22 Şubat 2023 13:05

Savaşın yayılması tehlikesi büyüdü

Moskova, Washington ve Brüksel’den yapılan açıklamalar, Rusya ile Batı arasında savaşla derinleşen çelişki ve rekabetin büyüyeceğini gösteriyor.

Fotoğraf: Metin Aktaş/AA

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya açtığı savaş cuma günü birinci yılı dolduracak. Hafta başından bu yana hem Rusya hem ABD ve NATO cephesinden yapılan açıklamalar ve atılan adımlar, savaşın ikinci yılında durması yerine yayılma olasılığını arttırıyor. Moskova, Washington ve Brüksel’den yapılan açıklamalar, Rusya ile Batı arasında savaşla derinleşen çelişki ve rekabetin büyüyeceğini gösteriyor. Özellikle Rusya lideri Putin’in salı günü yaptığı “Ulusa Sesleniş” konuşmasında savaşı bitirmek yerine yeni hedefler ilan etmesi, aynı zamanda nükleer savaş tehlikesinin de küçük bir ihtimalden ibaret olmadığını gösterdi.

Putin’in, ABD ile nükleer silahların yayılmasını engellemek üzere 2010’da imzalanan Yeni Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşmasını (New Start) askıya alması, bunun bir işareti sayılabilir. ABD ile Rusya arasında imzalanan anlaşma, iki ülkenin konuşlandırabileceği uzun menzilli nükleer başlık ve nükleer silah taşıyabilecek füze sayısının sınırlandırılmasını öngörüyor. Anlaşmanın süresi 2021 yılında beş yıllığına uzatılmıştı. Rusya’nın elinde 6 bine yakın nükleer savaş başlığına sahip olduğu tahmin ediliyor. Rusya ve ABD, dünyadaki nükleer savaş başlıklarının yüzde 90'ını elinde bulunduruyor.

Bu karar, Rusya’nın savaşı kaybetmeyle karşı karşıya kalması durumunda Putin’in “her şeyi yapabileceği” görüşünü güçlendiriyor. Aynı zamanda, Ukrayna’da müzakere olasılığını da zayıflatıyor. Savaştan halen “özel operasyon” olarak söz eden Putin, askeri harcamaların artırılması, daha fazla silah üretilmesi çağrısında bulunarak, “Söz konusu olan ülkemizin varlığıdır” diyerek, ABD ile kısa sürede Ukrayna sahasında uzlaşma niyetinde olmadığını ifade etmiş oldu.

YENİ SAHA MOLDOVYA VE TRANSDİNYESTER Mİ?

Putin’in Batı’ya bir kez daha meydan okuduğu “Ulusa Sesleniş” konuşmasının ardından Moldova’daki Transdinyester üzerinde bu ülkenin egemenliğine son veren kararnameyi yayınlaması da bunu gösteriyor. Son bir yıl içinde NATO ve ABD’ye yanaşan Moldova’da tıpkı daha önce Ukrayna’nın Donbass bölgesinde olduğu gibi Rusya’ya yakın güçler Transdinyester’de düşük yoğunluklu bir savaş sürdürüyor. Moldova’nın tamamen NATO’ya yanaşması, Rusya ile ilişkileri kesmesi durumunda bu ülke üzerinde de bir savaşın “an meselesi” olduğu böylece ilan edildi. ABD Başkanı Joe Biden, Putin’in konuşmasından sonra Varşova’da yaptığı konuşmada “Moldova’nın yanındayız” mesajı vermesi de bunun işareti.

Görünen o ki Ukrayna savaşının birinci yılının dolduğu şu günlerde emperyalist ülkeler arasında sıcak savaş bağlamında yeni sahanın Moldova olma olasılığı artıyor. Alman basınında ise son birkaç gündür Rusya’nın Belarus’u işgal etmeye hazırlandığına dair haberler yayımlanıyor. Rusya tarafından hazırlandığı ifade edilen bir plan çerçevesinde Belarus’un askeri ve ekonomik olarak Rusya tarafından işgal edileceği ileri sürülüyor. Her iki ülke arasında daha önce birleşme görüşmelerinin yapıldığı, ancak Belarus’un bunlardan vazgeçtiği biliniyor. 2021’deki seçimlerden sonra başlayan protestolarla Batı rejim değişikliği için adım atmış, ancak bunu başaramamıştı.

BATI CEPHESİ: SAVAŞA DEVAM

Putin’in “Ulusa Sesleniş” konuşmasından bir gün önce ABD Başkanı Joe Biden’in önceden ilan edilmeden, gizli bir yolculuğun ardından Kiev’de boy göstermesi savaşın seyri konusunda verilen önemli bir mesaj. Beyaz Saray tarafından servis edilen ve casus filmlerindeki senaryoyu andıran Biden’in gizli Ukrayna seyahati yaklaşık dokuz saatlik uçuşun ardından Polonya’nın Przemysl kentinden Kiev’e kadar sürdü. 10 saatlik yolculuğun ardından Rusya’ya verilen mesaj şu oldu: “ABD burada.”

Ziyaretin savaşın başlamasının yıl dönümüne getirilmesi de ayrıca anlamlı. Bu bir yıl içine asıl planını “Rusya’nın kazanmadığı, Ukrayna’nın kaybetmediği” anlayışı üzerine kuran ABD ve müttefikleri bunun için sürekli Ukrayna’yı silahlandırdılar. Biden’in Kiev’de Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’e verdiği asıl mesaj ise askeri yardımın devam edeceği oldu. Dolayısıyla, müzakere yerine savaş ABD’nin öncelikleri arasında. Varsova’da Krallık Sarayı önünde konuşan Biden, “Ukrayna’da desteğimiz sarsılmadan devam edecek”, “Biz yorulmadık”, “Müttefiklerimizi yalnız bırakmayacağız” mesajlarını verdi. Bununla kalmadı, NATO’nun 5. maddesini hatırlatarak Doğu Avrupa ülkelerine güvence verdi. Doğu Avrupa ülkelerinin bir kısmı NATO’nun doğrudan Rusya ile savaşa girmesini savunuyor. Zira, bu gidişle Putin’in ülkelerini işgal edeceğini ileri sürüyor. Biden, bugün de NATO üyesi 9 Doğu Avrupa ülkesinin lideriyle Polonya’da bir araya gelecek.

BARIŞ UZAK, MÜZAKERE TALEBİ İSE YÜKSEK

Ukrayna sahasında karşı karşıya gelen asıl iki ülke olan ABD ve Rusya liderlerinin yaptığı açıklamalar ve verdikleri mesajlara bakılırsa, savaşın kısa sürede bitmesi sürpriz olur. Zira her ikisi de savaşın sürmesi ve yayılmasında dair mesajlar veriyorlar. Barış, diyalog ve müzakereyi ise “zayıflık” ve “geri adım” olarak değerlendiriyorlar. Bu nedenle savaşın bitmesi gerektiğine dair bir cümle kurmamaya özen gösteriyorlar. Bu nedenle Çin’in başlattığı barış girişimlerinden bir sonuç çıkma olasılığı zayıf görünüyor. Bugün Moskova’da temaslarda bulunan Çinli diplomat Wang Yi’in temasları tartışma açısından önemli, ancak sonuç alması zor görünüyor. Zira, Çin’in kendisi de ABD’nin “baş düşmanları” arasında.

Bir yıllık Ukrayna savaşı sürecinde halklar cephesinde ise yıkım, katliam, açlık, yoksulluk, yüksek enerji fiyatları… baş gösterdi. Bir yıl içinde 200 binden fazla askerin, 50 binden fazla sivilin öldüğü tahmin ediliyor. Milyonlarca Ukraynalı emekçi ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Bu sürecin bir müzakereyle son bulması isteği ise artıyor. Almanya’da Sol Partili Sahra Wagenknecht ve feminist yazar Alice Schwarzer’in internet üzerinde başlattığı çağrıyı imzalayanların sayısı 600 bine yaklaştı. 25 Şubat’ta Berlin ve Köln’de binlerce insanın katılmasının beklendiği eylemler yapılacak. Almanya sokaklarından yükselecek savaş yerine diyalog ve müzakere talebinin kısa sürede diğer ülkelerinde de uyulması güçlü bir olasılık. Gelişmeler, halkların mücadelesinin savaşı bitirecek asıl güç olduğunu gösteriyor.

ÖNCEKİ HABER

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, Hatay’da sağlıkçılarla görüştü

SONRAKİ HABER

Fahrettin Koca: Operasyon ve müdahalede en zorlandığımız il Hatay

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...