10 Haziran 2020 00:02

Salgın patrona fırsat, işçiye kaygı ve borç olarak yansıdı

Manisa'daki Vestel ve Döktaş Döküm işçileriyle pandemi sürecinde yaşadıklarını konuştuk.

Fotoğraf: Google Maps

Reklam

Bilgesu YURDAKUL
Manisa

Binlerce işçinin çalıştığı Manisa Organize Sanayi Bölgesinde koronavirüs salgını dönemiyle birlikte çalışma koşullarının ağırlaştığı fabrikaların başında Vestel ve Döktaş geliyor. Pandemi sürecinden itibaren hafta içi fazla mesailerle, hafta sonu ise özel izinlerle çalıştırılan işçiler, patronların salgın dönemini fırsata çevirdiğini, kendilerine ise işsizlik kaygısı ve yıllık izin borçlanması kaldığını söyledi.

Elektronik bölümünde çalışan ve önlemlerin yetersiz kaldığını söyleyen bir Vestel işçisi, “Pandemi başlarında Vestel yönetimi tarafından beyaz eşya bölümünde bir hafta üretimin durdurulması, dezenfekte işlemleri, kumanya uygulaması ve soyunma odalarının kısıtlı kullanılması gibi çeşitli önlemler alındı. Ancak bu önlemler yeterli değildi. Pandemi başladıktan sonra bizler günlük 4 saat fazla mesai yaparak 12 saat çalışma düzenine geçtik. Bu koşullarda mesaiye kalmak istemesek de mesaiye kalan herkese ‘pandemi yardımı’ adı altında günlük 13 TL, yani fazladan 1 saat daha mesaiye kalmışız gibi bir ücret yatacağını söyleyerek gözümüzü boyadılar. Ancak maaş bordrolarında ‘pandemi yardımı’ ismiyle farklı bir kalem açtıkları için bizim yardımlar vergi olarak uçtu gitti” diye konuştu.

"VESTEL’DE NORMALLEŞME ÇOK ÖNCE BAŞLADI"

Vestel yönetiminin salgın önlemi adı altında attığı her adımı fırsata çevirdiğini anlatan işçi şunları söyledi: “Alınan önlemler kapsamında soyunma odalarını kısıtlı kullanmaya başladık. İçeride sadece ayakkabılarımızı değiştirebiliyoruz. Ama aynı sayıda insan soyunma odasına girip çıkıyor. Yani bizler fiziksel mesafeyi koruyamıyoruz ama patron orada harcadığımız zamandan tasarruf ediyor. Yemekler kumanya olarak dağıtılmaya başlandı. Ancak kumanya diye bizlere verilen sandviçlerle karnımızın doymasının da besin ihtiyacımızın karşılanmasının da imkanı yok.”

Başlarda bahçelerin, yemekhanenin düzenli olarak dezenfekte edildiğini hatırlatan işçi, “Bizlere de kendi çevremizi dezenfekte etmemiz için çamaşır suyu ve su karışımı verilmişti. Ancak son 1 aydır bizlere çamaşır sulu su verilmiyor ve uzun süredir bir dezenfekte işlemi uygulandığını göremedik. Vestel’de ‘normalleşme’ çok önceden başladı” diye konuştu.

"İŞÇİLERİ BORÇLANIYOR"

Vestel’deki çalışma koşullarının vücut dirençlerini düşürdüğünü söyleyen bir başka işçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “12 saatlik çalışma, kumanyalarla yetersiz beslenme hepimizin bağışıklığını düşürüyor. Kan değerlerim çok düşmüş. Sağlıkçılar virüsle baş etmek için bağışıklığımızın yüksek olması gerektiğini söylüyor ama bu koşullar altında bu mümkün değil.” Salgın döneminin başında kronik hastalığı olanlara idari izin verilerek evlerine gönderildiğini hatırlatan Vestel işçisi, “Oysaki arkadaşlarımızın izinlerini yıllık izin olarak göstermişler. 2 aydan uzun süredir çalışmayan arkadaşlarımız fazladan yıllık izin kullandıkları için fabrikaya borçlanmış durumda. Devlet halklara vermediği parayı sermayeye aktarırken Vestel’in gözü doymuyor; işçileri borçlandırmaya devam ediyor” diye konuştu.

"İŞSİZ KALMAK BİR KABUS"

Hijyen ve çalışma koşullarını konuştuğumuz Döktaş Döküm fabrikası işçisi işyerinde dezenfektan uygulaması, yemekhane ve servislerde mesafe kurallarına uyulması gibi önlemlerin alındığını belirtti. İşçi, “Ancak soyunma odalarını hâlâ kullanmaya devam ediyoruz, yemekhanede masalar dezenfekte edilmiyor. Alınan yarım önlemlerle risk devam ediyor” diye konuştu.

Pandemi başında esnek çalışma uygulamasına geçtiklerini ve bunun asıl sebebinin fabrikanın aldığı işlerin az olması olduğunu söyleyen işçi, “Fabrikada iş olsaydı bizim canımız kimsenin umurunda olmaz bir kılıf uydurup, bizi en ağır şekilde çalıştırmaya devam ederlerdi. Dün patronların kâr hırsı için kimsenin canını umursamadan AVM’leri, plajları açanlar bizi hiç acımadan ateşe atarlar” diye konuştu. Hastalanmaktan çok evine ekmek götürememekten korktuğunu söyleyen Döktaş işçisi, şunları söyledi: “Bu süreçte virüse yakalanıp hastalanmaktan çok biz emekçileri işsiz kalmak korkutuyor. Bugün çalışıyorum, biraz eksik biraz fazla maaşımı alıyorum ama yarın ne olacak bilmiyoruz. Bugüne kadar işçilerden toplananlar oluşturulan işsizlik fonunun patronlara teşvik olarak aktarıldığını düşünürsek bu şartlar altında işsiz kalmak emekçiler için bir kabus.”

Reklam