01 Ocak 2002 22:00

YÖK planına karşı birlikte mücadele

Öğretim üyeleri, öğrencilerin öğrenim hakkını fiilen gasp eden YÖK tasarısının, Anayasa'ya aykırı olduğunu dile getiriyorlar.

Paylaş
YÖK planına karşı birlikte mücadeleSavaş VelioğluÖğretim üyeleri ve öğrenciler YÖK Yasa Tasarısı'na karşı yürüttükleri çalışmayı hızlandırdılar. Kamu üniversitelerinin özelleştirilmesini öngören tasarıya karşı çıkan üniversite bileşenleri, tasarıyla birlikte üniversite gelirlerinin büyük bir bölümünün öğrencilerden karşılanmasının yükseköğretimin özelleştirilmesi anlamına geldiğine vurgu yapıyorlar. Tasarının yasalaşması halinde ünivesite kapılarının emekçi çocuklarına kapatılacağına dikkat çeken üniversite bileşenleri, 2002 Ocak ayında TBMM'de görüşülmeye başlanacak tasarının, bilim yuvası olması gereken üniversiteleri sermayenin arka bahçesi haline dönüştüreceğini belirtiyorlar. Yıllardır eğitimin özelleştirilmesi amacıyla uygulanan politikaların üniversitelere yönelik uzantısı olan tasarının yasalaşmaması için öğrencilerin ve öğretim üyelerinin yürüttüğü çalışma artarak hızlanırken, YÖK Başkanı Kemal Gürüz yaptığı açıklamalarla yükseköğretimin paralı olması yönündeki düşüncelerini ısrarla sürdürüyor. "Parasız üniversite zengin ülkelerin işidir" diyen devlet yetkilileri, IMF ve DB direktifleri doğrultusunda üniversite kapılarını emekçi çocuklarına kapatacak tasarının yasalaşması için çalışmalarını devam ettiriyorlar. Öğretim Üyeleri Derneği Yönetim Kurulu tarafından YÖK yasa tasarısına ilişkin hazırlanan rapor kamu üniversitelerinin ne hale getirileceğini gözler önüne seriyor.Öğretim üyelerinin hazırladığı raporda, tasarının yasalaşması halinde kamu üniversitelerinin mali yükünün öğrencilerin üzerine yıkılacağına dikkat çekiliyor. Ana amacı kamu harcamalarının azaltılması yoluyla bütçe açıklarının düşürülmesi olan mali değişikliklerin, Türkiye'de yükseköğretimin finansmanı konusunu da gündeme getirdiği belirtiliyor. Raporda, bu yeni stratejinin bir parçası olarak üniversitelerde yeni finansman modelleri uygulamaya konulduğu, kaydediliyor. Söz konusu tasarının, üniversite yönetimlerine gelir artırma olanağı verdiğine dikkat çekilen raporda, bürokratik süreçlerin ortadan kaldırılarak gelir elde etmek ve harcama yapma kolaylığı sağlandığı dile getiriliyor. Bu amacın ilke olarak yanlış olmadığına dikkat çekilen raporda, "Fakat bu tasarıdaki gibi, üniversitelerin kaynak sorunları sadece öğrenci harçları yükseltilerek çözülemez ve öğrencilerin yükseköğrenim görme ve üniversite tercihleri katkı payları nedeniyle engellenemez" deniliyor. Tasarıda öngürülen "araştırma profesörlüğü" kavramının ve statüsünün endişe yaratacak nitelikte olduğunun altı çizilen raporda, bunun öğretim üyeleri arasında sadece ders anlatanlar ve sadece araştırma yapanlar diye gibi akademik ortamı bulanıklaştıracak bir ayrım yaratacağı belirtiliyor. Raporda, üniversitelerde sağlıklı bir mali sisteme geçilmesinin ilk şartının, yükseköğretime bütçeden ayrılan payın gelişmiş ülkelerde olduğu gibi yüzde 5 üzerine çıkarılması olduğu vurgulanıyor.
ÖNCEKİ HABER

Parsat'ta görüşmeler sertleşiyor

SONRAKİ HABER

Biri yedi biri baktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa