Etrafımızda saçmalıklar diz boyu. Aymazlıkların, izansızlıkların, “bu kadarı da olmaz”ların sayısı gün geçtikçe artıyor. Olan bitene bir izah isteme kapasitemiz arttıkça, sorular çoğaldıkça, bazı şeylerin aklımızı aştığını söylüyorlar.
Dikkatinizi çekti mi hiç, bizim devlet “büyükleri”miz kişiliklerini, gerçek düşüncelerini açık ettikleri en veciz açıklamalarını, imalarını, gaflarını en çok yurtdışı gezilerinde, uçaklarda, hava alanlarında yapıyor.
Safinaz Cem Karaca’nın şimdilerde pek bilinmeyen şarkısı, orada anlatır. Kapıcı Kasım işçidir, sabah gün doğmadan uyanır çalışır, çalışır, çalışır. Akşam eve döndüğünde yorgunluktan hep uyuyakalır, görmez karısının, kızının yüzünü.
Bir 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nü daha geride bıraktık. Son 11 ayda Türkiye’de 346 kadın öldürülmüş. Katillerin çoğu dışarıda, tutuklananlar ise binbir hafifletici sebeple ceza indirimi alıyor.
Üniversitelerde yeşeren bir umut var. Genç kadınların kampüste, yurtta, sokakta ve her kadın gibi hayatın her alanında yaşadıkları taciz, şiddet ve ayrımcılığın her türüne karşı bir araya gelme olanaklarını zorladıkları bir umut...
Bizler, ODTÜ’de kadın olmaktan doğru yaşadığımız tüm sorunların hayatın her alanına etki eden cinsiyetçi-ayrımcı politikalardan bağımsız olmadığını biliyoruz.
“Hey sen! Gazeteci misin, gerçekler mi araştırmacı gazetecilik mi dedin? Alalım seni de şöyle…” denilen bir döneme girdik diye başlamayacağım. Çünkü o dönemden pek çıkmadık, saplandık kaldık. Ama gerçekleri aydınlatma uğraşı veren gazeteciler hep oldu, olacak.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Dayanışma Günü çalışmaları kapsamında Antep’te, 25 Kasım öncesi ve sonrasında mahallelerdeki kadınlarla bir araya geldik.
Bizler birlikte yaşamaya mecburuz. Yaşadığımız ülkede herkese yer var; Laz, Çerkes, Kürt, Türk, Ermeni, Alevi, Sünni, kadın, erkek birlikte, bir orman gibi kardeşçesine…
Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde Saraçoğlu İş Merkezi’nde bulunan Konsept Cam Eşya Atölyesi’nde çalışan 6 kadın işçi, evle işyeri arasında ömür tüketiyor.
Denizli, tekstil fabrikalarının çok yoğun olduğu bir yer. Kadınların da en çok çalıştığı alan tekstil oluyor haliyle. Elvan da bir fabrikada tekstil işçisi...
Ben Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Aslı Börek ana fabrikasında çalışan bir kadın işçiyim. İşyerimde 80-100 arasında işçi çalışıyor. Çoğumuz asgari ücretle çalışıyoruz.
Bizler Dersim’de bulunan Munzur Su Fabrikası’nda çalışan kadın işçileriz. 30 günü aşkındır grevdeyiz. Çeşitli bölümlerde çalışıyor ve 940 lira maaş alıyorduk.
Ayşe, Ankara DSİ’de taşeron temizlik işçisi olarak çalışıyor. Çalıştığı kurumda temizlik ve çevre düzenlemesi işi bir taşeron firmaya ihale ediliyor, ihaleyi alan firma da işin büyük bir kısmını başka bir firmaya ihale ediyor.
Ben şimdi bir hastane çalışanı gözünden taşeron olmayı anlatmaya çalışacağım. Taşeron olmak tam anlamıyla köle olmak demektir. “Köleler alınır satılır, siz onlar gibi alınıp satılmıyorsunuz ki” diyenler çıkacaktır içinizden...
Ben Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan bir metal fabrikasında çalışan bir kadın işçiyim. Kız kardeşim de bir başka metal fabrikasında çalışıyor. İki sene önce aynı fabrikada çalışıyorduk. Ben bir süre önce ayrıldım ve başka bir fabrikaya geçtim. Ben ayrıldıktan sonra kardeşim bir iş kazası geçirdi ve sol elinin üç parmağını yitirdi.
Bu mektubu senin için yazıyorum. Öncelikle yaşamış olduğun olay ve sonrasında yaşadıklarından ötürü hep yanında olduğumu ve hep yanında olacağımı, olacağımızı unutma.
İkitelli Sanayi Sitesinde işe başlayalı dört ay oldu. Metal yan sanayi üretimi yapan işyerimde 30 kişi çalışıyor. Montajda sekiz kadınız.
Grev hak, yasak hukuka aykırı
ABD emperyalizminin Suriye’ye karşı uzun savaşı
Başarısız devletin yıkılışı mı, yeni bir felaketin başlangıcı mı?
Evrensel'le dayanışmaya çağrı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı tekellere ait devasa kârlar elde eden 8 işletmedeki grevi ‘milli güvenlik’ gerekçesi ile yasakladı.
Faiz miktarları yükseldi, ihtiyaç kredisi miktarı azalmadı. Kredi ödemeleri kolaylaştırıldı, yasal takibe düşen kredi miktarı azalmadı. Emekçiler, kredi borcunu yeni krediyle ödeyerek geçim sürdürüyor
2001 krizi sonrasında neoliberal uygulamaların başka coğrafyalara göre görünürde daha az tepki çekmesinin arkasında sadece Türkiye otoriterliğinin baskıcı yüzünü aramak yeterli olmayacaktır.
Bugün bizlere düşen asgari ücret alan-almayan ayrımı gözetmeksizin, asgari ücrete gelecek olan zammın tüm ücretlere etkisini gözeterek birlikte mücadele etmektir.
As Plastik'teki grev süreci yasaların patronlara tanıdığı imkanlardan sendikalardaki bürokratik yapıların işçi hareketine verdiği zarara kadar birçok soruya yanıt veriyor.
Avrupa'nın Gündemi'nde bu hafta Suriye'deki gelişmelerin yansımaları var. Hem mültecilerin durumu hem de Suriye'deki İslamcı hükümetin nasıl olacağı tartışılıyor. Fransa'da ise hükümet krizi sürüyor.
Devlet engelli çocukları görmezden gelirken kadınların sırtındaki yük katbekat artıyor. 26 yıldır otizmli çocuğuna bakan Saliha, bu yıl yüzde 98 engelli çocuğunun maaşının kesildiğini anlatıyor.
Erdoğan'ın kararıyla grevlerinin yasaklanmasına ilişkin açıklama yapan Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Özkan Atar, yasağı tanımadıklarını söyledi: “Grevlerimiz sürecek.”