16 Aralık 2015 01:00

Sağlıkta savaşın iz düşümleri: Zorunlu iskan

Sağlıkta savaşın iz düşümleri: Zorunlu iskan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yüzleşme, hakikat sözlerini biz sağlıkçılar da sık kullanmaya başladık. Muhtemelen bu sözleri kullanırken içimizde hep bir seyirci taşıdık. Kimi zaman vicdanımızla, aklımızla uzağımızdaki hakikatleri yakınımızda hissettiğimizi sandık. Oysa?
Tehcir, mübadele, zorunlu iskan, köy yakmalar, köy boşaltmalar, zorunlu göç... Yerinden edilmelerinin acısını yüreğimizde hissetsek de doğrudan mağduru olmadığınızı zannettik.    Devletin ve muktedirlerin ceberut yüzünün mekan bağlamında baskıcı özünün gündelik hayatımızın farklı aşamalarında devreye gelebileceğini ıskaladık. Misal daha dün Sağlık Bakanı Kürt nüfusunun yoğun yaşadığı kimi ilçelerde hekimlerin ve cümle sağlıkçıların bir hafta aralıksız hastanede kalarak nöbet tutacaklarını söyledi, emretti. Yani halka uyguladığı sokağa çıkma yasağını sağlıkçılar için bir adım öteye götürerek nerede kalacaklarını da emretmiş oldu. Özü itibarı ile sokağa çıkma yasağı da bir anlamda geçici süreli zorunlu iskandır.
Sağlıkçıların hastanede çalışıyorlarsa resmi öğlen tatillerinde bina dışına çıkmaları yasaktır. Alın işte bir zorunlu iskan daha! Yine hekimlerin mezun olurken iki yıl, uzmanlıktan sonra iki yıl, ek yan dal uzmanlığından sonra ilaveten iki yıl toplamda altı yıl adına “zorunlu hizmet” dense de özünde ‘zorunlu iskan’ halleri mevcuttur. Neden mi? Hakimlerden, askerlerden, öğretmenlerden ve diğer kamu çalışanlarından farklı olarak zorunlu hizmete gitmeyen yani devletin emrettiği yerde iskan edip çalışmayan doktorların hayat boyu bu ülkede doktorluk yapmaları yasaklanmıştır. Bu ülkede yüz yılı aşkın bir süredir halklara uygulanan zorla yerinden etme, zorunlu iskan uygulamaları olmasaydı veya bizler yüzleşip üstesinden gelseydik hayatın farklı alanlarında bu ve benzeri iz düşümlerine maruz kalmayacaktık.
İşte tüm hekimlerin devletin emrettiği yerde çalışma zorunluluğu olduğu günümüzde dün itibariyle yeni bir gelişme oldu. Kimi hekimlerin ve sağlık çalışanlarının cep telefonlarına bir mesaj düştü. Kimden mi? Sağlık Bakanlığına bağlı kimi il sağlık müdürlüklerinden. Şöyle diyordu: “Bir-iki gün sonra 10 günlük Şırnak iline yapılacak geçici görevlendirme (bir maaş ikramiyeli) için gönüllü hekimlerin, sabah 09.00’a kadar personel birimine başvurmaları gerekmektedir. Bilgi için başhekiminiz ile irtibat kurabilirsiniz.”
Peki, nereye gidecek bu sağlıkçılar? Daha bir kaç gün önce Sağlık Bakanının “Kimi ilçelerde sağlık çalışanları beş gün aralıksız hastane nöbeti tutacaklar” sözünü söylediği yerlere. TOMA’lar, tanklar, ilçelerden çıkartılan öğretmenler,ödül maaşlı görevlendirilmiş geçici hekimler, sağlıkçılar, aralıksız sokağa çıkma yasakları nedeniyle tehcir günlerindekine benzer fotoğraflara tanıklıklar... Nereye gidiyoruz?
Okullar açıkken tümünü kapatıp görevli öğretmenleri görevli oldukları ilçelerden başka diyarlara güya “Hizmet içi eğitim çalışmasına” alan devlet aklı geçici görevlendireceği hekimlere, sağlıkçılara bir eğitim vermeyi düşünüyor mu peki? Elbette ki hayır. Oysa çatışma ortamında hekimlik uygulamalarına dair pek çok ulusal ve uluslararası belge mevcut. O bölgelerde görevlendirecek hekimlerin, sağlıkçıların bunları bilmesi, iyi hekimlik uygulamalarına engel olacak, olabilecek uygulamalara dair İtiraz edip, tıp ortamı için talepkar olması gerekir.
 Misal, Dünya Tabipleri birliği Cenevre Bildirgesi hekimler için şöyle demektedir:
“Kendi yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma bütün varlığımla yemin ederim.”
“Mesleğimi vicdan ve ağırbaşlılıkla yürüteceğim.”
“Din, Ulus, ırk, parti politikaları ya da toplumsal durumda ilgili değerlendirmelerin görevimde hastanın arasına girmesine izin vermeyeceğim.”
“Tehdit altında olsan bile insan yaşamına başlangıcından itibaren göstereceğim saygıyı sürdüreceğim ve tıbbi bilgimi insanlık yasalarına karşı gelecek şekilde kullanmayacağım.”
 Peki, hekimlerin başına silah dayandığı, hastanelerde güvenlik güçlerinin siper oluşturduğu, ambulansların tarandığı, sağlıkçıların öldürüldüğü hedef alındığı şu günlerde Sağlık Bakanlığı’nın ve devletin bir hukuk devletinde olmazsa olmaz bu koşulları sağladığını, sağlayabileceğini hissediyor muyuz, düşünüyor muyuz?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa