03 Temmuz 2013 12:41

Özgürlük ve eşitlik istiyoruz

Toplumsal barışı, adaleti sağlayacak demokrasinin ilkeleri anayasa ve kanunlara yazmakla gerçekleşmiyor. Pratik hayatta karşılığının olması, uygulanması gerekiyor. Temel hak ve özgürlükler korunup, geliştiriliyorsa demokrasinin uygulandığından söz edebiliriz.  Parasız eğitim isteyen, ulaşım ve yemek ücreti zammını protesto eden gen&

Özgürlük ve eşitlik istiyoruz
Paylaş
Yüksel Şahin

Toplumsal barışı, adaleti sağlayacak demokrasinin ilkeleri anayasa ve kanunlara yazmakla gerçekleşmiyor. Pratik hayatta karşılığının olması, uygulanması gerekiyor. Temel hak ve özgürlükler korunup, geliştiriliyorsa demokrasinin uygulandığından söz edebiliriz.  
Parasız eğitim isteyen, ulaşım ve yemek ücreti zammını protesto eden gençlerimiz yıllarca polis müdahalesiyle karşılaştı. Terör örgütü üyesi olmakla suçlandı. Eğitim emekçileri, avukatlar, işçiler, köylüler karşılarında kolluk görevlisi buldular. Polisi taklit eden özel güvenlikçiler de ayrı bir sorun.
 Eş zamanlı köprü ismi, içki düzenlemesi ve Gezi Parkı’na saldırı yapılıyor. Karşı olanlar tepkisel direniş başlamadan aşağılanmaya çalışılıyor. Çapulcu, ayyaş,  v.b. gereksiz sözlerle kibirli, farklı olana tahammül edemeyip tepeden bakmanın, ağaçları koruyanları, ağaçlarda sallandırmayı düşünmenin demokraside yeri olmaz.  Demokratik çoğulculuk anlayışına göre Alevilerin cemevlerine, Kürtlerin ana dilde eğitim hakkına saygı duymak gerekiyor. Anayasaya sosyal devlet yazmak yetmiyor. Siyasi ilişkilerle, hükümet desteğiyle maden, orman, çevre talanı yapıp, özelleştirmelerle, HES’lerle ülke kaynaklarını yağmalayarak zenginleşen ayrıcalıklı kesim tok ve rahat yatmak için aç komşularının semtinden lüks sitelere terfi ettiler. İşsizlik artıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik artıyor. Asgari ücret açlık sınırının bile altında. Hala yoksulu yönetme siyaseti izleniyor.
Yıllardır süren siyasi davalar kamuoyunda hukuk adına ciddi kuşkular ve güvensizlik yarattı. Yüzlerce siyasi örnek verilebilir; Nedim Şener, Ahmet Şık, Büşra Ersanlı niçin aylarca cezaevinde kaldılar? Yargı bağımsızlığı, yasalar karşısında eşitlik hukuk üstünlüğünün gereğidir.  
Metin Göktepe, Hrant Dink, Engin Ceber, Metin Lokumcu ve nicelerinin öldürülmesi, Uludere katliamı bu ülkede hukukun üstünlüğü var dedirtebilir mi? Yılların biriktirdiği haksızlıklar, baskılar ve zulümlere karşı Gezi Parkı’nda “Yeter Artık” çığlığı atan halk hukukun üstülüğüne inanıyor mu? Bu ülkede demokrasinin ilke ve kurumlarıyla işlediğine inanıyor mu?
Ankara sokaklarında, doğu ve güneydoğu illerinden gelen TOMA’ları gördüğümüzde bölge halkına ne büyük baskılar, şiddet uygulandığını hatırladık. Taksim Gezi Parkı’nda çadırı yakılan, üzerine gaz bombası atılan, cenazesine, anma programına müdahale edilen, yaralanan, polisin hedef gösterip nişan alarak ateş etmesiyle gözleri çıkartılanlar, öğrenciler, emekçiler, kadınlar, Türkler, Kürtler, zulüm ve sömürüye karşı çıkan inançlı kişiler, hepimiz, halkın tamamı, insanlığımızı ve onurumuzu korumak için özgürlük ve eşitlik istiyoruz. Demokrasi istiyoruz.

*Eğitim emekçisi/Çorum

ÖNCEKİ HABER

Rojava’ya ambargo kalksın

SONRAKİ HABER

Başbakan, sadaka kültürü ve kibir!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa