08 Ocak 2020 00:17

Atların durumu adalıları ikiye böldü

Atlarda görülen ruam hastalığından sonra İstanbul'un Adalar ilçesinde fayton kullanımının 3 ay yasaklanmasını adalılar, faytoncular, İBB önünde nöbet tutan hayvan özgürlüğü aktivistleriyle konuştuk.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul      
                           

İstanbul’un Adalar ilçesinde 19 Aralık 2019 tarihinde faytonlarda çalıştırılan 81 at İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından ruam teşhisi konularak öldürülmüştü. Ardından 20 Aralık 2019 tarihinde İstanbul Valiliği tarafından Adalar’da fayton kullanımının 3 ay süreyle yasaklanması ve atların ahırlarına geri dönmesiyle ile başlayan süreç hâlâ belirsizliğini koruyor. 3 ay fayton yasağı ve faytonların kaldırılma çalışmalarının başlatılması tartışmalara yol açtı. Konuyla ilgili Büyükada’ya giderek adalılarla, faytoncularla ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) önünde nöbet tutan hayvan özgürlüğü aktivistleriyle konuştuk. Fayton yasağına faytoncular tepki gösterirken ada sakinleri ise ikiye bölünmüş durumda. Soğuk havaya ve yağmura rağmen 20 Aralık’tan beri İBB önünde nöbet tutan atların faytonlardan özgürleşmesini isteyen aktivistler ise atlar özgürlüğüne kavuşana kadar mücadele edeceklerini vurguladı.

"ATLARIN DURUMU ÇOK KÖTÜYDÜ"

10 yıldır Büyükada’da yaşayan Beyhan Baydan, faytonların kalkması gerektiğini vurguluyor, “Ben istemiyorum, atların durumu çok kötüydü. Çok sayıda olduğu için de atlara bakamıyorlar. Belki çok az sayıda ve başka bir güzergahta fayton olabilir. Buraya toplu taşıma aracı istiyoruz. Adalar’da büyük bir ulaşım problemi var. Faytonlar dışında bir ulaşım aracı yok. Fayton çok pahalı ve hastalık yayıyor” dedi.

"ATLAR GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE ÖLÜYOR"

Adanın faytonsuz çok iyi olduğunu söyleyen başka biri yurttaş ise, “Zaten yerli halkı istemiyorlar özellikle para getiren Arapları, turistleri istiyorlar. Olmaması çok iyi. Her sene 3 ay kalıyorum, her geldiğimde hayvanlara yapılan eziyeti görüyordum. Aç susuz ormanlarda dolaşıyorlardı. 3-5 kişi biniyorlar faytona atlar gözümüzün önünde ölüyor. Böylesi daha iyi” şeklinde konuştu.

"BU YOĞUNLUKTA FAYTONLA TAŞIMACILIK MANTIKLI DEĞİL"

Doğma büyüme Büyükadalı olduğunu söyleyen Cafer Çaka ise şunları söylüyor: “Faytonlar adamızın sembolü. Fakat son yıllarda Adalar’a çok fazla ilgi olduğu için bu faytonlara büyük bir yük biniyor. Geçmiş dönemde Adalar’ın nüfusu düşük olduğundan faytonla taşımacılık mantıklıydı. Bu yoğunlukta faytonla taşımacılık mantıklı değil. Çünkü bu atların sırtına verilen yük biraz da vicdanları sızlatıyor, mantıklı değil. Dolayısıyla tamamen kaldırmak yerine bunları ıslah edip belli bir oranda adada tutmak daha mantıklı olacak bir adalı olarak bunu söyleyebilirim.”

"DENETİM VE KONTROL ALTINDA OLMALI"

İsmini vermek istemeyen başka bir ada sakini ise faytonların olması gerektiğini ancak denetimlerin sıklaştırılması gerektiğini vurgulayarak, “Kaç kere gözümün önünde atlar yorgunluktan düştü. Denetim ve kontrol altında olmalı. Faytoncular bir veteriner ayarlayacak, haftada bir gelecek hayvanlara bakacak aşılarını yapacak yemlerini denetleyecek. Doğru düzgün yem vermiyorlar ki. Bir tek saman veriyorlar ya da salıyorlar ormana artık ne bulurlarsa hayvanlar onu yiyor” diye konuştu.

Adada yaşayan ve ismini vermeyen KOAH hastası olduğunu söyleyen bir kadın ise faytonların olması gerektiğini söyleyerek, “Ben KOAH hastasıyım nasıl gideceğim eve. Hadi inerken iyi ama çıkarken çıkamıyorum. Poşet bile taşıyamıyorum. Bu adanın tarihidir at. Burayı imara açacaklar, bunu düşünüyorlar. Atlarımızı bize geri versinler. Hayvanları oraya tıkmak nedir? Denetim yap, aşı yap, çözüm bul” ifadelerini kullandı.

"BÜYÜKADA’NIN YARISININ GEÇİM KAYNAĞI"

58 yıldır Büyükada’da yaşayan Hüseyin Ünalan faytonları bütün ada halkının istediğini belirterek, faytonun adanın sembolü olduğunu aktardı. Ünalan, “Tutturdular fayton fayton. Büyükada nüfusunun yarısı fayton ile geçimini sağlıyor. Atlara kötü davranılıyor diyorlar, sen kendi bastığın ayakkabıya hor bakar mısın? Sen atlara bakmazsan ekmeği nereden yersin? İster belediye başkanı olsun ister bilmem kim olsun bir düşünsünler ya bu insanlar nasıl geçinecek” dedi.

Başka bir yurttaş ise şunları söyledi: “Tüm Türkiye atlara eziyet edildiğini görüyor. Günah. Ama buradan çok insan da evine ekmek götürüyor bu da önemli. Bir iyileştirme olabilir. Denetlesinler, baksınlar. Bu durumun tamamen bir rant olduğunu düşünüyorum. Araç kullanımına açacaklar buraları. Yasak olmasına rağmen artık araçlar geliyor. Atlarımızı bize geri versinler, belediye denetim yapsın bunlarla düzelir.”

Otel işlettiğini söyleyen başka bir yurttaş ise, “Kalkmasını istemiyorum çünkü otel işletiyorum burası bir turizm beldesi. Evet faytonlar iyileştirilebilir sayısı düşürülebilir. Veteriner veya hastane getirilebilir ama kaldırılarak olmaz. Ayrıca bu atlar ahırlarda çok dar yerlerde bakılıyor nereye kadar buralarda tutulabilir. Tabii kötü faytoncular da var ama bunlar denetlenebilir” diye konuştu.

TALEBİMİZ NET: ATLARIN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ

Atların faytonlardan özgürleşmesi direnişindeki yaşam nöbetçilerinden Caner Aydın, atlı faytonların kaldırılması için uzun yıllar mücadele verdiklerini söyleyerek, “Bizim hayvan özgürlüğü noktasındaki talebimiz net; atların, faytonlardan özgürleştirilmesi ve mal/kaynak olarak algılanmadıkları şartlarda hayatlarını devam ettirmeleridir. Bunun da somut karşılığı atların, insan kullanımı olmaksızın hayatlarının geri kalanını yaşayacakları bir tesis içinde var olmalarıdır” dedi. Hayvan Hakları İzleme Komitesi'nin (HAKİM) 2018 raporuna göre, Adalar genelinde 272 fayton olduğu ve 1540 atın bu faytonlarda kullanıldığını belirten Aydın, “Yine çok atıfta bulunulan bir sayı olarak yılda 400 atın öldüğü telaffuz edilmekte. Bildiğiniz gibi "rakamlar", resmin sadece bir kısmına ışık tutabiliyor. Kayıtlara geçmeyen ölümleri bilmemize ise imkan bulunmuyor. 20 yıllık ortalama ömrü olan atların, köle olarak 2 sene kullanıldıktan sonra öldüğünü kabul ediyoruz” diye konuştu. Aydın, “Atlar, adalarda ulaşımın sağlanması için "olmazsa olmaz" bir zorunluluk değil. At kullanmadan ulaşımı sağlamak mümkün olduğu için at kullanımı keyfi bir tutumdur. Adaların dokusuna uygun birden çok ulaşım çözümü varken atların kullanılmasında ısrarcı olmak hak ve özgürlük ihlali olarak karşımıza çıkıyor. Hak ve özgürlükleri sadece insan için mümkün gören türcü, ayrımcı anlayışın karşısında bütün türler için özgürlük talebimiz var” diye konuştu.

"300 AİLE İŞSİZ KALDI"

Faytoncular Derneği Başkanı Hıdır Önal, hayatlarını sürdürebilecek bir gelir kapısı istediklerini belirterek bu anlamda Büyükşehir ile görüşmelerin devam ettiğini ve fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi. Atların sağlık durumları ve bakımları ile ilgili bilgi veren Önal şöyle devam etti:

"Atlarımız gayet iyi, sağlık taramalarından geçirildiler. Atlarımız gayet düzenli bir biçimde besleniyorlar. Faytoncu arkadaşlarımız gerektiğinde kendi mutfaklarından kısabilirler ama asla atları mağdur etmezler. Her gün atlar gezdiriliyor ahırların olduğu yerde. Seyisleri var tımarları yapılıyor eksiksiz bir biçimde bakımları yapılıyor. Biz sadece sorunun bir an önce çözülmesini istiyoruz. Bu insanların ekmek kapısının olmasını istiyoruz. 300 aile işsiz kaldı, çarpanlarını söylemiyorum bile"

Atların tutulduğu ahırda konuştuğumuz at bakıcısı ise “3 yıl öncede yaklaşık 200 at bu hastalığa yakalandı ve itlaf edildi. O zaman bu tepkiler neden olmadı? Bu atları Urfa’dan getiriyorlar, oradan gelirken sağlık taraması yapmıyorlar. Sağlık taramaları 6 ayda bir burada yapılıyor. Doğru bir düzenleme ile yoluna koyabilirler fayton meselesini. Şimdi bu atların hepsini ahırlara gönderdiler ve çıkmaları yasak. Bu atların yürümesi, koşması lazım yoksa daha büyük sorun. Biz burada gelip atları yemliyoruz, temizliklerini yapıyoruz, akşam battaniyelerini örtüyoruz üşümesinler diye. Atlar bizim geçim kaynağımız” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Metin Göktepe'nin annesi Fadime Ana: Su gölde kala kala kokar, önce onu temizlemeli

SONRAKİ HABER

CHP'den Çine'de silikozis hastası olan maden işçileri için soru önergesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...