan toprak dama mahkum kalan Cezime Akçay, yazın pamuk tarlalarında amelelik yaparak geçinmeye çalışıyor. Parasızlıktan çocuklarını okutamadığı için üzüldüğünü söyleyen Akçay, soluklanmadan şunları söylüyor: "Benim çocuklarım okusun istedim. Boğazımızdan kestik ikisini okula gönderdim. Ama bu yıl onları da okuldan aldım. Yetiştiremiyorum. Fakirlik dünyayı sarmış. Bizim halimiz giderek kötü oluyor."
Eşeklerle su taşıyorlar Akçay'ın evinin bir sokak aşağısındaki 16 çocuklu Refik Uruç'un evine gidiyoruz sonra. Giriş kapısında, tavandan salonun zeminine kadar salınmış tülün arkasında üst üste yığılmış döşekler dikkat çekiyor. Uruç gelenleri karşılarken bir taraftan da döşekler bitişikteki odanın orta yerinde kurulan sobanın çevresine seriliyor. Uruç, Silvan'ın Daççiler köyündeki evinin yakılmasından sonra Eliboli köyüne yerleşmek zorunda kalmış. O da pamuk tarlalarında çocuklarıyla birlikte çalışmak zorunda. Uruç da; "Bu köyde her şey sorun olmuş. Durum yok. Giderek kötüye gidiyoruz. Evde su yok. Daha kadınlarımız eşeklerle su taşıyorlar. Elektrikler haftada üç gün yok. Direkler devriliyor kimse gelip yapmıyor. Zaten halimiz belli arazi yok. Amelelik yapıyoruz. Çocukları okula gönderemiyoruz" diye yakınıyor.
Evrensel'i Takip Et