25 Aralık 1999 22:00

Katilleri hâlâ 'görev başında'!

24 Aralık 1997'de Ege Üniversitesi'nde tuvalette asılı bulunan Ali Serkan Eroğlu'nun öldürüldüğü, Adli Tıp raporuyla belgelendi, ancak katiller gün ışığına çıkarılmadı.

Paylaş
Katilleri hâlâ 'görev başında'!
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Ali Serkan Eroğlu'nun katledilmesinden sonra yaşanan gelişmelerin tartışıldığı panelde, Eroğlu'nun intihar etmediği, öldürüldüğü vurgulandı.
CHP İstanbul İl Örgütü'nde önceki gün düzenlenen panele konuşmacı olarak A. Serkan Eroğlu'nun ablası Dr. Aylin Eroğlu, İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Kiraz Biçici, Öğrenci Aileleri Derneği Başkanı Mustafa Atalay, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümü'nden Doç. Dr. Sermet Koç ile Sinan Şahin adlı öğrenci katıldı.
Otopsi, cinayeti belgeledi
Konuşmacılardan Aylin Eroğlu, kardeşinin okul tuvaletinde asılı olarak bulunduğunu hatırlattı. Önce intihar olduğu ileri sürülen olayın, kendilerinin girişimleriyle yapılan otopside cinayet olduğunun anlaşıldığını belirten Aylin Eroğlu, bunun da Serkan'ın kanında insanları bayıltmaya yarayan 7.3 mg kloroform bulunması ile ortaya çıktığını söyledi. Serkan'ın daha önce de polisler tarafından zorla arabaya konularak İzmir Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldüğünü ve 8 saat boyunca dövülerek ajanlığa zorlandığını kaydeden Aylin Eroğlu, "Kardeşim ajanlığı kabul etmediği için öldürüldü" dedi.
Tıbben mümkün değil
Doç. Dr. Sermet Koç, Serkan'ın kanında bulunan ve tıpta eskiden anestezik madde olarak kulanılan kloroformun Serkan'ın kendisi tarafından kullanılmasının tıbben mümkün olmadığına dikkat çekti. Dr. Sermet Koç, Serkan'ın intihar edeceğini gösteren herhangi bir belirti de olmadığını vurgulayarak, "Oysa bir iz bırakmadan intihar görülmüş bir durum değil" diye konuştu.
Topyekûn mücadele şart
İHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Kiraz Biçici de, Türkiye'nin insan hakları açısından sabıka dosyası kabarık bir ülke olduğunu belirterek, Serkan'ın öldürülmesinin ve onu bugün ananların saldırıya uğramasının bu durumun göstergesi olduğunu anlattı. "Türkiye baskı ve zulmün giderek yoğunlaştığı bir ülke. Bu kimi zaman joplarla, silahlarla ortaya çıkıyor, kimi zaman da sosyal güvenlik hakkının gasbedilmesi, tahkim, özelleştirme gibi uygulamalarla açığa çıkıyor" diyen Biçici, bütün bu hak gaspları ve insan hakları ihlalleriyle topyekün bin mücadelenin zorunlu olduğunu vurguladı. Önümüzdeki günlerde görülecek Süleyman Yeter davasının bu açıdan önemli olduğuna dikkat çeken Biçici, Yeter davasında devletin ilk kez işkence yaptığını kabul etmek zorunda kaldığına dikkat çekerek herkesin davaya katılarak destek vermesi gerektiğini vurguladı.
Örgütlenmek gerek
Mustafa Atalay da, Serkan Eroğlu olayına benzer cinayetlerin ilk olarak Taylan Özgür'ün ve Vedat Demircioğlu'nun katledilmesinde görüldüğünü ve bu cinayetlerin Denizlerin asılmasıyla, Metin Göktepe'nin öldürülmesiyle sürdüğünü söyledi. Atalay, bu saldırılara karşı örgütlenerek cevap verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Uykudan uyanalım
Sinan Şahin de "Üniversiteler bizimdir" diyen öğrencilerin katledildiğini anlattı. AB'ye adaylığın demokrasi getireceğine inananların boş hayallerden vazgeçmelerini isteyen Şahin, hep birlikte mücadele verilmezse bu saldırıların durmayacağını söyledi. src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Aslıtürk kendini Londra'da savundu
