22 Haziran 2021 18:00

İşletme sahipleri müzik yasağına tepkili: Politik ve yaşam tarzına yönelik bir karar

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kusura bakmasınlar, kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur" diyerek açıkladığı 00.00'dan sonra müzik yayını yapma yasağını işletme sahipleriyle konuştuk.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Özgür GÜLTEKİN
İstanbul

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün gerçekleşen kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada 1 Temmuz 2021 tarihinden itibaren pandemi kısıtlamalarının kaldırılacağını söyledi. Ancak Erdoğan’ın tüm açıklamalarının ardından en çok akılda kalan ve iki gündür gündemden düşmeyen şey ise canlı veya kayıttan müzik yayını yapılan mekanlarda gece 00.00 itibariyle müziğin kesileceğini “Kusura bakmasınlar, kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur” ifadeleriyle dile getirmesi oldu.

Erdoğan’ın bu ifadeleri sonrası #KusuraBakıyoruz etiketi dakikalar içinde Twitter Türkiye gündeminin birinci sırasına yerleşti ve binlerce tepki tweeti paylaşıldı.

Pandemi süresince ilk olarak faaliyetleri kısıtlanan işletmelerden olan ve Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle de bir kez daha hedefe konan işletmelerin sahipleriyle görüştük.


"KİM İÇİN HANGİ KARAR ÇIKACAK ŞU ANDA NET DEĞİL"

Levent AYBER - Arka Oda (Kadıköy)

"Ruhsatında 'gece kulübü', 'bar', 'kulüp' yazan yerler 15 Mart 2020 tarihinde kapattı ve hiç açılmadı. Biz de bugün hâlâ kapalıyız. Ancak sektörün içindeki işletmelerin neredeyse %80’i 'içkili kafeterya' ya da 'içkili lokanta' ruhsatıyla çalışıyor. Bizim gibi 'bar' ruhsatı olan yerler ise bugün mü açacak, 1 Temmuz’da açacak da gece 00.00’da müziği mi kesecek ya da ruhsatta 04.00’e kadar yazıyorsa o saate kadar müzik devam edecek mi hiçbiri belli değil.

Bundan 17-18 sene önce 'restoran bar', 'kafe bar' ve 'disko' ruhsatları veriliyordu. Biz ruhsatları o dönem aldık. Bu işlerin denetimi belediyelere geçince de restoran barları ve kafe barları 'bar' olarak işlediler. Ancak 17 yıldır belediyeler bar ruhsatı vermiyor, verdikleri ruhsat 'içkili kafeterya' ya da 'içkili restoran' ruhsatı. Gelinen noktada bizim ruhsatlarımız 'bar' olarak kaldığı için pandemi döneminde hep kapalı kaldık. Bu durumla ilgili dilekçe verdik, Valiliğe, Kaymakamlığa gittik, herkesle görüştük ancak mağduriyetimizi gideremedik. Herkes bize 'haklısınız' dedi ancak o kadarla kaldı. Bugün de hangi şartlarla nasıl açacağımız net değil."

"BAR YA DA KULÜP İFADELERİNİ AĞIZLARINA DAHİ ALMIYORLAR"

"'Bar' ya da 'kulüp' ifadelerini iktidar sözcüleri ağızlarına dahi almıyor. Onlara doğru gelen hayat tarzını tüm insanlara dayatmaya çalışıyorlar ve bu, cezalandırma yöntemi olarak da kullanılıyor. İdeolojik bir tavır bu.

Şimdi müzisyenlerin yaşadığı mağduriyet üzerinden daha görünür tepkiler gösteriliyor ancak bizim mekanımızda haftanın her günü iki farklı DJ (disc jockey) çalardı. Bu insanların herhangi bir meslek birliği gibi örgütlenmesi olmadığı için destek de alamadılar. Bizim Almanya’da da bir mekanımız var ve orada devlet bahsettiğim bütün bu çalışanlara destek sağladı. Burada ise 16 aydır kapalıyız ve kirayı, stopajı ödüyoruz ama devlet de 'Ben senden 25 yıldır vergi alıyorum' diyerek karşılığında bir destekte bulunmuyor."

"MUHATAP BULAMIYORUZ"

"Bu süreç daha başlamadan dernekleşme çalışmasına gitmiştik. Türkiye’de bu anlamda en gelişkin yapı Beyoğlu Eğlence Yerleri Derneği (Beyder) idi. Beyoğlu’nun özellikle Gezi Direnişi’nden sonra kan kaybetmesiyle oradaki örgütlülük çok fazla sürdürülemedi. Ardından Kadıköy’de KADIDER’i (Kadıköy İçkili İçkisiz Kafe Bar Restaurant Ve Eğlence Yerleri Derneği) kurduk. Ardından faklı ilçe ve illerdeki dernekler de harekete geçti. Şu anda da federasyon kurma girişimi var. Buna rağmen yine derdimizi anlatacak muhatap bulamıyoruz. Bize, kabine toplantılarında 'isminiz dahi geçmiyor' deniyor.

%25-%30 civarında şu ana kadar kapatan, devreden ya da ortak alan işletme var. En az bir %30 civarında da 'gizli batak' var şu anda. Bu zamana dek insanlar kiralarını, borçlarını, vergilerini ödeyemedi ama dükkanı açtığı anda bunları ödemek zorunda kalacak. Mekanlar açılınca da işlerin eskisi gibi olma ihtimali, kapasite sınırı ve saat sınırı dolayısıyla yok."

"ZATEN 4 FARKLI DENETİMDEN GEÇEREK RUHSAT ALDIK"

"Ben ruhsatı alırken çevremdeki okul, dersane ya da konutlarla olan mesafeme göre ses tertibatını ayarlıyorum, 4 tane farklı denetimden geçiyorum, o ruhsatı öyle alıyorum ve 25 yıldır da böyle çalışıyorum. Şimdi 'Kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur' diyorlar da 25 yıldır ediyor muyduk? Tamamen pandemiyi fırsat bilip yaşam tarzlarını dayatmaya çalışıyorlar.

Ana muhalefet partisinin bu konuda inisiyatif alıp biz mekan sahiplerini gündem eden bir tutum takındığını da maalesef görmedik."


"ASIL KIZDIĞIMIZ NOKTA MÜZİK YASAĞINDAN ÇOK BUNUN İFADE EDİLME ŞEKLİ"

Murat SEÇKİN - Karga (Kadıköy)

"Bizim esas kızdığımız nokta 00.00’dan sonra müzik yasağı konmasından çok bunun ifade edilme şekli. Bizim işletmemiz bar ruhsatlı ve bu yüzden de 16 Mart 2020 tarihinden beri kapalıyız. Bana, 'Sen kulüp gibisin. Sizin orada insanlar yemek yemez, siz dans edersiniz, eğlenirsiniz, çok temas olur. O yüzden lokantayı açtırıyorum ama seni açtırmıyorum' diyor. Zaten kapalı olan ve bunun için ruhsat almış bir yerde neden müzik yayınını 00.00’la sınırlıyorsun? Bir de üstüne 'İnsanları rahatsız etme' diyorsun. Zaten belediye gelip desibel ölçümü yapıyor, gerektiğinde de cezayı yazıyor. Cezalar da az buz değil, en son 40 bin lira gibi bir şeydi.

Yeni yayınlanacak genelgeyi bekliyoruz. Son birkaç toplantı sonrasında Cumhurbaşkanı’nın söyledikleriyle genelgede yazanlar pek birbirini tutmadı. Ben mesela 1 Temmuz’da mekanımın açılacağını düşünüyorum ama belki de 'pavyonlar, barlar, kulüpler kapalı' diyebilir."

"GENELGE İLE YÖNETME FİKRİNİN KENDİSİ PROBLEMLİ"

"Pandemi sürecinin başında uygulanan kısıtlamalara karşı çıkmadık çünkü hastalık vardı. Ancak mekanların hepsini açıp sadece beni açmayınca ve uygulamamız gereken yasaklar aynı olmayınca insan düşünüyor tabii. Bir süre sonra da sosyal hayatla ilgili alınan bazı kararlar genele uygulanacak gibi geliyor bana. Belki sonrasında kapanışlar 00.00’a çekilecek, bunun için zemin oluşturulmaya çalışılıyor.

Genelge ne olursa olsun genelgenin kendisi problemli. Yaklaşık 2 senedir her şeyi genelgeler üzerinden yaşıyoruz. Ne bir yasa ne de kanun çıkıyor, hayat sürekli genelgelerle yönetiliyor, kontrol ediliyor. KHK ile insanların, akademisyenlerin işlerinden edilmesine benzer bir durum bu."

"SEKTÖRDEKİ ÖRGÜTSÜZLÜK EN BÜYÜK SORUNLARDAN BİRİ"

"Hizmet sektörünün ve özellikle kafe-bar kısmının bir türlü doğru düzgün sendikalaşamaması, derneklerin birçoğunun sadece lobi faaliyeti üretmesi gibi problemlerimiz var. Hem mekanlar hem de müzisyenler için bu durum geçerli. Örgütsüzlük yüzünden ciddi sıkıntılar yaşanıyor ve bu durum pandemi süreciyle de başlamadı. Çalışan insan sayısından neredeyse daha fazla sayıda kayıtsız çalışanın olduğu bir sektör bu."

"LGBTİ'LERE YAPILANLARA YA DA '3 ÇOCUK' ÇAĞRISINA BENZER İFADELER BUNLAR"

"İktidarın, insanların yaşam tarzına müdahale etmek istediği kesin ama bu sadece bizim sektörle ilgili bir durum değil tabii ki, LGBTİ’lere yapılanlar ya da '3 çocuk yapın' çağrısı da benzer şeyler.

Türkiye’deki muhalefetle iktidar arasında pek bir fark göremiyorum. Kocaman bir ülkede nefret ve ayrıştırma üzerine bir politika oluşturulmuş ancak sen bunu çözmek yerine buna benzer bir şeyle gelirsen bu çözüm olmuyor."

"ENSEYİ KARARTMADAN MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ"

"Enseyi de karartmamak lazım, ne olursa olsun doğru bildiğimizi yapmak ve üretmek zorundayız. İktidarda kim olursa olsun mücadeleye devam etmek gerekiyor. Her şey geriye gidiyormuş gibi geliyor, 2021 yılında hâlâ bu meseleleri konuşmak can sıkıcı ancak mücadele etmek gerek."


"BU KÜLTÜRÜ ORTADAN KALDIRMAK İSTİYORLAR"

Ahmet BAVER - Bova Sahne (Beyoğlu)

"Koronavirüs salgınından bağımsız olarak, hatta salgından önce de iktidarın bu kültürü ortadan kaldırmak istediğini görüyorduk. Biz mekan sahipleri ve müzisyenler bir şekilde müzikle geçinen insanlarız. Benim mekanım caz müzik yapan bir kulüp ve benim bütün sermayem müzik. Bu büyük bir kültür ve çok katmanlı bir gelir söz konusu. Dolayısıyla açıklanan bu yasak kararı yaşam tarzına yönelik bir karar. Bu ve benzer yasak kararlarının koronavirüsten bağımsız olduğunu son 1 buçuk sene içerisinde de gördük. Toplantılar, kongreler, cami açılışları serbestken herhangi bir müzik organizasyonuna izin vermediler bu süreçte. Bunların hepsi yaşam tarzına ve insan haklarına karşı alınmış politik kararlar.

Cumhurbaşkanının açıkladığı kararın ardından gece 00.00’dan sonra ne olacak, mekanlar açık kalacak mı onu bile bilemiyoruz. Bir de bu karar koronavirüs salgını süresince mi yoksa artık hayatımız boyunca dışarıda bir şey dinleyemeyecek miyiz, bunun açıklığa kavuşturulması lazım. Neredeyse hepimizin algısı, 'artık gece 00.00’dan sonra müzik yayını yapılmayacak' şeklinde oldu. Bundan dolayı da tepki çok büyük. Herhalde bu bir şekilde düzeltilir çünkü saçmalık."

"HALİHAZIRDA MÜZİĞİN NE KADAR DUYULACAĞI YA DA NE KADAR SÜRECEĞİ İLE İLGİLİ DÜZENLEMELER ZATEN VAR"

"Ben Beyoğlu’da konumlandığım için üstüm, sağım, solum ya bar ya da işyeri. Dolayısıyla sesle ilgili bir sorun yaşamıyorduk biz. Zaten halihazırda bunu düzenleyen kurallar var. Daha önce bizim işletmemize belediye görevlileri gelmiş ve yaptıkları denetlemelerde bir sorun olmadığını ifade etmişlerdi. Hal böyleyken çıkıp da 'Bundan sonra her yerde 00.00’da müzik bitiyor' demek de bizim ülkemizin güzelliği!

Bizde caz konserleri oluyor ve nispeten müziğe diğer mekanlara göre erken başlıyoruz. Saat 21.30 gibi müziği başlatmamıza rağmen insanların mekanda bir araya gelmesi 22.30’u buluyor. Bu son yasakla da zarar göreceğimiz aşikar ama işler durma noktasına gelir mi, onu da göreceğiz."

"CEVABI HEP BİRLİKTE VERMELİYİZ"

"Buna cevabı dinleyiciler, müzisyenler ve mekan sahipleri olarak hep birlikte vermeliyiz diye düşünüyorum. Bu bizim hayatımız ve buna karışılmaması gerektiğini bir şekilde belirtmemiz lazım. Şu anda bireysel tepkimi koyuyorum ancak örgütlü bir durum olursa da desteğimi sunarım tabii ki.

Bugüne dek bize dair koyulan tüm kurallara, 'toplum sağlığı' gerekçesiyle riayet ettik ancak politik ve yaşam tarzına müdahale amaçlı kararlara da karşı çıkarız. Bugüne dek sanki koronavirüs salgınının sorumlusu müzisyenler ve mekanlarmış gibi davranıldı. 3-5 tane parti yapan zengin züppenin ceremesini, asgari ücretle çalışanlar ya da günlük kazanan müzisyenler, bizim gibi insanlar çekti."

"SAAT SINIRLAMASI GETİRENLER VERGİ BORÇLARINI DA YARIYA ÇEKSİN"

Pandemide sürekli borçlandık, hâlâ da borçlanıyoruz. Destek diye verilen meblağlar çok komikti, onlarla da hiçbir şeyi ödeyemedik zaten. Kira borcum çok arttı. Neredeyse 2 senelik süre içerisinde kredilerimi 3 aydan fazla erteleyemedim, dolayısıyla sürekli borç aldım. Önümüzdeki 2 sene borç ödemek için çalışırsam ancak toparlarım herhalde. Alkol fiyatlarının artması ve insanların artık daha az dışarı çıkması sebebiyle önceden de işlerimiz çok iyi değildi. Zaten iyi olmayan bir şeyin üzerine daha da kötü durumlar geldi. Beyoğlu’dan pek çok mekan gitti, biz de tutunmaya çalışıyoruz ama ne kadar dayanabiliriz, tartışılır. Her şeyin normale dönmesi lazım ki ben borçlarımı, kiramı ödeyebileyim. Ancak bizi böyle topal bırakıp 'Her şeyi ödeyeceksin' demek de haksızlık. Benim işletmemin ruhsatı gece 04.00’e kadar ancak 00.00’da kapanmam isteniyor. O zaman vergi borçlarımı da yarıya çekin."

"MUHALEFETİN KULLANDIĞI DİL CİDDİYETSİZ"

"Muhalefetin bu yasaklar karşısında kullandığı dil ciddiyetsiz geldi bana. Bu kararlar insanların hayatlarını etkiliyor. Bir sürü müzisyen intihar etti bu süreçte ve bu meselenin ciddiye alınması gerekiyor. Yaptıkları eleştiri müziği küçük gören bir yerden besleniyor. Müziği sadece pop kültürüyle sınıflandırmanız sizin müzik algınızdaki sorunla ilgili. Türkiye’de yetişmiş çok değerli müzisyenler var ve bizim gibi sahnelerde de çalıyorlar. Siz bu insanlara 'burada durmayın' diyorsunuz artık."

ÖNCEKİ HABER

Sedat Peker, yakalanan kokainin imha edilmeyip satıldığını iddia etti

SONRAKİ HABER

Şişli'de vatandaşlar müzik yasağına karşı yürüdü: Kusura bakıyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...