05 Temmuz 2020 00:45

Kadın işçiler kıdem tazminatının fona devrini tartışıyor

Hükümet kıdem tazminatının fona devri planını sonbahara erteledi ancak gündeminden çıkarmış değil. Milyonlarca çalışanı ilgilendiren bu gasp planına kadın işçilerin cevabı: “Asla kabul etmeyeceğiz!”

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Nuray ÖZTÜRK 
İzmir

Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) adı altında kıdem tazminatının bir emeklilik fonuna dönüştürülmesi ve “İstihdam Kalkanı” adı altında çıkarılacak torba yasa ile esnek çalışma biçimlerinin daha da yaygınlaştırılarak kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldırma planları gelen tepkiler üzerine sonbahara ertelendi. Ancak hükümetin ve patronların gündeminden çıkmış değil.  

Bu uygulama yasalaştığı takdirde çalışma yaşamında zar zor ve eşitsiz koşullarda yer alan kadın işçiler için iş güvencesi ve emeklilik hakkı artık hayal olacak. Görüştüğümüz kadın işçiler, “Gelecek için tek güvencemiz” dedikleri kıdem tazminatının fona devrini kesinlikle kabul etmediklerini ifade ederek, “Kıdem tazminatı tek umudumuz, umudumuzu vermeyiz” diyorlar.

"İŞÇİLERİN HAKKIYLA KESELERİNİ DOLDURMAK İSTİYORLAR"

10 yıldır Bornova Belediyesinde yaşlı bakım elemanı olarak çalışan Figen Yıldızhan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işçi ve işveren sendikalarının anlaşması yönündeki çağrılarına istinaden “Neden ikide birde işçinin kıdem tazminatı gündeme geliyor anlayabilmiş değilim. Bizim buna dair bir şikayetimiz yok, işçiyi çok düşünüyorlarsa haksız işten atmaları yasaklasınlar” diyor.  

7 yıldır sağlık işleri biriminde çalışan Ayfer Öztürk hem evde hem de işte çalışmanın ağırlığına gelecek hayalleri için katlandıklarını söylüyor. “Emekli olduğumda rahat yaşayabileceğim bir ev yaptırmak istiyorum köyüme, oğlumun geleceğine katkıda bulunmak istiyorum. Alabilirsem küçük bir tatil yerim olsun istiyorum mesela, bu ücretlerle olmaz ama…” diyor. Kıdem tazminatının sürekli gündeme getirilmesine çok tepkili; “İşçilerin hakkıyla kendi keselerini doldurmak için uğraşıyorlar. İşçi bir bardak suyu dahi ondan habersiz içmesin, işçiler daha yoksul olsun, olsun ki daha kolay yönetelim, bana muhtaç kalsınlar istiyorlar. İşçiyi düşünen yok, keselerini doldurmak istiyorlar. Asla izin vermeyeceğiz.” 

PANDEMİ FIRSATÇILIĞI

Öztürk, “Cumhurbaşkanı kendisi ortaya koydu planı ama şimdi işveren ile sendikacıların üzerine atıyor. Anlaşın, diyor. Bunu ortaya atan işçiler değil, sendikacılar değil, sizsiniz. İşçiyi daha da yoksullaştırmak, sendikayı yok etmek için ortaya attılar, anlaşın diyorlar. Bizim böyle bir talebimiz olmadı ki, neyine anlaşalım” diye tepki gösteriyor. Gasbın pandemi döneminde gündeme getirilmesini fırsatçılık olarak nitelendiriyor; “Salgın yüzünden, yasaklar yüzünden dışarı çıkılamamasını fırsat bildiler. Kimse tepki gösteremez sandılar. Ama herkes doldu taştı, tepemizden aştı.” 

Kıdem tazminatının kadın işçiler için tek iş güvencesi olduğuna dikkat çeken Öztürk, “Kadınları eve kapatmak istiyorlar, kadın evin işini yapsın, erkek çalışsın. Erkek evi doyuramasın ve bana daha çok muhtaç olsunlar… Ama planları suya düşecek. Biz kadınlar artık daha güçlü ve dirençliyiz” diyor. Kıdem tazminatının fona devri yasalaşırsa örgütsüzlüğe yol açacağını söyleyen Öztürk, “Direnişi, gücü, birliği koparmak, yok etmek istiyorlar. Ama birleşiyoruz, birleşeceğiz de…” diye ekliyor. 

"DOĞMAMIŞ ÇOCUĞUN BİLE BORCU VAR"

Perihan Düz 10 yıldır çalışıyor, temizlik görevlisi, emekliliğine 3 yıl var. Genel-İş 7 No’lu Şube Üyesi Düz, salgın döneminde alınan ekonomik önlemler ve halktan toplanan bağışları hatırlatarak, “Pandemi sürecinde de hep patronları yücelttiler, patronların ekmeğine yağ sürdüler. Benim kardeşim de gelinimiz de işsiz kaldı bu pandemide. Biri büyük otelde çalışıyordu, diğeri küçük esnaf yanında çalışıyordu. 4 aydan beri işsizler ve kirada oturuyorlar. Gidin bir hallerini görün. İntihar aşamasına geldiler. Bu kadar mağdurlar. Bir kereye mahsus 1000 lira para verildi, zaten 800 lirası ev kirası…. Hani elektriği suyu, doğal gazı, telefonu, yiyeceği. Düşük faizli 6 ay geri ödemeli kredi imkanı sundular. Neden? İnsanları kendilerine daha çok muhtaç etmek için. Herkes borçlu. Doğmamış çocuğun bile borcu var” diye tepki gösteriyor.  

Kıdem tazminatının fona devrini istemediklerini söyleyen Düz, “Zaten başka bir birikim yapamıyoruz, emekli olduğumuzda da azıcık elimize toplu para geçsin istiyoruz. Bunu da alamadıktan sonra o emekliliği beklemenin bir anlamı kalmıyor. Çünkü bu şartlarda para biriktiremiyoruz. Bari o orada birikiyor, hani o zaman çocuğumuzun düğünü mü olur, bir ev mi alırız, bir araç mı neyse ne yani o şekilde toplu almak istiyorum. Ya da işten çıkarıldığımda az da olsa elimde para olsun istiyorum” diyor. 

"BU BİR GELECEK MESELESİ"

Kıdem tazminatının fona devrinin sürekli gündeme getirilmesinden dolayı tedirgin olduklarını söyleyen Düz, “Bunun korkusuna akrabalarımdan istemeye istemeye emekli olanlar oldu. Yani kaybetme korkusundan, daha çalışmak istiyorlardı, gerçekten ihtiyaçları da vardı, ama hakkı kaybedecekler diye emekli oldular. Şu anda olsa ben de onu kaybetmemek için emekli olurum. Ama bu sadece bizimle ilgili değil, çocuklarımızla da ilgili. Kıdem bizim için umut. Umudu kaybetmek istemiyoruz. Sendikamız bu konuda dik duruyor, biz de sonuna kadar arkasındayız. A parti, şu sendika vs. diye değil, hepimiz tek yürek olmalıyız. Kimse sessiz kalmasın” diyerek özellikle kadınlara çağrı yapıyor; “Ben ufacık kızıma bile onu söylüyorum. Kadınlar kendini, haklarını savunmalı.” 

12 yıldır temizlik işçisi olarak çalışan Uriye Taşkıran ise “Bir oğlum kiracı, diğeri işsiz, elimizden geldiği kadar biz destekliyoruz. Bu yaşımda onun için çalışıyorum, azıcık daha iyi yaşayabilmek için. İşçinin beş kuruş parasına göz dikiyorlar. Parasız kaldıkça kıdeme sarıyorlar. Bizim geleceğimiz, niye verelim kıdem hakkımızı. Bizim de çocuklarımız var, yarın bir gün emekli olduğumuzda o paraya bağlıyoruz geleceği” diye anlatıyor durumlarını.  

"FONUN NASIL KULLANILACAĞINI İŞÇİLER İYİ BİLİYOR"

Sağlık çalışanı Serap Karslıoğlu da kıdem tazminatı fonunun yeniden gündeme gelmesini, devletin sıcak paraya ihtiyacı olmasına bağlıyor: “Amaçları hazineye para aktarmak. En son ellerine kalan şey kıdem tazminatı, çünkü sıcak paraya ihtiyaçları var. Kimilerine fona aktarılması kötü bir şey gibi görünmeyebilir ama fon kesintilerinden dolayı yaşadığımız kaybın yanı sıra o fonun nasıl kullanılacağını biliyoruz. Fon hiçbir zaman işçi için kullanılmayacak.” 

Kıdem tazminatının kendisi için iş ve hayat garantisi olduğunu söylüyor: “Herhangi bir durum olsa, evlilikte, ölümde, iş değiştirmede, işten atmada, kıdem bizim garantimizdir. Örneğin bir işte uzun yıllar çalıştın, işveren sizi işten çıkarmaya korkar, size onu ödememek için sizi işten çıkaramaz, bir yanıyla iş güvencesini sağlar. Hakkınız varsa rahatça hakkınızı almanızı sağlar, çünkü bilirsiniz sizi işten atamaz. Bu güvencemizi de elimizden almış olacaklar. İşçi sınıfı için, her kriz anında önce kapıya konanın kadın işçiler olduğunu düşünürsek özellikle biz kadın işçiler için o kadar önemli ki…” 

"18 YILDIR KADINLAR İÇİN TEK OLUMLU ŞEY GÖRMEDİK"

AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’in “AKP’den önce kadının adı yoktu” sözlerini hatırlatan Karslıoğlu, “18 yıldır yönetiyorlar ama kadın hakları açısından sayfalarca yazabileceğiniz olumsuz bir sürü şey olmasına rağmen bizim özelimizde herhangi bir olumlu hareketlerini görmedim. ‘Kadınlar iş aradığı, evde oturmadığı için işsizlik oranları artıyor’ diye açıklama yapanların, çalışan bir kadının hakkını koruması zaten beklenemez” diyor.