Şişli eski Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk, kendini aklamak için gözaltında bulunduğu Londra'da basın toplantısı düzenledi. Belediye başkanlığı yaptığı dönemde çeşitli yolsuzluklara karıştığı gerekçesiyle hakkında açılan 3 davadan yargılanan ve toplam 40 yıldan az olmamak üzere ağır hapisle cezalandırılması istenen Aslıtürk, tüm iddiaların siyasi komplo olduğunu iddia etti. Tutuklandığı günden beri basının sorularını yanıtlamaktan kaçınan Aslıtürk, dün Londra'da kaldığı evinde basın toplantısı düzenledi. Aslıtürk, hakkında açılan davalarda tutuklu yargılandığı için Türkiye'ye gelmediğini iddia ederek, "Ben yurtdışına çıktığım zaman hakkımda tutuklama kararı yoktu.
Ben çıktıktan sonra tutuklama kararı verildi" dedi. Bilgi Üniversitesi'nin Şişli'de kurulmasını sağladığını söyleyen Aslıtürk, Selimpaşa Belediye Başkanı'nın Kadir Has Üniversitesi'ne arazi tahsis ettiği için Demirel tarafından alnından öpüldüğünü söyleyerek, "Benden niye 2 trilyon isteniyor?" diye sordu. Aslıtürk, bunun kendisine yapılan siyasi komplonun kanıtı olduğunu iddia etti.
"Başıma gelenler siyasete atılmak isteyen kadınları ve gençleri ürkütmesin. Dürüstseniz, gerçekleri bilen kişi olarak kendinize güveniyorsanız hiçbir saldırıdan korkmazsınız" diyen Aslıtürk, kendisine isnat edilen hiçbir suçun ispat edilemediğini söyledi. Aslıtürk şöyle devam etti: "Açıklayamayacağım hiçbir şey yoktur. İddialar siyasilerin ortaya attığı iddilaar. Birçok belediye başkanı yargılandı. Ancak hiçbiri tutuklanmadı. Ben de tutuksuz yargılanmak istiyorum. Aklandığım zaman kaldığım yerden hizmetlerime devam edeceğim. Sadece ben değil, ne isimler silindi. Dokunulmazlık ve siyasi erklerinin arkasına sığınanları önce Cenabı Allah, sonra halk cezalandıracaktır."
Siyasi komplo
Hamile olduğu için cezaevine girmediğini ve cezaevinde yatmayı hak etmediğini savunan Aslıtürk, Türkiye'de bazı siyasilerin yargıyı baskı altında tutmak istediğini ve etkilediğini söyledi. Kim tarafından önünün kesildiğinin sorulması üzerine Aslıtürk, "İddiaları kim ortaya attı, onlar engelliyor. Bu siyasi komplodur. 50 milyon dolara kadar belediyenin parasını aldığımı iddia ettiler. Yasal rakamları vereceğim. 1 Nisan 1994'te göreve başladım. 13 Kasım 1997'de istifa ettim. Bu dönemde gelirlerin toplamı, 6 trilyon liradır. Belediye giderleri 6.5 trilyon liradır. Buradan 5 trilyon nasıl götürülür. Rakamlar niçin araştırılmıyor. Buna isyan etmez misiniz" dedi.
Suçu memurlarına attı
Kendisinin yargılandığı davaların konusu olan olayların kararlarının belediye meclisi ve encümeni tarafından alındığını söyleyen Aslıtürk, Piyalepaşa'daki arsanın kendisi tarafından değil, Şipa AŞ tarafından satıldığını iddia etti. Ancak bu konuda Şipa AŞ'nin yetkili kılınmasına ilişkin kararda imzası bulunan Aslıtürk, kararla ilgili bir metinde imzası varken, diğerinde imzasının neden çıkarıldığı konusunda da açıklama yapmadı. Aslıtürk, son olarak tutuklama kararı kaldırıldıktan sonra Türkiye'ye geleceğini belirtti.
ÖNCEKİ HABER

Zamlar ve pahalılık protesto edildi

SONRAKİ HABER

Bir toplum heykeltıraşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...