31 Ocak 2014 18:41

Seçimlere iki parti giriyor

Alternatif olarak halkın tüm kesimlerini dinleyen, ülkenin geleceği olan gençleri, öğrencileri gözeten, politikasını bu noktadan kuran bir belediyecilik anlayışı ortaya koyuyoruz

Seçimlere iki parti giriyor
Paylaş

Kocaeli'den bir öğrenci

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Derince Belediye Başkan Adayı Didem Çelik, emekçi bir ailenin çocuğu ve Trakya Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü mezunu. Şu anda Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İliş-kileri Bölümü öğrencisi ve 2009’dan beri Kocaeli’de ikamet ediyor. Öğrencilik yaşamı boyunca, üniversite gençliğinin parasız, bilimsel, demokratik eğitim mücadelesinin içinde yer alan biri olarak da Kocaeli Üniversitesi’nde tanınıyor. Bu genç adayı daha yakından tanımak ve gençlerle buluşturmak için onunla güzel bir sohbet gerçekleştirdik.

GEZİ İLHAM OLDU

Üniversiteli bir kadın olarak, Derince’deki belediye seçimlerinde dikkat çeken bir adaysınız. Yıllardır politikanın içinde olan diğer adaylar karşısında cesur bir çıkış adaylığınız. Peki neden aday oldunuz yani sizi aday olmaya iten sebepler neler?

Sıkılmadık mı eski siyasetten, hep aynı yüzler, aynı tarz, aynı söylemler, belirli bir yaşı aşmış kişi-ler, sanki belirli bir yaşı aşmayanlar siyaset yapamıyormuş gibi... Ve bunlar genelde erkektir. Öncelikle bunun yıkılması lazım. Bunun yıkılması gerektiğini bize Gezi direnişi de gösterdi. Gençler, özellikle genç kadınlar hep alanlardaydı, en öndeydi. Bu bana bir genç olarak, bir kadın olarak cesaret verdi, Gezi direnişinden aldığımız bir heyecandı aslında. Artık halkın başka seslere, başka yüzlere, genç insanların fikirlerine ihtiyacı var.

Yıllardır hükümetin ve muhalefetin birbirlerine karşı yaptıkları eleştirilerde de hep aynı söylemleri, aynı tarzı görü-yoruz. Peki bizim elimizde ne var? Gençler için, kadınlar için neler söyleni-yor, neler yapılıyor? Aslında bu bir gereklilikti yani gençlerin sözünün söylenmesi. Ben biraz da bu gereklilik üzerinden hareket ettim.


HER RENGİN KENDİNİ İFADE EDEBİLDİĞİ BİR PARTİ

NEDEN Halkların Demokratik Partisi?

Aslında Sırrı Süreyya Önder çok güzel bir söylemde bulundu, seçime iki parti giriyor diye. Bir tarafta anti-demokratik ve rantçı belediye anlayışı, diğer tarafta gençlerin, kadınların, LGBTİ’lerin, inançları ve kimlikleri yüzünden ezilen halkların ihtiyaçlarına, taleplerine kulaklarını tıkamayan Halkların Demokratik Partisi.

Mesela AKP’nin gençlere ve kadınlara bakış açısını ele alalım. Bugün her tarafta tabela üniversiteleri var, burada milyonlarca genç eğitim görüyor ancak ne kadarı istihdam ediliyor? Gençlik, gelecek kaygısı içinde kayboluyor ve bu onları hiç ilgilendirmiyor. İktidar olmadan önceki söylemleriyle, iktidar olduktan sonraki icraatlarına bakıldığında güven vermiyor. Veya bugün hala kadın ve erkek öğrencilerin aynı evde kalıp kalamayacağını tartıştırıyorlar. Kürtaj tartışmalarına bakı-yoruz, kadın istihdamı ile ilgili çıkarılan yasalara bakıyoruz, kadınların nasıl eve hapsedildiğini görüyoruz. DİSK-AR‘ın yaptığı araştırmaya göre yeni işsizlerin yüzde doksanı kadın, bunun sorumlusu ise ortada. Böyle bir zihniyetin adayı olmak zor.
HDP ise kendi gençlik meclislerini, kadın meclislerini oluşturan, her rengin kendisini var edebildiği, kendi adaylarını kendi belirleyen, paraşütle aday atanmayan bir parti.


RANTI DEĞİL, GENÇLERİN İHTİYACINI GÖZETEN BELEDİYECİLİK

Mevcut belediyelerdeki işleyişi nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz nasıl bir belediyecilik ortaya koyuyorsunuz?

Kocaeli özelinde düşünürsek, geçtiğimiz günlerde gazetelerde dolaşan bir haber üzerinden değerlendirebiliriz. Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu, deprem riski yüksek olan bir yerde oğlunun rahatı için 3 kat inşaat yapma izni olan bir bölgeye 4. kat iznini çıkaran, çıkarılmasına göz yuman bir belediye başkanı. Bulunduğu mevkiyi kendi eşi, dostu, yandaşı için kullanan bir belediyecilik yerine halkın ihtiyaçlarını gözeten bir belediyeciliktir alternatif olan.

CHP ve MHP belediyeciliğini de daha önce yaşadığım yerlerde gördüm ve bunun dışına çıktıklarına şahit olmadım. Aslında halk da bunu söylüyor. En son, yolsuzluk ve rüşvet skandalları ortaya çıktığında birçok kişi; ‘Başa gelen herkes yolsuzluk yapıyor ne yapabiliriz ki.’ dedi.

Bakanların çocukları milyon dolarla oynarken ben iş bulabilmek için ikinci üniversitemi okuyorum. Sadece ben değil, binlerce genç KPSS kurslarında hayatını tüketiyor, üniversitelere tonlarca para dökmesine rağmen. Sadece birinci öğretim harçlarını kaldırmakla üniversite parasız olmuyor. En basitinden bugün öğrenciler olarak otobüslere verdiğimiz yol parası bile 4 yılda bir servet oluyor, üstüne de balık istifi gibi yolculuk yapıyoruz. Bu noktada belediye benim için, bizler için ne yapıyor? Hükümetler tabi ki önemli ama geçtiğimiz yıllarda ulaşım zamlarını protesto ettiğimizde, rektörlük belediye ile anlaşamadığını söylemişti. Belediyeden üniversite içinde ring istediğimizde rektörlük ile anlaşamadığını söylüyor. Bizim burada öncelikli olarak muhatabımız belediye olmalı. Ne yazık ki o dönem belediye bizi muhatap olarak görmemişti.

Buna alternatif olarak halkın tüm kesimlerini dinleyen, ülkenin geleceği olan gençleri, öğrencileri gözeten, politikasını bu noktadan kuran bir belediyecilik anlayışı ortaya koyuyoruz.

Bunlar gibi onlarca örnek verilebilir.

Son olarak da gençlik sermaye partilerinin oy deposu değil, bu ülkenin geleceğidir diyorum. Ve tüm gençleri, kadınları, emekçileri geleceklerine sahip çıkmaya çağırıyorum.


HDP HAK MÜCADELELERİNİN YANINDA

CHP’de de AKP‘den pek bir fark göremiyorum genç bir kadın olarak. Hükümeti eleştirirken sadece laiklik vurgusuyla hareket eden, laikliği türbanla sınırlayan, işçilerin, işçi gençlerin sorunlarına eğilmeyen bir parti. Kendi belediyelerinde taşeron işçi çalıştıran bir partiyi desteklemek ne kadar doğru? Bugün sosyal demokrat olduğunu söyleyerek gençleri kendisine yedeklemeye çağırıyor. CHP belediyeleri alırsa çok mu iyi olacak? Yine binlerce işçi taşeron köleliğin pençesinde kıvranacak. Biz HDP olarak işçi haklarını savunan bir partiyiz. Memleketin dört bir yanında işçilerin gerçekleştirdiği hak mücadelesinde sözde değil gerçekten yanında olan bir parti. Şu an Gebze’de Fen-iş alüminyum fabrikasında işçilerin sürdürdüğü grevde de gerek HDP gerek HDP bileşenleri daima işçilerin yanında bulunmuştur.

MHP ise, bütün propagandası savaş dilinden oluşan, memleketin sorunlarına dair alternatif üretemeyen, kadınlar ve gençlerin taleplerini karşılayacak halihazırda bir programı bulunmayan bir parti.

ÖNCEKİ HABER

Baz istasyonunu protesto için yolu kapattılar

SONRAKİ HABER

Liselerin durumu memleketten farksız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...