26 Ocak 2014 06:00

Mısır, devrimin hatalarından öğrenmeli

Bu iki grubun dışında kalanlar, bu kutuplaşmayı reddeden devrimciler. “Mısır’ın, şeffaf ve güvenilir bir yönetime ihtiyacı var; medya özgür olmalı; ordu, devlet içinde devlet olmamalı; sandık demokrasinin yalnızca bir unsurudur ve bizde diğer unsurların hiçbiri yok. Sosyal adalet olmadan istikrar olmaz” diyorlar.

Mısır, devrimin hatalarından öğrenmeli
Paylaş

Ahdaf SOUEIF

Mısırlılar devrimin üçüncü yılına az bir süre kala 5. kez sandık başına gitti. Bu kez yeni anayasa için düzenlenen referanduma seçmenlerin yüzde 38’i katıldı. Neredeyse tamamı ‘Evet’ oyu kullandı.

Ancak oy kullanmak için kuyruklarda bekleyenlerin arasında bir şey barizdi: 31 milyonluk bir nüfusa tekabül eden 18-40 yaş arası Mısırlıların yokluğu. Seçmenlerin yüzde 60’ını oluşturan bu grup, sandık başına gidenlerin çok az bir kesimini oluşturdu. Geçici hükümet ve gayri resmi lideri General Abdül Fettah el Sisi, bu kesimi tatlı sözlerle pohpohlayarak diyaloga davet edecek kadar endişelenmişti. Ancak gençler konuşmak istemiyor; onlar ülkelerini ve hayatlarını kendileri yönetmek istiyor. Bir grubun söylediği gibi: “Bu ihtiyarlar kendi emekliliklerini bizim geleceğimiz pahasına uzatıyorlar.” Gençlerin referanduma neden katılmadıklarına dair söyledikleri, “Çünkü hepimiz cezaevindeyiz”, “Çünkü yeni bir devrimi hazırlıyoruz” ve “Çünkü sizin anayasanız kana bulanmış durumda” yanıtlarını da içeriyor.

Ülke kutuplaştı. Bir taraf generaller, emniyet teşkilatı, geçici hükümet, bürokrasi, Mübarek rejiminin bankerleri ve parti yapısı, Müslüman Kardeşler’den uzaklaşan İslamcılar ve neredeyse tüm medyadan ibaret. Bu normal bir durum, cesaret kırıcı olan şeyse hayatlarını Mübarek rejimine karşı mücadele ederek geçiren, Ocak devriminde yer alan eski liberal ve milliyetçi elitin, yazarların ve sanatçıların şimdi generallerle aynı tarafta olması.  

Diğer tarafta ise Müslüman Kardeşler ve halen birkaç İslamcı grupla bağını koruyan Meşruiyet İttifakı’ndan geri kalanlar var. Müslüman Kardeşler iktidarda olduğu dönemde orduyla, polisle, Mübarek rejiminin bankerleri ve parti yapısıyla ittifak kurmaya çalıştı ancak başaramadı.

DEVRİM VE SONRASI

Ocak 2011’de devrimi halk gerçekleştirdi. Daha sonra iktidarı ele almak için beklediler ve bu gerçekleşmedi. Onların yapmadığını Ordu Güçleri Yüksek Askeri Konseyi (SCAF) yaptı. 2011 yılı boyunca halk, SCAF generallerinin kendi çıkarları için çabaladığına inanmaya çalıştı ancak sonunda gördüler ki onların yapmaya çalıştığı Mübarek rejimini yeniden yaratmaktı. SCAF’ı seçimleri düzenlemeye zorladılar ve çoğunlukla Müslüman Kardeşlere oy verdiler. Kısa sürede farkına vardılar ki Müslüman Kardeşler de Mübarek rejimini dindar bir maskeyle yeniden yaratmaya çalışıyordu. Geçtiğimiz haziran ayında yeniden sokaklara çıktılar ve erken seçim talep ettiler. Ordu onlara sıcak görünmeye çalıştı. Halk, Müslüman Kardeşler iktidarında o kadar ihanete uğramış hissediyordu ki, kendilerini ordunun kollarına atmaya karar verdiler.

Müslüman Kardeşler halkı, zor kullanarak yeniden kazanmaya çalıştı ve bazılarını da gösterilerde öldürdü. Bu yüzden halk, ordu Ağustos ayında yüzlerce Müslüman Kardeşler üyesini katlettiğinde oralı olmadı. Şimdi medya bizim halkın ordu ve hükümetle mutlu bir evlilik yaşadığına inanmamızı bekliyor. Kuşkusuz halk kendilerine vaat edildiği gibi istikrar ve günlük yaşamlarında iyileşmeye kavuşmak için bekliyor.

