12 Haziran 2025 00:03

‘Cezamı öder, bildiğimi okurum’

Süper Lig’de geride kalan sezonla ilgili olarak farklı kategorilerde değerlendirmeler yapılırken ceza bilançosu da açıklandı.

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK), 8 Ağustos 2024 ile 4 Haziran 2025 tarihleri arasını kapsayan yaklaşık 10 aylık sürede Süper Lig’de mücadele eden 19 takıma, futbol disiplin kurallarını ihlal ettikleri gerekçesiyle toplam 123 milyon 563 bin lira ceza kesildiğini açıkladı.

Alt liglerde mücadele edenler de dikkate alındığında geçtiğimiz sezon toplam 139 profesyonel takıma kesilen ceza 183 milyon 486 bin 190 TL’ye ulaşıyor.

Ligi şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray, ceza listesinde de zirvede yer aldı. Sarı-kırmızılılara, disiplin kurallarını ihlalden dolayı 22 milyon 608 bin 750 TL ceza uygulandı. Fenerbahçe 21 milyon 361 bin 500 TL cezayla listede ikinci sırada yer alırken, Beşiktaş 19 milyon 703 bin 500 TL cezayla üçüncü sıraya bulunuyor.

Üç İstanbul kulübünü, 13 milyon 714 bin 750 TL cezayla Trabzonspor izliyor. Listenin son sırasında ise 776 bin 500 TL ile Başakşehir var.

En çok taraftara sahip takımın listenin ilk, en az taraftara sahip takımın ise listenin son sırasında yer alması elbette tesadüf değil. Taraftar sayısıyla cezalar arasında bağlantı olduğu açık.

Cezaların gerekçeleri arasında en büyük pay, talimatlarda “Çirkin ve kötü tezahürat” ile “saha olayları” şeklinde ifade edilen ihlallere ait. Yani bunlar, taraftar taşkınlıklarının sebep olduğu cezalar. Diğer bir deyişle, taraftarların rakipler ve hakemler üzerinde baskı yaratmak amacıyla sergilediği çeşitli fiillerin faturası.

Kulüpler zaten batık denilebilecek kadar ağır bir borç yükü altında. Yöneticilerden sık sık “Kulübümüzün boşa harcanacak 1 lirası bile yok” şeklinde açıklamalar duyuyoruz. Buna karşılık, cezalara verdikleri parayı dert ediniyormuş gibi de görünmüyorlar hiç. Belli ki bu tür cezaları şampiyonluk mücadelesinin kaçınılmaz bir parçası olarak görüyorlar.

“Biz ceza ödemeye razıyız, yeter ki taraftarlarımız ‘12. adam’ misyonunun gereğini yerine getirip rakibi, hakemleri sindirsin, baskı altına alsın ve böylece takımımızın galibiyete ulaşmasını kolaylaştırsın” şeklinde düşündüklerinden şüphe edilmez.

Taraftarların da cezayı umursadığı söylenemez. Onların düşüncesi de farklı değil: “Ben taşkınlığımı yapar, rakibi ve hakemleri baskı altına alarak takımımın galibiyetine giden yolu açarım, bunun bedelini ise kulüp bir zahmet ödesin.”

Kulüplerin, taraftar taşkınlıklarından şikayetçi olmadıklarını, bu durumu değiştirmek için herhangi bir çaba göstermemelerinden de anlayabiliyoruz.

Bunların dışında bir de kulüp başkanlarına, yöneticilere ve teknik direktörlere verilen para cezaları var. Bu cezaların ağırlıklı sebebi de paranoyakça hezeyanlar, tehdit, hakaret ve aşağılama içeren konuşmalar, açıklamalar…

Aslında asıl sorun, ekonomik değil ahlaki. Ekonomik yaptırımın ötesinde, meselenin ahlaki boyutunu ıskalayan, “Bedeli neyse öderim ama ahlaksızlığa, saygısızlığa, provokasyona da devam ederim” anlayışı. Spora egemen olan “Ne pahasına olursa olsun kazanma” odaklı bakışın bunu gerektirdiğine inanılması...

Kulüplerin, hele ki ülkeyi uluslararası alanda en çok temsil eden -her bakımdan- koca koca kulüplerin, taraftarların ahlakını ve spor kültürünü geliştirici çalışmalarda bulunup diğerlerine örnek olmak yerine, ahlaksızlığın bir koz olarak içselleştirilmesine yol açan tavırları, yöntemleri benimsemesi, o hep sözü edilen kirliliğin gerçekte nerede olduğunu gösteriyor.

Kulüpler, ahlaksızca edimler karşılığında verilen cezalardan utanmak bir yana neredeyse bu cezaları birer gurur nişanesi sayacak kadar aymazlaşmış durumda.  

ABONE OL

Mehmet Özyazanlar

‘Cezamı öder, bildiğimi okurum’
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et