Kliklerin savaşı koridorları aştı
AKP, MHP, Soylu, klikler, cemaatler ve çetelerin havada uçuştuğu suçlamalar, devlet içindeki paylaşım kavgasının yeni bir boyuta gelebileceğine işaret ediyor.
Fotoğaflar: Devlet Bahçeli (solda) TBMM I Ayhan Bora Kaplan (ortada) DHA I Tayyip Erdoğan (sağda) TBMM
Birkan BULUT
Ankara
Emniyet ve yargıda yaşanan hesaplaşma, başkentin toz bulutu arasında anlaşılmaya çalışılıyor. Masaya dağıtılan kartların arka yüzünde çeteler, soruşturma dosyaları, yargıdaki görevlendirmeler ve seçim sonuçları var. Genel ve yerel seçimlerden yaralar alarak çıkan iktidar cephesinde biriken, ertelenen sorunlar tüm belirsizliklerin arasında kendisine yol arıyor.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakınlığıyla bilinen Ayhan Bora Kaplan dosyasında yaşanan son gelişmeler, emniyet ve yargı koridorlarından önce basına, ardından Saray’a kadar uzandı. Kaplan’ın adamlarından Serdar Sertçelik’in gizli tanık koruma programına alınması, vurulması, gözaltı kararının ev hapsine çevrilmesi ve iki bacağı alçıda firarından sonra anlattıkları ortalığı birbirine kattı. Ankara emniyetindeki üç üst düzey polisin, Sertçelik’i AKP ve MHP aleyhine ifadeler vermeye zorladığı iddiası basına yansıdı. Her sabah çetelere operasyon tweetleri atan Ali Yerlikaya’nın bakan koltuğuna oturmasından sonra, yurt dışına kaçmaya çalışan Kaplan’ın yaka paça gözaltına alındığına dair görüntüler de çok tartışılmıştı. Aynı Ankara polisi, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti kovuşturmasında da MHP’li milletvekilinin evine kadar gitmişti.
Sinan Ateş cinayetinde okların çevrildiği MHP, Kaplan dosyasında yaşananlara da sert tepki gösterdi. Bahçeli “Birkaç emniyet müdürünün açığa alınmasıyla geçiştirilemeyecek bir komplo devrede” derken iktidara yakın gazetelerin manşetleri darbe, FETÖ, MOSSAD suçlamalarıyla süslendi. Evinde arama yapılan polisler, dün gözaltına alındı.
ERDOĞAN: KUKLACILARI DA BİLİYORUZ
Soylu’ya yakın olduğu öne sürülen Kaplan çetesinden bir gizli tanığa AKP-MHP aleyhine ifade verdirmekle suçlanan polislere Bahçeli tepki gösterirken, AKP’den bu kadar büyük tepki gelmemesi ise dikkat çekti. Gece yarısı MİT başkanı ve adalet bakanını Saray’a çağırarak toplantı yapan Erdoğan da yaratılan beklentilerin aksine esip gürlemedi. Erdoğan, grup toplantısında şu ifadeleri kullandı: “Yenikapı ruhunu baltalamaya çalışanlar olduğunu görüyoruz. Cumhur İttifakında gedik açmaya çalışanlar olduğunu biliyoruz. Fitne ve nifak odaklarına göz açtırmayacağız. Kuklayı da kuklacıyı da oyunu kimin yazdığını da çok iyi biliyoruz” dedi.
İktidar medyasında en somut suçlamalarda bulunan isim Nedim Şener oldu: Erdoğan gibi Cumhur İttifakının hedefte olduğunu savunan Şener yaşananlar için, “Ankara Emniyet Müdürlüğündeki Nurcu-Okuyucu diye bilinen bir grup tarafından tezgahlandığı ortaya çıkarıldı” dedi. Şener, soruşturmanın Ankara Emniyet Müdürü Engin Dinç’e kadar gitmesi gerektiğini de savundu.
Engin Dinç ismi kamuoyunun yıllardır aşina olduğu bir isim. Hrant Dink cinayetinde Trabzon istihbarat daire başkanı, 10 Ekim Katliamı’nda emniyet istihbarat dairesi başkanı, 7 kişilik Kürt ailenin öldürüldüğü dönem Konya il emniyet müdürü olarak görev yapıyordu. İktidar tarafında, emniyetteki çekişmenin sonuna kadar götürülmesini isteyenlerin hedefinde İçişleri Bakanı Yerlikaya ve Emniyet Müdürü Engin Dinç bulunuyor.
Emniyet, yargı ve siyasette yaşanan hesaplaşmaya dair verilen mesajlarda taraflar açıktan hedef alınmıyor. Yapılan yorumlarda da bu belirsizliğin üzerinde top çevriliyor. Ancak AKP, MHP, iktidardaki klikler, Soylu, cemaatler ve çetelerin havada uçuştuğu suçlamalar, devlet içindeki paylaşım kavgasının yeni bir boyuta gelebileceğine de işaret ediyor. AKP ve Gülen arasında 17-25 Aralık öncesinde yaşananlara benzer bir çekişmenin işaretleri görülüyor. İktidara geldiğinden beri ittifaklarla yürümek durumunda kalan Erdoğan ve AKP’nin, dolaylı da olsa bir ittifak kriziyle karşı karşıya kaldığı her geçen gün daha net görülüyor. Çünkü devlet içindeki kliklerin savaşı koridorları aşıyor.