ÜÇÜNCÜ YOLUN TALEPLERİ

Bu iki grubun dışında kalanlar, bu kutuplaşmayı reddeden devrimciler. Bu genç insanların görüşleri ve talepleri şöyle özetlenebilir: Mısır’ın, şeffaf ve güvenilir bir yönetime ihtiyacı var; medya özgür olmalı; ordu, devlet içinde devlet olmamalı; sandık demokrasinin yalnızca bir unsurudur ve bizde diğer unsurların hiçbiri yok. Müslüman Kardeşler iktidarı halk tarafından istenmiyordu ancak Rabia meydanında yaşananlar bir katliamdı. Son 3 yılda protestocuların öldürülmesi ve sakat bırakılmasında rolü olan herkes yargı önüne çıkarılmalıdır. Ordu, polis ve İslamcıların eline halkın kanı bulaşmıştır. İstikrar, geçici bir yargı ve sosyal adalet konusunda atılan net bir adım olmadan gerçekleşemez.
Bu devrimciler, her iki tarafın da ya birlikte hareket etmek istediği ya da yok etmek istediği insanlar. Onlar “Beşinci kol(düşmana çalışan gizli örgüt)”, “düşman güçlerin paralı ajanları”… Hükümet onları saçma sapan suçlamalarla tutuklayarak lekeliyor. Müslüman Kardeşler de kendileri iktidardayken milislerinin nasıl işkence yaptığını ve arkadaşlarını öldürdüğünü unutarak eylemlerine katılmadıkları için onları suçluyor.

4 DEVRİMCİNİN HİKAYESİ

Devrimin nereye gittiğini bu insanların başına gelenlere bakarak görebiliriz. Alaa Abd el Fattah, popüler bir yazılımcı ve aktivist(aynı zamanda yeğenim). Hayatı boyunca iktidara gelmiş tüm Mısır rejimleri tarafından ya cezaevine atıldı ya da suçlandı.  Şu anda cezaevinde ve hakim karşısına çıkmayı bekliyor. Bu kez gösterileri kışkırtmak, görevi başındaki memura hakaret ve telsizini çalma iddialarıyla suçlanıyor.  Ağır silahlı polisler tarafından evinden yalın ayak alındı ve taş bir hücrede 12 saat gözleri bağlı ve elleri kelepçeli bir şekilde tutuldu. 55 gündür Tora yüksek güvenlikli hapishanesinde tutuluyor. Henüz duruşma günü belirlenmedi ve avukatlarının dosyasına erişmesine izin verilmiyor.
Şerif Farag, İskenderiye Üniversitesi’nde güzel sanatlar hocası. Devrimle birlikte, üniversitede güvencesiz olarak çalışan emekçilerin hakları için mücadele başlattı ve İskenderiye’nin mimari mirasının yıkımdan korunması için bir grubun oluşturulmasında görev aldı. Karizmatik ve etkileyici bir figür olarak barışçıl gösterilere öncülük etti.  Yeni gösteri yasasına tepki gösterdiği için halkı kışkırtmak, protestocuların ölümü, araçların kundaklanması ve bir bankanın soyulmasıyla suçlandı. Tüm bunları nişanından sonraki 2 gün içerisinde yaptığı iddia edildi!

Halkın Sosyalist Koalisyonu, üniversitesindeki “Özgürlük Grubu” ve zorunlu göç mağduru yurttaşların haklarını koruyan bir derneğin kurucusu Ahmed Mandour, Temmuz ayında tutuklandı. Silah taşımakla suçlandı ve halen mahkemeye çıkmayı bekliyor. Ya da Yeni İskenderiye Kütüphanesi’ndeki yolsuzlukların üzerine giden Ömer Hatek. Onlar ve daha birçoğu cezaevinde. Ve onlar şanslı olanları. 3 yıl önce hayatta ve umut dolu olan binlercesi öldürüldü.
Son 3 yılın hatalarından öğrenecek miyiz? Bir dahaki sefere Mısır’ı sosyal adalet yoluna sokabilecek miyiz? Ya da tüm bu emeklerin boşa olduğunu mu düşünüyoruz? Bu soruya vereceğimiz yanıtın önemi büyük olacak.

The Guardian’dan çeviren Mithat Fabian SÖZMEN

ÖNCEKİ HABER

Medya nasıl bu hale geldi?

SONRAKİ HABER

Bir devrim daha göreceğiz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...