9 Haziran 2025 00:01

Hiçbir barış susarak büyümez, hiçbir toplum unutarak iyileşemez: Hekimler ve barış

Bugün bayram. Adettendir küs bireyler, aileler, köyler barışır, barıştırılır. Ya toplumlar, halklar?

Barış kendiliğinden oluşmaz, inşa edilir. Küsler, kırgınlar, uçlar arası arabulucuların yerini ülkeler için çatışmalı süreçlerde barış inşacıları alır. Ve hekimler bu süreçlerin olmazsa olmazlarıdır.

Barış, yalnızca silahların değil, suskunlukların da bırakılmasıyla mümkün. 

Hekimlerin toplumsal travma, sessizlik ve hakikatle olan ilişkisi, yalın ama çok katmanlıdır. Sorunlu bir uçakta kara kutu tanıklığın hafızasıdır. Hekimler de benzer biçimde, toplumların geçirdiği travmalarda savaştan işkenceye, şiddetten yoksulluğa bedenler aracılığıyla bu sessiz hakikatlerin tanığı olurlar. Birçok insanın bilmediği, görmek istemediği veya unuttuğu şeyleri, hekimler bedende okur: kemik kırığında, sigara izmaritinde, göz temasından kaçışta, dilde tutulmada...

Bu yönüyle hekim, toplumun bastırdığı hafızayı kayda geçiren biyolojik bir hafıza kartı gibidir. İşte o yüzden adına ister barış, ister şiddetten uzaklaşma densin tüm kırılgan süreçlerde hekimlerin örgütlü kurumları üzerinden rolleri tarihseldir.

Toplumsal travmalarda birçok kurum sessizleşir: medya, adalet, siyaset. Ama hastane odaları ve muayenehaneler sessizliğin yankılandığı, bedenin diliyle konuştuğu alanlar olarak kalır.  İşte o yüzden tüm baskılara karşın hekim meslek örgütleri, misal Türk Tabipleri Birliği (TTB) barıştan yana tutum almıştır bugüne değin.

 Bugün bir eşikteyiz.

 Barış kendiliğinden gelmez.

Tıpkı yara gibi, üzerine eğilmeden geçmez.

Hekimliğin, tarih boyunca savaşın karşısında duran en kadim vicdan mesleği olduğunu biliyoruz. Bunun TTB tarihinden de tanığıyız. Ve toplum, savaşa karşı durmanın adeta suç olarak tanımlandığı bir yerel tarihsellikte bile barış örgütü kılınmış TTB'den bu süreçte aktif bir tutum bekliyor.

 Hepimizin bildiği gerçekler var:

•Hiçbir yara, yalnızca zamanla geçmez.

•Hiçbir barış, yalnızca susarak büyümez.

•Hiçbir toplum, yalnızca unutarak iyileşemez.

Bugün bayram. Adettendir; bayramda büyüklerin elleri öpülür. El öperken zamana, geleneğe ve yaşanmışlığa karşı eğiliriz. Boyun eğmek değildir bu. Kuşaklar boyu bir yaşanmışlığı selamlamaktır... 

Eğilme demişken; yaşamda başka öne eğilmeler de var. Bir hekimin hastasının yarasına eğilmesi, bir başkasının otorite önünde eğilmesi gibi. Otorite önünde eğilen kuldan, onların kurumlarından barış ikliminde medet umulmaz. 

Yaraya eğilen beden, kendi sınırlarını tanır. İktidara eğilen beden, sınırlarını başkasına devreder. Biri kendi içindeki merhamete eğilir, diğeri dışındaki buyruğa. Yaraya eğilen özne, özgürlük içinde ilişki kurar. İktidara eğilen özne, özne olmaktan feragat eder. Hekimlikte eğilme, eşitlik temelli bir dayanışmadır; iktidar karşısında eğilme ise hiyerarşik bir bağımlılıktır.

İşte bu yüzden barış iklimlerinde otorite karşısında eğilenler ile sınırlı kalması süreci muğlaklaştırır. Hekimlerin örgütlü kurumlarından TTB bu bağlamda barış için kritik.

Bir hekimin, savaşın ortasında sedye taşıyan görüntüsü, yalnızca insani bir jest değil, aynı zamanda politik bir bildiridir, unutmayalım. Beyaz önlük, beyaz güvercin, beyaz bez, beyaz yaşmak barış simgeselliği tesadüf değildir.

Hasılı hekimlik tarihsel olarak bir meslek değil, barış pratiğidir. İşte o yüzden yapay zeka çağında sönümlenecek meslekler arasında değildir hekimlik. Ama doktorluk için aynı tespiti yapamayız.

 'Hekimlik' ile 'doktorluk' arasındaki ikilik, modern tıbbın evrimi içinde zamanla açılmış bir yarıktır. Hekimlik, çok boyutlu bir etik ve kozmik denge arayışıydı. Doktorluk, bilgiye sahip bir uzmanlık statüsüdür. Aradaki fark derin ve giderek açılmakta.

 Yapay zekâ çağında, doktorluk yani bilgiye erişim, veri analizi, teknik beceri yeniden tanımlanıyor. Doktorluk sönümlenecek, biçim değiştirecek. Ama hekimlik, tam da bu otomasyon çağında en çok ihtiyaç duyulan etik form olarak yeniden doğacak gibi. Bu zemin, öykü, şefkat, tanıklık, etik sorumluluk gibi insani boyutlarla yeniden inşa edilebilir.

TTB ve hekimlerin diğer örgütlü kurumları, doktorluğun karşısına hekimliği öne çıkarttıkları oranda, yapay zeka tıbbının karşısında koruyabilirler üyelerini. Unutmayalım...

Barış iklimi tam da bu noktada olanaklar sunuyor hekim örgütlerine. Pozitif barışın örgütleyicisi olmak, yapay tıbbi zeka tarihselliğinde doktorluktan hekimliğe geçişin bir manivelası olabilir. 

 Barış için hekimlik tarihsel rolünü ertelememeli. Yarın çok geç olabilir.

  Sağlıcakla kalın.

ABONE OL

Zeki Gül

Hiçbir barış susarak büyümez, hiçbir toplum unutarak iyileşemez: Hekimler ve barış
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et