10 Aralık 2022 15:26

10 Aralık İnsan Hakları Günü: İnsan haklarını savunmaya devam edeceğiz

İnsan Hakları Günü dolayısıyla bir çok kentteki açıklamalarda insan hakları ihlallerine ve hak savunucuları üzerindeki baskılara dikkat çekilerek “İnsan haklarını savunmaya devam edeceğiz" denildi.

Fotoğraf: İHD İstanbul Şubesi

Paylaş

10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla bir çok kentte açıklama yapıldı. Açıklamalarda insan hakları ihlallerine ve hak savunucuları üzerindeki baskılara dikkat çekilerek “İnsan haklarını savunmaya devam edileceğiz denildi.

İstanbul’da Sultanahmet Meydanı’nda bir araya gelen İHD ve TİHV üyeleri 10 Aralık İnsan Hakları Haftası ile ilgili açıklama yaptı.

Açıklamada Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzenin hâlâ kurulamadığına vurgu yapılarak; “Devletlerin demokrasi ve hukuk taahhüdünden giderek uzaklaşmalarının insanlığın en önemli kazanımlarından birisi olan insan haklarının hem bir referans sistemi hem de bir denetim mekanizması olarak zayıflamasına yol açtı. Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın, dünyanın her yerinde halklar özgürlük, adalet, eşitlik ve insan hakları talepleriyle itirazlarını yükseltmektedirler” denildi.

“İŞKENCE BAŞAT İNSAN HAKKI SORUNU OLDU”

İşkence olgusunun, 2022 yılında da Türkiye’nin en başat insan hakları sorunu olduğu ifade edilen açıklamada; “Resmi gözaltı merkezlerinin yanı sıra kolluk güçlerinin barışçıl toplanma ve gösterilere müdahalesi sırasında, sokak ve açık alanlarda ya da ev ve iş yeri gibi mekânlarda, yani resmi olmayan gözaltı yerlerinde ve gözaltı dışındaki ortamlarda yaşanan işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları, yeni bir boyut ve yoğunluk kazanmıştır” denildi.

Hapishanelerin, Türkiye’de siyasal iktidarın hukuku bir baskı ve sindirme aracı olarak kullanmasının sonucunda tıka basa dolu olduğu ifade edilen açıklamada “Yaşam hakkı ihlalinden işkenceye, sağlık hakkına erişime kadar ağır ve ciddi ihlallerinin yaşandığı yerlerdir. İmralı Hapishanesi başta olmak üzere, tek kişi ya da küçük grup izolasyonu/tecrit uygulamaları çözülemeyen kronik bir soruna dönüşmüştür” denildi.

“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ BASKI ALTINA ALINDI”

OHAL ilanıyla birlikte iktidarın düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalarının, özellikle de basın ve insan hakları savunucuları üzerindeki kaygı verici boyutta artan baskı ve kontrolünün 2022 yılında da sürdüğü belirtilen açıklamada şöyle denildi; “TTB Merkez Konseyi Başkanı ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi sevgili mücadele arkadaşımız Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yaptığı bir açıklama nedeniyle hukuk dışı biçimde tutuklanmış olması hak savunucuları üzerindeki söz konusu baskının en somut örneğini oluşturmaktadır.”

2022’nin bir önceki yıl gibi toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü açısından kısıtlama ve ihlallerin kural, özgürlüklerin kullanımının ise istisna olduğu bir yıl olduğu ifade edilen açıklamada; “Yıl içinde her toplumsal kesimden kişi ve grup, toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini mülki amirlerin yasakları ve/veya kolluk güçlerinin fiili müdahaleleri sonucunda kullanamamıştır” denildi.

Kürt sorununun, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden biri olarak varlığını koruduğunun altı çizilen açıklamada şöyle denildi; “Silahlı çatışma ortamı halen sürmekte ve başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine yol açmaktadır. Hak savunucuları olarak bizler, Kürt sorununun her zaman demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunduk. Bunda ısrarlıyız. Çatışmasızlık ortamının tesisi ile birlikte, çatışmasızlık halinin yaşanan olumsuzluklardan da hareketle tahkim edilmiş bir hale getirilerek güçlendirilmesi, izlenmesi ve toplumsal barışın sağlanabilmesi için tüm tarafların içtenlikli, etkin programlar geliştirmesi gerekmektedir.

“KADIN ÖRGÜTLERİNE YÖNELİK POLİS ŞİDDETİ ARTTI”

Açıklamada; “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının kadınlar ve LGBTİ+’lar için ne anlama geldiğini 2022 yılında yüzlerce kadının erkekler tarafından öldürülmesi, LGBTİ+’ların nefret saldırıları sonucu yaşamlarını yitirmesi, kadın ve LGBTİ+ hakları için yapılan barışçıl toplantı ve gösterilerin mülki idare amirleri tarafından yasaklanması ya da kolluk güçlerinin şiddet uygulayarak müdahalesine sahne olması ve engellenmesi, yüzlerce kadın ve LGBTİ+’nın işkence ve diğer kötü muamele ile gözaltına alınması, yetkililerin desteklediği LGBTİ+ karşıtı nefret mitinglerinin yapılması ve her bakımdan derinleşen ayrımcılık ile anlamış olduk” denildi

Mültecilerin hala her türlü ayrımcılığa ve istismara, nefret söylemine ve ekonomik sömürüye yoğun bir şekilde maruz kaldığına dikkat çekilen açıklamada; “2022’de de ırkçı ve nefret içerikli şiddet maruz kalan sığınmacı ve mülteciler yaşamlarını yitirdiler. İnsan kaçakçıları tarafından ölüme sürüklendiler. Sığınmacı ve mülteciler, ne yazık ki toplumumuz açısından görmezden gelinen, hatta gözden çıkarılan hayatlar oldular” denildi.

“İŞÇİ VE EMEKÇİLERİN GREV VE EYLEM HAKKI GÜVENCEYE ALINMALI”

Türkiye’nin son kırk yılın en ağır ekonomik krizlerinden birini yaşadığının altı çizilen açıklamada şöyle denildi; “Yıllardır uygulanan borçlanmaya dayalı neoliberal ekonomi politikalarının, savaş ve çatışma harcamalarının sebep olduğu ekonomik kriz ve derin yoksullaşma, yurttaşların hem biyolojik hem de sosyal yaşamlarını sürdürebilmelerini tümüyle imkansız kılan ağır insan hakları ihlalidir. Bu koşullarda işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına dokunulmamalı, enflasyon rakamları manipüle edilmemeli, kıdem tazminatı hakkına dokunulmamalı ve iş cinayetleri önlenmelidir. İşçi ve emekçilerin hak arama eylemleri yasaklanmamalı, sendikalaşma, grev ve toplu eylem hakkı güvenceye alınmalıdır.” (İstanbul/EVRENSEL)


İZMİR İHD: BASKILARA KARŞI İNSAN HAKLARI DEĞERLERİNİ VE DEMOKRASİYİ SAVUNUYORUZ

İzmir'de bulunan siyasi parti, insan hakları ve hukuk örgütleri, Alsancak'ta bulunan 10 Ekim Anıtı önünde açıklama yaptı. Hak savunucular, "İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 74’üncü yılında yoksulluğa karşı ekonomik ve sosyal haklarımızı, savaşa karşı barış hakkımızı, baskılara karşı insan hakları değerleri ve demokrasiyi savunuyoruz" pankartı açtı.

Açıklamada, "Şebnem Korur Fincancı'ya özgürlük" dövizleri taşınırken, sık sık "İçeride dışarıda tecride hayır", "İnsan haklarıyla insandır", "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek", "Savaşa hayır barış hakkı şimdi" ve "Hak, hukuk, adalet" sloganları atıldı. Açıklamaya kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

Kurumlar adına basın metnini okuyan Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) Genel Sekreteri Coşkun Üsterci, insanlığa karşı suç olan işkencenin 2022 yılında da Türkiye’nin en başta gelen insan hakları sorunu olduğunu söyledi. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en temel engellerden birinin Kürt sorunu olduğuna vurgu yapan Üsterci, "Barışçıl, demokratik ve adil bir şekilde çözümüne yönelik hukuk devletinin gereği olan adımların atması gerekir. Seçilmiş siyasetçilerin siyasi iktidarın söylemleri ile cezaevlerine konulması, seçmen iradelerinin yok sayılarak yapılan kayyım atamaları gibi hukuk dışı uygulamaların artarak devam etmesi temel siyasi hak ve özgürlüklerin açık ihlali olup kabul edilemez" diye konuştu.

Açıklamanın ardından İzmir Barosu üyesi avukatlar Alsancak Gar'ı önünde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi dağıtımını yaptı.


DERSİM İHİD: 2022 YILINDA TOPLANTI VE GÖSTERİ YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ KULLANILAMADI

İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim şubesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabul edilişinin 74. yılında, İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Sanat Sokağı’ndan, anıt önüne geçekleşen yürüyüş sonrası konuşan İHD şube eş başkanı Gönül Sonbahar, 2022 yılının bir önceki yıl gibi toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü açısından kısıtlama ve ihlallerin kural, özgürlüklerin kullanımının ise istisna olduğu bir yıl olduğu vurgusunu yaptı. Açıklamanın ardından anıt önüne karanfiller bırakıldı.

“TÜM MESELELER GÜVENLİK SORUNU HALİNE GETİRİLDİ”

Sonbahar, siyasal iktidarın ekonomiden toplum sağlığına kadar ülkenin tüm meselelerini güvenlik sorunu haline getiren, toplumu kutuplaştıran, ülke içinde ve dışında şiddeti esas alan, bilhassa da Kürt sorununun ve uluslararası sorunların çözümünde çatışma ve savaşı tek yöntem haline getiren politikaları sonucunda 2022 yılında ülkede yüksek sayılarda yaşam hakkı ihlalleri yaşandığını aktardı.

“FİNCANCI İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KULLANMIŞTIR”

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı ve TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yaptığı bir açıklama nedeniyle hukuk dışı biçimde tutuklanmış olmasının hak savunucuları üzerindeki söz konusu baskının en somut örneğini oluşturduğunu söyleyen Sonbahar “Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da kimyasal silah kullanıldığı iddialarının kimden geldiğine bakmaksızın, bir hak savunucusu olarak evrensel ilkeye uygun davranmış ve hakikati açığa çıkarmak için bu iddiaların bağımsız heyetlerce, bilimsel yöntemlerle ve titizlikle incelenmesini gerektiğini söyleyerek ifade özgürlüğünü kullanmıştır” diye konuştu. 

“TOPLANMA VE GÖSTERİ YAPMA ÖZGÜRLÜĞÜ KULLANILAMADI”

2022 yılının bir önceki yıl gibi toplantı ve gösteri yapma özgürlüğü açısından kısıtlama ve ihlallerin kural, özgürlüklerin kullanımının ise istisna olduğu bir yıl olduğu vurgusunu yapan Sonbahar “Yıl içinde her toplumsal kesimden kişi ve grup, toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini mülki amirlerin yasakları ve/veya kolluk güçlerinin fiili müdahaleleri sonucunda kullanamamıştır. Anayasa tarafından da teminat altına alınmış olan toplanma ve gösteri yapma özgürlüklerini çeşitli vesilelerle kullanmak isteyen kadınlar, LGBTİ+’lar, Cumartesi Anneleri, barış ve insan hakları savunucuları, öğrenciler, çevreciler, işçi ve emekçiler, kolluk güçlerinin zalimane ve utanç verici şiddetine mazur kalmışlardır” dedi.

DERSİM BAROSU: İHLALLER GÜNDEMDEN HİÇ DÜŞMEDİ

Dersim Barosu yönetim kurulu da yaptığı yazılı açıklama ile ülkede insan hakları karnesine bakıldığında ihlallerin gündemden hiç düşmediği bir sürecin yaşandığının görüldüğü belirtilerek “İnsan Haklarını ve  Hukukun Üstünlüğünü Savunmakla yükümlü bir hukuk örgütü olarak; bundan 74 yıl önce ifade edildiği gibi; İnsan haklarını göz ardı etmenin ve hor görmenin, insanlığın vicdanında infial uyandıran barbarca eylemlere yol açtığını ve insanların korku ve yoksunluktan kurtulması, konuşma ve inanma özgürlüğüne sahip olacağı bir dünyanın ortaya çıkmasının sıradan insanların en yüksek özlemi ve bizim de en büyük özlemimizdir. Bu umut ve inançla her zaman hak ihlallerinin karşısında tutum alacağımızı ve hukuksal mücadelemize devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz” denildi. (Dersim/EVRENSEL)


ADANA İHD: SAVAŞ POLİTİKALARI HAK İHLALLERİNİ DERİNLEŞTİRİYOR

İHD Adana Şubesi, 10 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla İsmet İnönü Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri de destek verdi.

Basın açıklamasını okuyan İHD Adana Şube Başkanı Avukat Yakup Ataş, İçeride ve dışarıda sürdürülen savaş politikalarının insan hakları ihlallerini ve ülkenin temel sorunlarını derinleştirdiğini belirterek “Türkiye başta olmak üzere tüm dünyada barışın ve adaletin egemen olduğu demokratik bir yaşam için barış, eşitlik, özgürlük mücadelemizi sürdüreceğiz!” dedi.

“KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜLMEMESİ SORUNLARI AĞIRLAŞTIRIYOR”

Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yolla çözülmediği sürece, Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi sorunlarının çözülemeyeceğini hep söylediklerini dile getiren Ataş, “İçeride ve dışarıda sürdürülen savaş politikalarının da etkisiyle ülkenin temel sorunları giderek daha da ağırlaşmış, siyasal otoriterleşme tırmanışa geçmiş, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı zedelenmiş, cezasızlık politikası, bir çok insanlık suçunun faillerinin cezasız kalmasına ve adaletin tesisine engel haline gelmiştir” dedi.

“CEZASIZLIK NEFRET SUÇLARINI ARTTIRIYOR”

Cezasızlığın nefret suçlarının artmasına, ırkçı saldırılarda, kadına yönelik şiddette, çocuk istismarlarında artışa neden olduğunu dile getiren Ataş, “Kadına karşı şiddet suçlarının ve diğer insanlık suçlarının faillerine karşı etkin soruşturma ve kovuşturmaların yapılmaması, cezasızlık olgusu bu suçların yeniden işlenmesine, keyfiliklerin artmasına ve sistematikleşerek yaygınlaşmasına yol açan en temel unsurdur” dedi.

“BASKILARA RAĞMEN İNSAN HAKLARI MÜCADELESİ SÜRÜYOR”

Siyasi iktidarın, tahakkümüne aldığı yargı ve kolluk kuvvetleriyle, sansür yasalarıyla,  baskı, korkutma ve gözdağına devam ettiğini dile getiren Ataş, çeşitli yolarla fikirlerini paylaşan aydınlar, sanatçılar, siyasetçiler, basın mensupları ve insan hakları savunucularının  ifade özgürlüğünü kullanamadığını ifade etti. Baskı dozunun giderek arttığını ifade eden Ataş, tutuklamalara, cezalara ve her türden engellemelere rağmen İHD Eş Genel başkanları Eren Keskin ve Öztürk Türkdoğan, TTB Başkanı ve TİHV Kurucularından Şebnem Korur Fincancı, 1995 yılından beri kayıplarını arayan Cumartesi Anneleri ve İnsanları, LGBTİ+ lar ,KHK’lıların, insan hakları savunucularının, gazetecilerin demokratik çağdaş bir düzen için eşitlik, özgürlük,  adalet ve hakikat arayışını sürdürdüğünü söyledi. (Adana/EVRENSEL)


İHD DİYARBAKIR: ANTİ DEMOKRATİK UYGULAMALAR ARTTI

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, İnsan Hakları Haftası dolayısıyla Koşuyolu Parkı'nda bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde basın açıklaması yaptı. Eyleme, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER), Diyarbakır Tabip Odası, Rosa Kadın Derneği, KESK, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (Med-Der) katıldı.

Hak ihlallerinin artarak devam ettiğine dikkati çeken İHD Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, "22 Mart 2015 tarihinden itibaren otoriter ve antidemokratik uygulamalar arttı. OHAL'in 15 Temmuz darbesinden sonra uygulamaya girmesiyle hukuk tamamen ortadan kalktı. Kürt milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmış, binlerce Kürt siyasetçi, sivil haklar çalışanı ve vatandaş hukuksuz yollarla gözaltına alınmış ve tutuklanmıştır. KHK'lerke Kürt kamu çalışanları ihraç edildi, Kürt halkının oylarıyla seçilen belediyelerin eşbaşkanları görevden alındı ve yerlerine valiler atandı. Öte yandan Halkların Demokratik Partisi çeşitli gerekçelerle tutuklanmış ve bu kez özellikle bölgede toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma hakkı, örgütlenme özgürlüğü ve ifade özgürlüğü tamamen ortadan kaldırılmıştır" diye konuştu.

“SEBEBİ KÜRT SORUNU”

Yaşanan hak ihlallerinin asıl sebebinin Kürt sorunundaki çözümsüzlük olduğunu vurgulayan Zeytun, bu sorunun sorumlusunun ise mevcut iktidar olduğunu belirtti. Kürtçenin eğitim ve kamusal alan dili olmasına izin verilmediğini ifade eden Zeytun, şöyle devam etti: "Bu sorun binlerce cinayet ve gözaltında kayıplara yol açmış, binlerce köyün yakılıp yıkılmasına ve insanların mülteci konumuna düşmesine neden olmuştur. Binlerce yaşam hakkı ihlaline neden olmuştur”

Zeytun TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında linç kampanyası başlatılarak tutuklandığını belirterek “Şebnem Hoca tüm hayatını insan hakları ve bilim uğruna mücadeleye vermiş, cesur bir insan hakları savunucusudur. Bir kez daha derhal serbest bırakılmasını istiyoruz" dedi.

“ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI”

Cezaevllerindeki hak ihlallerine dikkat çeken Zeytun "En az 651 ağır hasta toplam 1517 hasta bu haklardan yoksun cezaevlerinde tutuluyor. Hasta mahpusların sağlık hakları devlet tarafından ihlal edilmektedir. İHD Cezaevleri Komisyonu'nun 2022 yılının 11 aylık verilerine göre cezaevlerinde en az 70 tutuklu hayatını kaybetti. Cezaevlerinin hak ihlallerinde önemli bir husus da İmralı F tipi Cezaevi'nde tutuklu PKK Lideri Abdullah Öcalan ve 3 siyasi tutsağın tecrit edilmesidir. Cezaevlerinde tecrit ve hak ihlalleri evrensel hukuk normlarına CPT'nin tavsiyelerine ve 5275 sayılı Ceza Kanununa aykırıdır. Tutuklulara yönelik uygulamaların insan hakları ve insan hukuku bilincine,  tecridin ulusal ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu, bu hukuksuz uygulamalara aceleyle son verilmeli" diye konuştu.

Konuşmasının sonunda kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiğini hatırlatan Zeytun, şunları söyledi: " Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'ne taraf olmalı ve Sözleşme'nin 6284 Sayılı Kanunu etkin bir şekilde uygulanmalı. Kadınların şiddete maruz kalması kabul edilemez" dedi. (Diyarbakır/MA)


 VAN İHD: ÜLKE NEFESSİZ KALDI

Van Barosu, İHD Van Şubesi, Özgürlükçü için Hukukçular Derneği (ÖHD), Van-Hakkari Tabip Odası, KESK ve THİV Van Temsilciliği, İnsan Hakları Haftası nedeniyle Sanat Sokağı’nda basın açıklaması düzenledi. Birçok siyasi parti ve kurumun de destek verdiği açıklamayı Baro Başkanı Sinan Özaras, okudu.

Yürütülen politikalarla ülkenin artık nefessiz kaldığını söyleyen Özaras, “Katmerleşen sorunlarımıza çözüm üretilmediği gibi her geçen gün yeni sorunların yaratılması alışkanlık haline getirilmiştir. Kamusal gücü elinde bulunduranların işlemiş oldukları suçlar maalesef etkin soruşturulmuyor adeta bir cezasızlık politikası uygulanmaktadır” dedi.

İnsan hakları savunucuları ve aktvistlerin serbest bırakılmasını isteyen Özaras, talepleri şöyle sıraladı:

  • Hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine son verilsin,
  • Hasta mahpusların tedavi koşulları için tahliye edilsin,
  • Kadın cinayetleri durdurulsun ve kadına yönelik hak ihlallerine son verilsin,
  • Çocuk istismarı, çocuk işçiliği ve mülteci çocuklar sayısındaki artışa yönelik gerekli tedbirler alınsın,
  • Ülkemizde yaşanan mülteci dramına son verilsin ve hak ihlalleri engellensin,
  • Uyuşturucu ticareti ile mücadele ciddiye alınsın,
  • Çatışma ve savaş hali insan hakları ihlalidir, savaş ve çatışmadan vazgeçilsin,
  • Toplantı ve gösteri hakkı ihlal edilmesin.” (Van/MA)
ÖNCEKİ HABER

Yol-İş 12. Olağan Genel Kurulu Ankara’da başladı

SONRAKİ HABER

Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Katar'la rüşvet ilişkisinden gözaltına alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...