19 Ocak 2023 04:50

Ücretler neden ve nasıl eridi?

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Türkiye’de, bir yılı aşkın süredir uygulanan ‘Yeni Ekonomi Politikası’ modeli, büyük iddialarla gündeme getirilse de milyonlarca insan uzun süredir giderek artan hayat pahalılığından şikayet ediyor. Resmi verilere göre, nüfusun en az dörtte biri sosyal yardımlar olmadan yaşamını sürdüremez durumda. Buna karşın iktidar, halkın karşı karşıya olduğu ağır ekonomik sorunları çözmek, en azından hayat pahalılığı ve yoksulluk tehdidini hafifletmek yerine her hafta bir ‘müjde’ açıklayarak seçimi kurtarmayı amaçlıyor.

Enflasyon yükseldikçe başta asgari ücret olmak üzere ücret ve maaşlara zam yapıldı ama enflasyonla gerçek anlamda mücadele edilmediği için yapılan artışların birkaç ay içinde buharlaşmasının önüne geçilemiyor. 2023 başında asgari ücrete yüzde 55, memurlara ve emeklilere yüzde 30 zam yapılmasına rağmen bu kesimlerin ücret artışı sonrasında rahat bir nefes aldıklarını söylemek mümkün değil. Geçtiğimiz bir yıl içinde yaşananlar gösteriyor ki enflasyonun ücretler ve hayat pahalılığı üzerindeki olumsuz etkileri azaltılmadıkça, ücretlere yapılacak yüksek oranlı artışlar çare olmayacak.

“Asgari ücretlinin satın alma gücü geçtiğimiz yıl içinde nasıl bir seyir izledi?” sorusuna verilecek yanıt, yüksek enflasyon oranları nedeniyle ücretlerin hızla erimesi ve satın alma gücünün dramatik şekilde azalması oluyor. Asgari ücret ve civarında ücret alan bir çalışanın tükettiği mal sepetindeki fiyat artışının resmi enflasyonun üzerinde olması, milyonlarca emekçinin satın alma gücünün sadece bir yıl içinde inanılmaz derecede azaldığını gösteriyor. Ücretli emekçilerin tamamına yakını TÜİK’in enflasyon hesabında kullandığı mal sepetindeki malların bir kısmını kullanmıyor. Örneğin otomobil satın almıyor, otel ve eğlence harcamasında bulunmuyor. Onun yerine ücret kazancının büyük bölümünü gıda harcamalarına, barınma (kira, elektrik, su, doğal gaz vb.) ve ulaşıma harcıyor.

Enflasyonla mücadeleyi gündemine almayan bir ekonomi yönetimi en mükemmel modeli bile uygulasa, ‘fiyat istikrarı’nın sağlanamadığı koşullarda sadece birkaç ay içinde bir yıl öncesinin alım gücünün gerisine düşülmesi kaçınılmaz. Bu durumu somut bir örnekle açıklayalım; ocak 2022’de yüzde 50 artışla 4 bin 253 lira alan asgari ücretli, yıl içinde yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle, ocak 2023’te yüzde 55 artışla 8 bin 506 lira alacak asgari ücretliden daha fazla mal ve hizmet satın alma gücüne sahipti. Ücretli emekçilerin harcamaları içinde en büyük payı gıda harcamaları, barınma ve ulaşım hizmetleri oluşturuyor. Sadece bu üç kalemde ortalama enflasyon yıl içinde en az 2,5 kat arttı. 2022’de asgari ücret, birikimli olarak yüzde 95 artmış gibi görünse de işçilerin temel tüketim eğilimleri dikkate alındığında ortada reel bir artış olmadığı çok açık.

Ortalama ücretler son üç yıldır resmi asgari ücretin altında artıyor. Asgari ücret ile ortalama ücret arasındaki makas kapanırken, emekli aylığı ile asgari ücret arasındaki makas ise emekliler aleyhine açılmaya devam ediyor. Ortalama ücretlerin resmi asgari ücrete yaklaşmasının bir diğer sonucu sendikalı iş yerlerinde imzalanan toplu sözleşmelerdeki ücret zamları yıllık asgari ücretteki artışın altında kalması oldu.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, baz etkisiyle düşen enflasyonu kendileri düşürüyormuş gibi yansıtarak “Enflasyon düşüşe geçti, önümüzdeki aylarda daha da düşecek” iddiasında bulunsa da fiyatlar artmaya devam ediyor. Mevcut koşullarda Erdoğan her hafta bir seçim müjdesi açıklasa da halkın büyük bölümünü olumsuz etkileyen ekonomik sorunların değil birkaç ay, birkaç yıl içinde çözülebilmesi bile mümkün görünmüyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...