Soyyiğit işçisi: Sendikanın ‘s’si bile patronları korkutuyor
“Patron fabrikayı kapatacakmış, sendika sokmayacakmış, sendikalılar işten atılacakmış... Sendika lafları duyulduktan itibaren bu dedikodular fabrikanın içinde dolaşmaya başladı...”

Fotoğraf: DHA
Soyyiğit işçisi
Esenyurt-İstanbul
Ben Esenyurt Kıraç’ta Soyyiğit adlı bir gıda fabrikasında çalışmaktayım. Temmuzda asgari ücretin 5 bin 500 lira olmasıyla beraber fabrikada tüm ücretler birbirine çok yaklaştı. Asgari ücrete yapılan yüzde 30 zam farkı öncesi biraz daha fazla ücret alan operatör ve teknik elamanlar tepki göstermeseydi eski ücretleriyle devam edeceklerdi. Fabrikada işçilerin yüzde 80’i asgari ücret veya 200-300 lira fazla bir ücretle çalışıyor. Çalışanların çoğu kadın olan fabrikada en düşük maaşı da kadınlara reva görüyorlar.
Ağustos ayıyla beraber çevre fabrikalarda verilen zamları ve alınan maaşları tartıştık. Bu tartışmalar yoğunlaştı ve sendikalaşmaya karar verdik. DİSK/Gıda-İş Sendikasında örgütlenmeye başladık. Sesimiz fabrikada dalgalanarak yayıldı. Ama çoğunluğumuz sendikanın ne olduğunu dahi duymamış bir tavır gösterdi. Sendikaya üye olduğumuz duyulur duyulmaz fabrikanın “baba patronu” alarm halinde saldırıya geçti. Önce müdürleri ve şefleri “İçeri sendika girmiş, siz bu fabrikada ne iş yapıyorsunuz” diye fırçaladı ve talimatlar yağdırdı. Bu fabrikayı kapatacakmış, sendika sokmayacakmış, sendikalılar işten atılacakmış dedikoduları fabrikanın içinde dolaşmaya başladı. Sendikalı olabileceklerini tahmin ettikleri arkadaşları işten atmaya başladılar ve bu kıyımdan ben de nasibimi aldım.
KÜÇÜLME BAHANE
DİSK/Gıda-İş’in yöneticileriyle görüşmeler yaparak haklarımızı öğrenmeye ve nasıl örgütleneceğimize ilişkin cevap bulmaya çalışırken kapı önüne konmam beni çok etkiledi. Ben dahil bütün arkadaşlar borç içinde. Haksız hukuksuz yere işten atıldığımızı bildiğimiz halde bir şey yapamıyoruz. Ara bulucu tutanaklarına imza atmazsak kıdem ve ihbar tazminatımızı vermiyorlar. Atarsak; işe iade ve sendikal nedenle atıldığımızı ve patronun kötü niyetini ortaya çıkaramıyoruz. Yasalar elimizi kolumuzu bağlamış durumda. Şahsen ben borç batağındayım. Sendikacı arkadaşlar hakkımızı aramamız gerektiğini söylüyor, bir yanıyla aklıma yatıyor ama ben yarın eve ne götüreceğimi, ev kirasını, taksitlerimi nasıl ödeyeceğimi düşününce beynim duruyor.
Hep bize kanun karşısında herkes eşittir diye anlatırlar. Ben burada kanunun gücün yanında olduğunu daha iyi gördüm. Para onda, avukatları var, iş kanunlarını bilen insan kaynakları, işten atıldığımızı öğrendikten sonra hainlikle suçlayan müdürler, hak arama yolumuzu kapatan ara buluculuk, 3-4 sene süren mahkemeler patronlara hizmet ediyor. 3 yıldan bu yana aralıksız çalıştığım fabrikada atılma nedenimi küçülme olarak gösteriyorlar ve şefler müdürler sendika kelimesini kullanmıyorlar ama bu 10 gün içinde atılan arkadaşlar ve ben neden atıldığımızı biliyoruz.
Evrensel'i Takip Et