29 Nisan 2020 20:02

Normalleşme, risk ve hiçlik!..

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Ekonomik kaygılar giderek sağlığa ağır basıyor ve normale dönmeyi bir zorunluluk olarak görenlerin sayısı hızla artıyor. Normalden kastettikleri, bütün ekonomik ilişkilerin salgın öncesindeki yürürlülüğüne kavuşması. Yani sömürü kaynaklı zenginlik yaratan devasa mekanizmanın tüm çarklarıyla birlikte yeniden işlemeye başlaması. Yazık ki dünya, ekonomi odaklı düzenin tahakkümü altında. “Ekonomi her şeydir, ya da her şey ekonomidir, bunun dışındaki kavramların, olguların hayatın mevcut gerçekliği içinde fazlaca bir önemi, değeri yoktur” anlayışı gidişata yön veriyor. Bu bakışın dünya algısı, “Ekonomi işliyorsa hayat vardır, ekonomi durursa hayat sürdürülemez” cümlesine indirgenebilecek kadar sığ…

Diğer sektörlerde olduğu gibi futbolda da “normale dönüş” çabalarının yoğunlaştığını gözlemliyoruz. Çoğu zaten batık durumda olan kulüpler bir de salgın darbesi yiyince, iyice neye uğradıklarını şaşırdılar. Nefes boruları kesildi adeta. Maçların oynatılmaya başlamasıyla birlikte yeniden nefes alabilmeyi umuyorlar...

Her fırsatta Avrupa’nın 6. büyük futbol ekonomisine sahip olmasıyla övünen “özerk” Futbol Federasyonunun bu süreçte yaptığı tek şey, muktedirle kafa kafaya verip ligin kalan kısmının nasıl tamamlanacağı üzerine formül üretmeye çalışmak. Şu anki tek dertleri, maçların oynanmasının yanı sıra bir şekilde maçların izlenmesinin ve böylece yayıncı kuruluş ile kulüplerin kasasına yeniden para akışının sağlanması. Sağlık açısından birtakım riskleri göze alabilecek kadar kararlı görünseler de, bilim insanlarının ve uzmanların uyarılarını da tümüyle bir kenara koyamıyorlar. Bir yandan futbol çarkının -maçların bir şekilde kitlelerce izlenebilme imkanını da işin içine sokarak- dönmesini sağlarken, diğer yandan önlemler bağlamında uzmanların hiç değilse bir kısım uyarısını da kapsayan, orta yolcu bir formül arayışı içindeler… Oysa, toplumsal boyutta ciddi bir sağlık riski söz konusuyken, her kesimi memnun etmeye dönük uzlaşmacı bir yaklaşımla yol almaya çalışmanın çok acı sonuçlar doğurabileceği gerçeği asla göz ardı edilmemeli. Sağlık, kesinlikle risk alınacak bir alan değildir. Bunun bedeli altından kalkılamayacak kadar ağır olabilir…

“Milli dayanışma” kampanyasına -devletin ve federasyonun kuruluş tarihine gönderme içeren sembolik bir jestle- 1 milyon 923 bin lira bağış yapan Futbol Federasyonunun bugüne kadar alt liglerdeki takımlar ve onların oyuncularıyla, teknik ekipleriyle ilgili olarak herhangi bir yardım ya da dayanışma girişiminde bulunduğunu duymadık. Federasyon, sorumluluk alanının Süper Lig ile sınırlı olmadığını unuttu mu yoksa? Alt liglerde futbolculuktan, teknik direktörlükten başka geliri olmayan kim bilir kaç insan var? Üstelik alt liglerdeki oyuncular çok daha az para karşılığında hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Çoğunun şu anda zor durumda olduğunu tahmin etmek zor değil.

Dev bütçeli federasyonumuzu, -doğrudan maddi yardımda bulunmasa bile- bu insanların sıkıntılarını hafifletmek üzere dayanışma amaçlı kampanyalar düzenleme işine girişmekten alıkoyan ne? “Avrupa’nın en büyük futbol bütçesine sahip ülkelerinden birisiyiz” diye ahkam kesmek kolay. Kasaya para akarken iyi ama yardım ve dayanışma ihtiyacı çerçevesinde kasadan para çıkması gerektiğinde “çıt” yok… Paradan geçtik, bir dayanışma organizasyonu oluşturmak için çaba bile yok.

Bu haliyle, normal zamanda ekonomik gücüyle hava atan, olağanüstü dönemlerde ise bir anda ortalıktan yok olan görgüsüz uyanıkları anımsatıyor federasyon. Madem ekonomik olarak dillere destan gücün var, yapsana gereğini. Ayrıca, mağdur durumdaki futbolculara, teknik direktörlere katkı sağlayacak dayanışma kampanyaları düzenlemek çok mu zor?

İstediğin kadar almayı, kazanmayı bil, ihtiyacı olana vermeyi bilmedikten sonra “hiç” olmaktan kurtulamazsın!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...