Samur Halı işçisi: İşe iade davamızı kazandık
"Biz haklıyız. Korkulacak bir şey yok. Biz de hâlâ daha fazla neler yapabiliriz diye bakmaya, nerelerde ne gibi haklarımız var diye öğrenmeye devam edeceğiz."

Fotoğraf: Pexels
Malumunuz ülkemizde işçiler için ekonomik kriz var. O zaman enflasyon yüzde 80’lerdeydi. Bizim fabrikada yüzde 7’lik bir zam belirledi patron sendikayla beraber. Çok komik bir rakam belirlemiş oldular. Bu zamana kadar enflasyona göre belirlenen zamlar bu kadar yüksek enflasyon çıkınca ne oldu da böyle belirlenmeye başladı diye sorgulanmaya başladı. Bu durum işçinin enflasyon altında ezilmesine sebep oldu. Tabii biz bunu kabul etmedik. Mantıklı bir insanın da kabul etmesi beklenemez. İşçiler olarak biz de çıkar yol aramaya başladık. Çünkü sendikamız sarı sendikaydı. Yani patronla anlaşıp, işçiyi ekarte edip kendi çıkarları ve patronun çıkarları doğrultusunda hareket ediyordu. Buna çözüm ararken yeni sendikalara başvurabileceğimiz aklımıza geldi. Bu esnada sendika geçişi yapmayı düşündük. Anayasal hakkımız olduğunu, buna ne sendikanın ne de patronun müdahale etme hakkına sahip olmadığını biliyorduk. Zaten insanlar bu durumdan rahatsızlardı. Yani öyle aşırı planlanmış bir şey değildi. Tamamen refleks olarak hareket ettik.
Birlikteliğinse Antep’te çok fazla sendikasız fabrikaya bile yardım ettiğini görünce yani bu sendika faaliyetleri ile güzel duruyor dedik. İnşallah yüzümüzü kara çıkarmaz diyerek yola çıktık ve çıkarmadı kesinlikle. Bu karardan da sonuna kadar memnunuz. Sendikayı değiştirdik. Sendika değiştirildikten sonra 5 arkadaş tabii kapıya konulduk. Daha doğrusu bizi işe gittiğimizde işe almadılar. İşverenin böyle bir hakkı olmadığını biliyorduk. Kapıdan içeri alınmadığımız sürede BİRTEK-SEN yapılanın kanuna aykırı olduğunu, panik yapmamamız gerektiğini söyledi. Devamsızlıktan bizi çıkartmamaları için gerekli tedbirleri almıştık. İşe alınmamamızın asıl sebebiyse içeride sendika değişimi dalga dalga yayılmaya başlamıştı. Biz başta 5 kişi yola çıkmıştık. 250 kişilik fabrikada 120 kişiye kadar çıktık. İşverense bu süreçte bize ‘Sendikanızı değiştirin, geri TEKSİF sendikasına dönün, sizi içeri alalım’ diye teklifte bulundu. Biz vazgeçmedik. Böylece bazı kazanımlar elde ettik bu süreçte. Ek zam, çalışma koşullarının iyileştirmesi, sendika temsilcilerini seçme gibi haklar kazandık.
Geri bu kazanımlarla fabrikaya döndüğümüzde bizi içeride terörist olarak lanse etmeye çalıştılar. Ben şehit yakınıyım. Ben sadece hakkımı istedim. Hakkımız olanı isteyince işveren bizi direkt terörist ilan etti. Aslında işveren bizim ne olduğumuzu önemsemiyordu. O işini nasıl kolay yoldan yürütürüm diye bakıyordu. Nasıl işçiyi daha rahat sömürebilirim derdinde olduğu için ve bunu rahatça yapabilmek için işçiyi Alevi, terörist, a partili diye bölmeye çalışıyorlardı. Bu süreç bize bunu gösterdi. Devamında ise ekonomik krizdeyiz yalanı söylenerek, ‘Zarar ediyoruz o yüzden işçi çıkarımına gideceğiz’ dediler. Bu olayların devamında iş akdimiz sonlandırıldı. Ama biz bu işin krizle alakalı değil, sendika ile alakalı olduğunu düşünerek işe iade ve sendikal tazminat davası açtık. İşe iade davasını kazandık ve bu bizi haklı çıkardı. Şirketin ekonomik sıkıntı içerisinde olmadığı, işten çıkarmanın ekonomik gerekçelere dayanmadığı bilirkişi raporuyla ortaya çıktı. Böylece bizim haklı olduğumuz bilirkişi raporlarıyla da kanıtlandı.
"HAKLI OLDUĞUMUZU DAVAYI KAZANARAK GÖSTERDİK"
Bu süreçte gördük ki kısa sürmesi gereken işe iade davaları 2 sene gibi bir sürede sonuçlanıyor. Bu ülkede adalet rezil bir şekilde ilerliyor. Bizim şu anki davamız ezilen, sinen işçilere bizim yaşadıklarımızın cesaret getirmesini istiyoruz. Patronun her şey olmadığını, yeri geldiğinde işçiler bir arada hareket edince de bir şeyler olacağını göstermek istedik. Davamızda da haklı olduğumuzu bu davayı kazanarak gösterdik. Bu davayı kazanmamızın en büyük sevinci bizim için bu. Yoksa davayı kazanmamızla alacağımız rakamlar enflasyon karşısında eridi. Burada da ciddi bir saçmalık var. O zamanlar biz 3 bin lira alıyorduk ve davayı kazandığımız için 8 maaş kadarını alacağız. Bizim almamız gereken para çıktığımız zamanki asgari ücretten hesaplanıyor. Şu ankinden değil. Mantıklı olan şu anki asgari ücretten hesaplanması.
"ÖĞRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ"
Bizim maksadımız haklı olduğumuzu göstermekti. Ama bu süreçte mağdur olan arkadaşlarımız oldu. Maddi açıdan beklenti içerisinde olan işçi kardeşlerimiz var. İşinden ayrıldı, düzeni bozuldu, yeni düzen kurmaya çalıştı. Bugün sadece maddi anlamda bakacak olursa tatmin edici bir sonuç yok ortada. İşe iade kazanıyorsunuz ama o zamanın şartlarıyla para alıyorsunuz. Buna bir düzenleme gelmesi gerek. Bu çok saçma bir uygulama. Bundan sonra da işçi kardeşlerime söylemek istiyorum: Biz haklıyız. Korkulacak bir şey yok. Biz de hâlâ daha fazla neler yapabiliriz diye bakmaya, nerelerde ne gibi haklarımız var diye öğrenmeye devam edeceğiz.
Evrensel'i Takip Et