27 Eylül 2014 11:22

Erdoğan\'ın yeğeni ve korumalarının gazeteci dövmesine tepki yağdı

Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeğeni Ali Erdoğan ve korumalarının, ABD'de Bugün Gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan ile Zaman Gazetesi Washington Temsilcisi Ali Halit Aslan'a yönelik saldırılarını kınadı. RSF Türkiye Masası Temsilcisi Erol Önderoğlu, “Gazeteciliği sokak kavgasına dönüştürenleri kınıyoruz.” dedi. 

Erdoğan'ın korumalarıyla ilgili yasal işlem yapılması gerektiğini belirten RSF Türkiye Temsilcisi, iki gazetecinin Cumhurbaşkanı korumalarınca hedef alınmasının, “eleştirel basını marjinalleştirme düzeyinin” geldiği noktanın ve “medyayla çatışmanın, artık ülke sınırlarını aştığının" bir göstergesi olduğunu dile getirdi.

“BBC Türkçe Servisi, Der Spiegel, The Economist ve New York Times muhabirlerinin en yetkili ağızdan peşi sıra kitlelerin hedefi yapıldığı bir siyasi iklimde” olunduğuna değinen Önderoğlu, “Hiçbir gazeteci, düşüncesi ne olursa olsun bir başka meslektaşının bu şekilde muamele görmesine sessiz kalmamalıdır. Düşüncelerimiz, dünya görüşlerimiz farklı olabilir, sert tartışmalar da yaşayabiliriz; ancak ortak gazetecilik mesleğimizin böyle saldırılara açık hale getirilmesi kabul edilemez.” şeklinde konuştu.

TGC: BENDEN OLANLAR VE OLMAYANLAR ANLAYIŞI

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ’de Bugün gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan’ın otelden atılmasına ve darp edilmesine tepki gösterdi. Yapılan açıklamada, “İktidarın gazete ve televizyonlar arasında 'benden olanlar' ve 'olmayanlar' gibi bir ayrım yapması kabul edilemez.” dendi. 

TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Her fırsatta demokrasi vurgusu yapan iktidarın akreditasyonu gelenekselleştirmesi basın özgürlüğü açısından bir talihsizliktir. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak akreditasyon uygulamasına her zaman karşı çıktık. Yine karşıyız. İktidarın gazete ve televizyonlar arasında 'benden olanlar' ve 'olmayanlar' gibi bir ayrım yapması kabul edilemez. İktidar, akreditasyon uygulaması ile yayın politikasından hoşlanmadığı gazetelerin çalışanlarının mesleklerini yapmalarını doğrudan engellemektedir. Halkın bilgilenme hakkını da yok saymaktadır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak iktidarı artık bu yanlıştan vazgeçmeye çağırıyoruz." ifadelerini kullandı.

NBC: ÜZÜNTÜ VERİCİ

ABD’nin en prestijli basın örgütlerinden Washington merkezli Ulusal Basın Kulübü (NPC) Başkanı Myron Belkind, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı takip etmek isteyen gazetecilere korumalar tarafından saldırılmasının çok üzüntü verici olduğunu söyledi.

NPC Başkanı Myron Belkind, Konuya ilişkin gelişmeleri medyadan takip ettiğini dile getirdi.  Belkind, “New York’tan gelen haberlere çok üzüldüm. Haberlere göre Cumhurbaşkanı’nın yanındaki korumalar Cumhurbaşkanı’nı takip etmek isteyen gazetecileri sınırlandırmaya ve engellemeye çalışmışlar. Hatta sözlü tacizde bulunmuş, onlara saldırmışlar.” dedi.

Belkind, Türkiye’de bazı medya kuruluşlarına akreditasyon uygulanmasını da değerlendirdi. Hükümetin mesajlarını her kesimden medya kuruluşları ile vermesi halinde daha inandırıcı olacağını dile getirdi. Belkind şu ifadeleri kullandı: “Ben bir gazeteci olarak konuşuyorum. Hükümet yetkilisi değilim. 50 yıldan bu yana gazetecilik yapan biri olarak kişisel görüşüm, Türkiye olsun ABD olsun herhangi bir hükümetin insanlara, vatandaşlarına, seçmenlerine ulaşmalarının en güzel yolu medya iledir. Ve bu her kesimden medya olmalı. Hükümet yanlısı, özgür ve muhalif de olmalı. Hükümetin mesajı sadece destekçisi olan medya kuruluşları ile değil her kesimden medya yolu ile gönderilirse daha inandırıcı olur.”

ÇGC: SALDIRILAR DEVAM EDİYOR

Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Yönetim Kurulu, Adana, Diyarbakır ve ABD’de gazetecilere yönelik yapılan saldırıları kınadı. 

ÇGC Yönetim Kurulu, “Çok güç koşullarda görev yaparak kamuoyunun bilgilendirilmesi için çaba gösteren gazetecilere yönelik saldırıları şiddetle kınıyoruz” dedi. 

ÇGC, ‘Halkın haber alma hakkı’ gibi anayasa ile güvence altına alınmış en temel insan haklarından birisinin gereğini yerine getirmeye çalışan gazetecilerin kendini bilmez kişilerin saldırısından ve nefretinden bir türlü kurtulamadığına işaret etti.

ÇGC Yönetim Kurulu, Adana’da olduğu gibi Diyarbakır’da da muhabirlere yapılan saldırının kabul edilemeyeceğini bildirdi. Kürtçe ders verilmesi için açılan ancak iki kez mühürlenen Ferzad Kemanger İlkokulunun önünde nöbet tutan bir grubun Anadolu Ajansı (AA) ekibini darbetmesine tepki gösteren ÇGC, “Kamuoyu adına görev yapan basın mensuplarının saldırıya uğraması demokrasi ayıbıdır” ifadelerine yer verdi. Adana ve Diyarbakır’daki saldırıların son olmadığına dikkati çeken ÇGC Yönetim Kurulu, Kayseri’de Radyocu Mehmet Aslankaya’nın yol ortasında öldürülmesini de nefretle kınadı. ÇGC, Amerika Birleşik Devletleri’nde de bazı gazetecilerin saldırı iddiasıyla sosyal medyada paylaşımlarda bulunduğuna dikkati çekti. ÇGC Yönetim Kurulundan yapılan açıklamada “Çok güç koşullarda görev yaparak kamuoyunun bilgilendirilmesi için çaba gösteren gazetecilere yönelik saldırıları şiddetle kınıyoruz. Basında yer alan haber ve iddialarla ilgili herkesin cevap ve düzeltme hakkı varken, ayrıca yargı yolu açıkken, işini yapmaya çalışan medya mensuplarına kaba kuvvet kullanılarak saldırılmasını, hukuk devletinde görevi huzuru sağlamak olan kişilerin de eksikliği olarak görüyoruz. Daha büyük acılar yaşanmadan bu eksikliğin giderilmesini bekliyor ve takipçisi olacağımızı duyuruyoruz. Adana, Diyarbakır ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki meslektaşlarımıza acil şifalarımızı iletiyor, Kayseri’de hayatını kaybeden genç radyocuya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz. Tüm sorumluların adalet önüne çıkarılmasını ümit ediyoruz” ifadelerine yer verildi. (MEDYA SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et