20 Ağustos 1999 21:00
Meclis, depremi sadece konuştu

Marmara Bölgesi'ndeki depremin üzerinden 4 gün geçmesine karşın arama, kurtarma ve yardım çalışmalarındaki yetersizlik, cesetlerin koktuğu, enkazlardan hâlâ yardım çığlıklarının yükseldiği trajik bir tablo yaratırken, yıllardır benzer depremler sonrasında sadece konuşan siyasilerin Meclis tutanaklarında kalan konuşmaları, bu tablonun daha önceden görüldüğünü, ancak gerekli önlemlerin alınmadığını ortaya koydu. Her deprem sonrasında muhalefet devletin yetersizliğinden yakınıp yasa önerileri getirirken bakanlar yaraların sarılacağı sözü verip devletin depremlere karşı hazırlıklı olduğunu savundu. Muhalefet hem inşaatların sağlam yapılması hem de deprem sonrası hızla hareket edilmesi için genel bir yasa çıkarılmasını istedi, hükümetler bütün uyarılara rağmen genel bir yasal düzenleme yerine genellikle deprem olan bölgelere ilişkin vergi, kredi ve prim affı, alacakların ertelenmesi gibi mali kolaylıklar getiren tasarıları Meclis gündemine getirdi.
İşte Dinar, Amasya, Hatay, Erzincan ve Adana depreminden sonra Meclis gündemine gelen deprem konusunda tutanaklarda kalan acil yasa önerileri ve vaatler: Yusuf Bahadır (DYP): "Doğal afetlerin zararlarının mutlaka azaltılması gerekiyor. Türkiye, bu konudaki çalışmalara 1940'lı yıllarda başlamış olmasına rağmen, doğal afetlerin zararlarını beklenen düzeyde azaltamamıştır; bu durumun temel nedenleri şöyle özetlenebilir: Afetlerin zararlarının önceden yapılacak çalışmalarla düşük tutulması yerine, sonradan yara sarma faaliyetlerine ağırlık veren politikalara öncelik verilmiştir... Yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere uymamak, yerel yönetimler başta olmak üzere, alışkanlık haline getirilmiştir. Yerleşme ve yapılaşmaların etkin denetimi sağlanamamıştır. Üniversitelerde temel bilgiler eğitimi verilememektedir. Yerel yönetimlerin yeniden inşa faaliyetlerine aktif katılımı sağlanmalı, yapıda denetim, sigorta ve sorumluluklar yasal olarak belirlenmeli, İmar Yasası yeniden düzenlenerek afet bölgelerindeki yapılaşmalara standart getirilmeli, aykırı yapılaşmalara caydırıcı ve ağır müeyyideler konulmalıdır.
Aynı zamanda, araştırma geliştirme faaliyetlerine gereken önem verilmeli, özel sektörün de bu konuya katılımı sağlanmalıdır. Yurdumuzun hemen hemen tümünün, deprem kuşağı içerisinde kaldığını hepimiz biliyoruz. Nüfusumuzun önemli bir bölümü, bu yörelerde yaşamaktadır. İnsanlarımızın, buralarda güvenli koşullarda yaşayabilmeleri için, doğal afetlerlerin hasarlarının en aza indirilmesi koşullarının, mutlaka sağlanması gerektiğine inanıyoruz."
Hükümetten tık yok
Fevzi Aytekin (DSP): Türkiye'de, yetmiş yıl içerisinde, 65 yıkıcı deprem olmuş ve yaklaşık 600 binin üzerinde bina yıkılmıştır veya kullanılmayacak duruma gelmiştir. Bunlar, deprem, heyelan, su baskınları ve kayaların düşmesiyle meydana gelmiştir. Afetler olduktan sonra yara sarma politikaları yerine, önceden bilgilendirme ve eğitim programları verilmelidir.
Levent Mıstıkoğlu (ANAP): "Bu deprem olayından sonra yaşananlar, Hatay ve Hataylılar için çok daha acı olmuştur. Depremden sonra, Hataylılar, dört gün boyunca, gecenin sıfır derece soğuğunda sokaklarda yatarak sabahlamaya çalışmışlardır. Yapılan tespitlerde toplam 1052 binanın hasar gördüğü, bunlardan 116 adedinin ağır hasarlı, 408'inin ise orta hasarlı olduğu devletin ilgili birimleri tarafından tespit edilmiştir; ancak, bu geçen zaman içerisinde, yine de çok değerli hükümetimizde tık yoktur."
Atilla Mutman (DSP): "Dinar ve Senirkent'te çok acı olaylar yaşandı; fakat, Dinar'da mevcut olan yapılara baktığınız zaman ve özellikle depremde yıkılmış olan yapılara baktığınız zaman, çoğunun ne ruhsatı ne de yasallığı söz konusu. Tabii ki, göreve gelmiş olan yerel yöneticiler, bu ciddi denetlemeyi, maalesef, zamanında yapmamışlar. Bunun neticesinde, orada, maddi ve manevi hasar büyük olmuş."
Sivil savunma uyarısı
Mahmut Yılbaş (DTP): "Değerli arkadaşlarım, diğer bir konu, tabii afetlere müdahalede, bölgeler itibariyle, yetişmiş eleman sıkıntısı çekilmesidir. Bir yerde sel olur, bir yerde deprem olur ve kim duyar, kim konudan haberdar olur ise, eline geçirdiği her şey ile o bölgeye koşar, belediyelerimiz, insanlarımız, kamyon kamyon ekmek taşır; fakat, o bölgedeki bir sel felaketine, bir depreme müdahale etmede yetişmiş eleman bulunmadığı için, can kaybımız, mal kaybımız, maalesef, çok fazla boyutlara ulaşmaktadır.
Yine, tabii afetlere müdahale etmede birinci derecede sorumlu olan kuruluşlarımız olmasına rağmen, bunlar, ülke genelinde teşkilatlanmadıkları için müdahaleyi anında yapamamaktayız; savunma teşkilatımız olmasına rağmen, sivil savunma teşkilatımızın, ülke düzeyine yayılmış personel ve malzeme bakımından bir etkinliği yoktur."
Evrensel'i Takip Et