CHP, kendisini PKK karşıtlığına hapsetti
ARTILAR VE EKSİLER
Kılıçdaroğlu’nun toplantıda da okuduğu raporda, CHP’nin Kürt sorununa bakışı anlatılırken, “Kürt sorunu, eksik demokrasi, hak ihlalleri ve eşitsizliklerden beslenen bir sorundur” denilmiş olması önemliydi. Bu tanım, Türkiye’de sosyal demokrat partilerin bu sorunu “Güneydoğu’nun geri kalmışlığından kaynaklı bir sorun” olarak tanımlama eğilimini aşan bir tanımdı.
Raporda, “CHP, Kürt meselesinin kalıcı çözümü için atılacak samimi ve sağlıklı sonuçlar verecek bütün adımları desteklemektedir” ifadelerine de yer veriliyor. Ancak, CHP’nin 19 maddede sıralanan çözüm önerileri içinde, ana dilde eğitim, ana dilde savunma gibi tek bir madde yoktu. Bu Kılıçdaroğlu’ya soruldu. CHP’nin kimlik üzerinden siyasete karşı olduğunu belirten CHP Genel Başkanı, Kürtlük üzerine bir vurgunun diğerlerini dışta bırakacağını ve Türk milleti kavramının hepsini içeren bir söylem olduğunu öne sürdü.
Raporda ifade edilen şu söylem ise CHP’nin sürece dair olarak kendisini adeta hapsettiği noktayı oluşturuyor: “AKP, PKK’ya geri dönülmez biçimde meşruiyet kazandırırken, Öcalan’ı da Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi muhatabı haline getirmiş ve yabancı devletlerin ve uluslararası kuruluşların PKK’yı terör örgütü olarak nitelendirmelerinin gerekçesi ortadan kaldırılmıştır.”
PKK HANDİKAPI
Toplantıda PKK’ye paralel siyaset yapan bir partinin iki milyonu aşkın oy aldığı ve dolayısıyla içeride zaten önemli bir meşruiyeti bulunduğu belirtilerek “Siz PKK’ye silah bıraktırmaktan söz ediyorsunuz, peki bu muhatap almadan nasıl olacak?” diye de soruldu. Kılıçdaroğlu bu soruyu yanıtlarken, Mecliste oluşturulacak bir komisyona bağlı çalışacak bir “Akil İnsanlar” grubunun böyle bir görüşmeyi yapmasının daha doğru olacağını öne sürdü. Bu noktada da haklı sorularla karşılaştı: “Seçilmiş ve halk tarafından yetki verilmiş kişilerin görüşmesi daha doğru olmaz mı?”
HANGİSİ DAHA NORMAL?!
Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki yanıtları çok ikna edici değildi.
Kılıçdaroğlu, aralarında CHP’lilerin de bulunduğu 114 aydının imzasıyla yapılan barış çağrısına ilişkin olarak da, böyle bir çağrıya destek vermenin normal olduğunu, CHP içinden bazı milletvekillerinin de bu noktada kaygılarını belirtmelerinin de normal olduğunu savundu. Peki hangisi daha normaldi ve demokrasiye yakışandı, bu pek anlaşılamadı!
Kılıçdaroğlu’nun altını en çok çizdiği noktalardan biri de, AKP Hükümetinin Öcalan’a ve PKK’ye kamuoyu önünde arkasında duramayacağı taahhütlerde bulunduğuydu. Kılıçdaroğlu bu konuda güçlü duyumları olduğunu öne sürdü. Bunların ne olduğunu ise açıklamadı.
CHP’NİN 19 MADDELİK ÖNERİLERİNDEN BAZILARI
-Yüzde 10 seçim barajını kaldıralım…
KOMŞU KÜRTLERLE GÜVENSİZLİK POLİTİKASI
CHP’nin raporunda dikkat çekilenlerden biri de, Türkiye’nin sınır komşusu Kürtlerle ilişkilere dairdi. Raporda şu ifadelere yer veriliyor: “PYD’nin Suriye’nin kuzeyini kontrol etme eylemleri karşısında AKP sessiz kalmaktadır. Suriye’nin kuzeyinde kontrol sağlandıktan sonra, Irak ve Suriye’nin kuzeyini ele geçiren güçlerin Akdeniz’e çıkış elde etmeleri bölgesel dengeleri değiştirecektir.” Raporda egemen güçlerin bu bağlamda AKP için bölgede “taşıyıcı annelik” rolü biçtiği savunuluyor. Rapordaki bu bölümü Kılıçdaroğlu’ya sordum: “Türkiye bugün Irak Kürtleri ile iyi komşuluk ilişkileri halinde. Yarın da Suriye’nin kuzeyinde bir realite olarak Kürtlerin yönetimde olduğu bir süreç hakim olursa, Türkiye onlarla da iyi komşuluk ilişkilerine dayalı bir dış politika yürütemez mi?”
Kılıçdaroğlu, Irak’ın kuzeyindeki Kürtlerle iyi ilişkiler geliştirilmesine karşı olmadıklarını, ancak Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki gelişmelere sessiz kaldığını savunarak “PKK unsurları da büyük bir ihtimalle gidip o bölgeye yerleşecekler” dedi.
Kılıçdaroğlu uzun yanıtladığı bu soruda ne kadar yumuşak ifadeler kullansa da, sonuçta “Her ülke dış politikaya kendi ulusal çıkarları açısından bakar” diyerek rapordaki gibi Türkiye’nin sınırındaki Kürtlerin statü kazanmalarının Türkiye’nin çıkarına karşı olduğunu ima etti. (İstanbul/EVRENSEL)
-Düşünceyi ifade ve inanç özgürlüğünü güvence altına alalım.
-Toplantı, gösteri ve örgütlenme özgürlüğü bir haktır, güçlendirelim.
-Din ve vicdan özgürlüğü tartışılamaz. İnançlar arası farklılık gözetilemez. Bunu gerçekleştirelim.
-Demokrasi ve insan haklarının önündeki engelleri temizleyelim.
-Basın hürdür sansür edilemez. İletişim özgürlüğü esastır. Bunu sağlayalım.
-Tutuklu siyasetçi, bilim adamı, gazeteci ve öğrenci ayıbına son verelim.
-Özel yetkili mahkemelerini kaldıralım.
-Özel yetkili mahkemelerin 2005 yılından bu yana verdikleri kararlar için yeniden yargılama yolunu açalım.
-Milletin iradesi hapsedilemez. Meclis, milletvekillerinin tutukluluğuna son verecek yolu açmalıdır.
-Uludere’nin hesabı verilmelidir.
-Nevruz resmi bayram ilan edilmelidir
CHP'nin sürece ilişkin 12 başlıklı tutum belgesi http://evrensel.net/news.php?id=56405
Evrensel'i Takip Et