09 Nisan 2020 00:38

İşçi mektubu: İşçiye virüs, sosyal mesafesini koruyup birlik olursa bulaşmaz

Metal İşçisi Osman Dal yazdı: Türk-İş işçilerin canını yok sayan patronlara ve hükümetine karşı bir uyarıda bulundu mu? Evet bulundu. 'Lütfen' dedi.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Osman DAL
Metal İşçisi/Kayseri

Salgına dair bilindik şeyler söylemeyeceğim. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de alınan bu önlemlerin büyük çoğunluğunun sermayedarlar için yapıldığını söyleyebiliriz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kapitalizmin can simidi olan tek adam hükümeti ülkemizin bu süreci bir an önce atlatması gerektiğini ifade ettiler.

Ülkenin Cumhurbaşkanı her konuşmasında “Üretim devam etmeli, Türkiye üretime ara verebilecek ülke değildir” açıklamasını farklı cümleler kurarak ifade etti. Bu açıklamalardan anladığımız işçilerin ve emekçilerin “canı cehenneme” olduğunu çıkartabiliriz. Çünkü fabrikalarda üretim devam ederken Gebze’de, İzmir’de ve birçok ilde belediyelerde emekçilerde testlerinin sonucunun pozitif çıktığını biliyoruz. İnşaat sektöründe durumların daha vahim olduğunu takip ediyoruz. Sağlıkçılar açısından durum iç açıcı değil. Son olarak Kayseri’de işçilere net açıklanmadığı için söylenti halinde ağızdan ağıza yayılan pozitif vakaların olduğu iddiaları büyük işletmelerde konuşuluyor.

İŞÇİYE VİRÜS BULAŞMAZ MI?

Ülkemizde işçilerin canı yok sayılırken, sağlık emekçilerinin de canı yok sayılırken tüm bunlar ortadayken işçilerin ve emekçilerin örgütlü olduğu sendikalar bu tehlike karşısında ne yapıyor?

Benim de örgütlü olduğum sendika bu virüs karşısında işçilerin canını yok sayamazsınız demedi.  Ülkemizde bu sendikalar ne işe yarar? Sendikacılığın tüm dünya tarihinde ne gibi görevleri vardır, nasıl ortaya çıkmıştır. Şimdi bu sendikalar ne yapıyor? Ben de bir metal işçisi olarak bunu kendimce cevaplamak istedim. 

Türk-İş işçilerin canını yok sayan patronlara ve hükümetine karşı bir uyarıda bulundu mu? Evet bulundu. “Lütfen” dedi. 3-4 gün önce ortaya çıktılar. Cumhurbaşkanı’nın başlatmış olduğu kampanyaya 3 milyon yardımda bulunduklarını sosyal medya hesaplarından duyurdular. Kimin parasını kime veriyorlar, bilemedim açıkçası. Diğer bir konfederasyon Hak-İş var. Zaten bunların patronlar ve hükümet eliyle kurulduğunu biliyoruz. Bu virüs tehlikesi karşısında örgütlü olduğu işyerlerinde yüzlerce işçi çıkartılıyor. İşçinin işten atılmasını engellemek için bir adım dahi atmıyorlar. Bir de hiçbir şey yokmuş gibi, pişmiş kelle gibi sırıtarak Cumhurbaşkanı’nın başlatmış olduğu kampanyaya 1 milyon lira yardımda bulunduklarını açıklıyorlar.

Hak-İş’ten bir şey beklemek kendimizi kandırmaktan başka bir işe yaramaz. Ne yapacaksak biz işçiler üyesi olduğumuz sendikalar içinde yapacağız. Bunun yanında diğer bir sendika DİSK var. DİSK bir şey yapıyor mu? DİSK’in içindeki bazı sendikacılar da gücünün yettiği oranda işyerlerini denetliyorlar. İşçilerin de isteği üzerine iş bırakmalar oluyor. İşçilerle birlikte hareket ediyorlar. Bazı bölgelerde sendika temsilcileri, işyerindeki çalışma koşullarını ortaya çıkarınca, “Halkı kin ve nefrete teşvik etmek” suçuyla ihbar edilip gözaltına aldırılıyor patronlar tarafından. Velhasıl eksiklikler giderilmeli diyorum.

Bir atasözü var onu da söylemeden edemeyeceğim. Tarif için birebir “Kavun karpuz yata yata büyür.” Patron sendikacıları da yata yata büyür diyemem ama birçoğu zaten büyüme çağını çoktan geçmiş durumda.

Şu an tüm dünyada ve ülkemizde risk grubu olarak 65 yaş üstü belirlendi. Bizim de ülkemizde sendikacıların çoğunluğu bu risk grubuna yakın. Ben de buradan bu risk grubuna yakın işçinin parasıyla zevküsefa içerinde hayat sürdürenlere uyarıda bulunmak istiyorum. İşçinin aldığı maaşın en az 5 katı maaş alarak, lüks otomobillere binerek, lüks otellerde konaklayarak, lüks restoranlarda yediğin önünde yemediğin arkanda bir hayat sürdürerek bu virüs tehlikesinden uzakta evlerinizde kalmaya devam edebilirsiniz. Sonrasında da evlerinizde kalarak bizden uzak kalabilirsiniz.

Mümkünse oturduğunuz o döner koltuklu sandalyelerinizi de evlerinize götürebilirsiniz. Ben buradan tüm işçi ve emekçilere de bir çağrıda bulunmak istiyorum. Örgütlü olduğumuz sendikaların bu virüs tehlikesi karşısında adım atmasını sağlayalım. Sendikalarımızı bu dönem daha çok sıkboğaz edelim. Sendikacıların bizler sayesinde evlerinde rahatça oturabildiğini ifade edelim. Diyeceğim o ki işçiye, “Sosyal mesafesini koruyup” birlik olursa virüs bulaşmaz.

ÖNCEKİ HABER

İşten atılan metal işçisi yazdı: ‘Evde hayat’ değil dert var dert!

SONRAKİ HABER

Meclis'e 90 dilekçe: Cezaevlerinde virüs semptomları var, karantina koğuşları yok

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...