Kıdem tazminatı hakkının iş güvencesi anlamına geldiğini, iş yaşamında zar zor yer bulan kadınlar için çok önemli olduğunun altını çiziyor Karslıoğlu: “Hepimiz mevcut konumumuzu erkek çalışanların konumuna getirmek için ekstra bir çaba sarf etmek zorunda kalıyoruz. Yani işyerinde yükselme, hakkınızı alma, mevcut hakkınızı koruma konusunda bile zaten her türlü eksi başlıyorsunuz. Sadece eşitliği sağlamak için bile ekstra bir çaba sarf etmeniz gerekiyor. Bu çaba tek kişiyle olacak bir şey değil. Aynı işi yaptığın arkadaşından birimde çalışan kadınlara, çalışan tüm kadınlara kadar birlikte hareket etmeniz gerekiyor. Kıdem hakkından tutun da diğer tüm haklarımız için böyle davranmadığımız sürece hak elde etmemiz ya da mevcut haklarımızı korumamız mümkün değil. Bunun için tüm kadın işçiler örgütlenmeli, her geçen gün buna daha çok ihtiyacımız var.” 

FONA DEVRETMEK, UZUN VADEDE ORTADAN KALDIRMANIN ADIMI

Bornova Belediyesine bağlı BELGEM’de Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni olarak çalışan Pınar Kabakçı, “Kıdem tazminatı onca yıllık emeğimin tek bir kalemdeki karşılığıdır. Asla taviz verilemeyecek bir kriter. Daha önce çalıştığım bir yerden kıdem tazminatımı alarak ayrıldım. Onun bana verdiği güven yetti. Bunun ömür boyu devam etmesi, yarınlara ve emekliliğime daha güvenle bakmamı sağlayacak bir ölçüt benim için” diyor. Kıdem tazminatının fona devri söz konusu olursa uzun vadede bu hakkın tamamen ortadan kaldırılacağını düşündüğünü ifade eden Kabakçı, “Fona devrin alıştıra alıştıra ‘Artık böyle bir hakkınız yok’ diyebilecekleri bir aşama olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle asla taviz verilmemeli” diye konuşuyor.  

"İŞÇİLERİN, SENDİKALARIN HERKESE ANLATMASI LAZIM"

Daha önce sendikalı olmadığını, ama şimdi sendikalı olmanın ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu gördüğünü söyleyen Kabakçı, “Kıdem tazminatı sadece bizi değil, ardımızda bırakacağımız herkesi ilgilendiriyor. Bence sendikalar, konfederasyonlar kıdem tazminatının fona devri konusunda herkesi bilgilendirmeli. Çünkü biz belki burada bilgiye daha kolay ulaşıyoruz. Örgütlü olduğumuz için örgütümüz bilgilendiriyor. Ama herkes bu olanağa sahip değil. Belki bugün gelecek 1000 lira onu fazlasıyla mutlu edebiliyor, bilmiyor çünkü. Çok daha detaylı, hiç bilmeyen birine anlatır gibi anlatılması ve aslında geleceğinin çalındığının altının çizilmesi gerekiyor. Şu an verdiğimiz mücadele ve genel grevden başka aklıma başka bir mücadele gelmiyor. Mücadele ettiğimiz zihniyet duvara toslamak gibi bir şey. Zor bir yoldayız, umarım başarıya ulaşırız” diyor. 

TEK ÇARE BİRLEŞMEK!

İsmini vermek istemeyen bir güvenlik personeli ise fona devir konusunda “Hepimiz adına çok büyük kayıp, hepimizin çocuklarının geleceği. Atıyorum bir ev alacağız ona odaklıyoruz kendimizi, araba aracağız ona odaklıyoruz. Böyle olunca sadece çalıştığımız, neyi ne kadar biriktireceğiz. Zaten aldığımız maaş ne ki, o bizim hepimizin güvencesi” diye konuşuyor. “İnsanların birliği olmadığı için onların istediği olacaktır” diyen işçi, “Herkes ayaklanmalı. Gerekirse grev yapılsın ama yine de umutlu değilim. Hep onların dediği oluyor. Sadece tek bir iş yeri değil, tek bir il değil bütün Türkiye ayaklanmalı, parti gözetmeden birleşmeliyiz” diyerek ancak o zaman kıdem hakkının korunabileceğini, umudun olabileceğini söylüyor. 

ÖNCEKİ HABER

Yol yapımı sırasında heyelan: 2 işçi hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

SES Manisa Şube Eş Başkanı: Kamusal bir engel yokken tedbiri insanlar sağlayamaz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa