21 Aralık 1999 22:00
Deprem yüzyıllardır anlaşılamadı
GÜNÜN YAZILARI
Deprem yüzyıllardır anlaşılamadı
Depremler her seferinde toplumların belleğinde derin yaralar açsa da alınan dersler bir süre sonra unutulup gidiyor. Ta ki bir sonraki felakete kadar. Tarih bu acılı 'unutma' durumlarından birinin de yüzyıllardır Kuzey Anadolu ve deprem gerçeği konusunda yaşandığını gösteriyor.
Bu konuda ulaşılabilen verileri açıklayan Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Prof. Sencer Şahin, antik dönemlerde özellikle İzmit, İznik ve Adapazarı'nın çok sayıda depremle defalarca yıkıldığını belirtiyor. Şahin, deprem konusundaki yanlış inanışları da şöyle anlatıyor: "Bugün hâlâ görüldüğü gibi 2000 yıl önce de Anadolu'da depremin, işlenen günahlar nedeniyle Tanrı'nın bir cezası olduğu düşünülüyordu. Özellikle Roma döneminde Bütinya eyaleti olarak adlandırılan bugünkü İzmit, Adapazarı, Bolu, İzmir ve Bursa'nın yer sarsıntılarıyla büyük zararlar gördüğü, tutulan kayıtlarla bize ulaşan bilgiler arasında. 17 Ağustos'taki depremde büyük zarar gören İzmit, yüzyıllardır depremler nedeniyle yeniden inşa ediliyor. MS 2. yüzyılda İmparator Traian döneminde Bütinya'ya vali olan Plinius, imparatora yazdığı mektuplarda depremlerden ve yapı denetimlerinden sıkça bahsediyor. Mektuplarda inşaatlardaki malzemelerden çalınması, zeminin nemli ve yumuşak olması gibi nedenlerle çürük yapılmış binaların deprem olmadan bile çökebileceğini belirten Plinius'un, hırsızlığa ve tehlikeye işaret ettiği mektuplarından 8 yıl sonra meydana gelen deprem, tüm şehri altüst ediyor."
Sorumlular cezalandırılmayınca...
Prof. Şahin, antik dönemlerde meydana gelen depremler sonrasında sorumluların cezalandırıldığına dair yazıt bulunmadığına dikkati çekerek, hemen hemen her 10-15 yılda büyük bir depremle Bütinya'daki pek çok yerleşimin yerle bir olduğunu belirtiyor.
Antik dönemlerde, özellikle bugünkü Adapazarı'nın bulunduğu bölgede bir yerleşim oluşturulmadığına işaret eden Şahin, "Birkaç ay önceki afette büyük zarar gören Adapazarı'nda, antik dönemde zemininin yumuşak olduğu gerekçesiyle hiç şehir kurulmadı. Adından da anlaşıldığı gibi sadece halkın ihtiyaçlarını karşılayacak bir pazar kurulurdu. Elimizdeki yazıtların pek çoğunda, yüzlerce yıl öncesinde yapıların inşa edildiği zeminler ve malzemelerin özelliklerine dikkat edildiğini görüyoruz."
Tarihten ders almıyoruz
Binlerce yıllık bir geçmişten ve bilimden ders almamakta ısrarlı davranıldığını anlatan Şahin, "Anadolu halklarının değişmeyen tek yönü tarihten ders almamaları. Kuzeybatı Anadolu, tarihin en eski devirlerinden beri önemli bir deprem bölgesi ve bu gerçeğe rağmen yine yumuşak zeminde eksik malzemeyle çürük inşaatlar yapıldı. Suçu da günahkârlara atarak, sorumluluklarından kaçmaya çalışıyorlar. 2000 yıldır her deprem sonrasında aynı söylentiler dolaşıp durur. Umuyorum 21. yüzyıla girerken bunlardan bir ders çıkarırız" dedi.
Depremler her seferinde toplumların belleğinde derin yaralar açsa da alınan dersler bir süre sonra unutulup gidiyor. Ta ki bir sonraki felakete kadar. Tarih bu acılı 'unutma' durumlarından birinin de yüzyıllardır Kuzey Anadolu ve deprem gerçeği konusunda yaşandığını gösteriyor.
Bu konuda ulaşılabilen verileri açıklayan Akdeniz Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölüm Başkanı Prof. Sencer Şahin, antik dönemlerde özellikle İzmit, İznik ve Adapazarı'nın çok sayıda depremle defalarca yıkıldığını belirtiyor. Şahin, deprem konusundaki yanlış inanışları da şöyle anlatıyor: "Bugün hâlâ görüldüğü gibi 2000 yıl önce de Anadolu'da depremin, işlenen günahlar nedeniyle Tanrı'nın bir cezası olduğu düşünülüyordu. Özellikle Roma döneminde Bütinya eyaleti olarak adlandırılan bugünkü İzmit, Adapazarı, Bolu, İzmir ve Bursa'nın yer sarsıntılarıyla büyük zararlar gördüğü, tutulan kayıtlarla bize ulaşan bilgiler arasında. 17 Ağustos'taki depremde büyük zarar gören İzmit, yüzyıllardır depremler nedeniyle yeniden inşa ediliyor. MS 2. yüzyılda İmparator Traian döneminde Bütinya'ya vali olan Plinius, imparatora yazdığı mektuplarda depremlerden ve yapı denetimlerinden sıkça bahsediyor. Mektuplarda inşaatlardaki malzemelerden çalınması, zeminin nemli ve yumuşak olması gibi nedenlerle çürük yapılmış binaların deprem olmadan bile çökebileceğini belirten Plinius'un, hırsızlığa ve tehlikeye işaret ettiği mektuplarından 8 yıl sonra meydana gelen deprem, tüm şehri altüst ediyor."
Sorumlular cezalandırılmayınca...
Prof. Şahin, antik dönemlerde meydana gelen depremler sonrasında sorumluların cezalandırıldığına dair yazıt bulunmadığına dikkati çekerek, hemen hemen her 10-15 yılda büyük bir depremle Bütinya'daki pek çok yerleşimin yerle bir olduğunu belirtiyor.
Antik dönemlerde, özellikle bugünkü Adapazarı'nın bulunduğu bölgede bir yerleşim oluşturulmadığına işaret eden Şahin, "Birkaç ay önceki afette büyük zarar gören Adapazarı'nda, antik dönemde zemininin yumuşak olduğu gerekçesiyle hiç şehir kurulmadı. Adından da anlaşıldığı gibi sadece halkın ihtiyaçlarını karşılayacak bir pazar kurulurdu. Elimizdeki yazıtların pek çoğunda, yüzlerce yıl öncesinde yapıların inşa edildiği zeminler ve malzemelerin özelliklerine dikkat edildiğini görüyoruz."
Tarihten ders almıyoruz
Binlerce yıllık bir geçmişten ve bilimden ders almamakta ısrarlı davranıldığını anlatan Şahin, "Anadolu halklarının değişmeyen tek yönü tarihten ders almamaları. Kuzeybatı Anadolu, tarihin en eski devirlerinden beri önemli bir deprem bölgesi ve bu gerçeğe rağmen yine yumuşak zeminde eksik malzemeyle çürük inşaatlar yapıldı. Suçu da günahkârlara atarak, sorumluluklarından kaçmaya çalışıyorlar. 2000 yıldır her deprem sonrasında aynı söylentiler dolaşıp durur. Umuyorum 21. yüzyıla girerken bunlardan bir ders çıkarırız" dedi.
Evrensel'i Takip Et