22 Aralık 2019 13:42

Hatay Erzin’de üreticiler kurultay yapmaya karar verdi

Hatay'ın Erzin ilçesinde üreticiler ve ilçedeki oda ve kooperatifler Erzin'de tarımın sorunlarını konuşmak için bir araya geldi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Narenciye üretiminde önemli bir noktada bulunan Hatay'ın Erzin ilçesinde üreticiler ve ilçedeki oda ve kooperatifler Erzin'de tarımın sorunlarını konuşmak için Erzin Belediyesi düğün salonunda bir araya geldi. MKÜ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berkant Ödemiş ve Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak'ın konuşmacı olarak katıldığı toplantıda yapılan tartışmalar sonucu Erzin'de tarım kurultayı yapma hedefi ile köyleri dolaşacak bir komite kurulmasına karar verildi. Panel sonunda konuşmacılara ve Erzin’de çevre davalarında üreticinin yanında yer alan Av. Ümit Arif Özsoy’a plaket verildi.

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EN ÇOK BU BÖLGEYİ ETKİLEYECEK”

Termik santrallerden çıkan kirletici maddelerin hava ile taşınarak çok uzak noktalarda asit yağmurlarına dönüştüğünü ve  fosil yakıtların iklimi değiştirmeye başladığına dikkat çeken Ödemiş, iklim değişikliği ve yağışların azalması sonucu tarımın olumsuz etkileneceğini ifade belirterek bulundukları alana sahip çıkabilmek  için üreticilerin örgütlenmesi gerektiğini belirtti.

Erzin ve Dörtyol'un bulunduğu bölgenin Türkiye'de güneşlenme süresi ve şiddeti açısından her ürün yetiştirmeye müsait olduğunu anlatan Ödemiş, bölgede bir iklim değişikliği ile ilgili ortaya çıkacak değişimin alüvyal topraklar üzerinde olan Erzin'e uğramamasının mümkün olmadığını belirtti. Bölgeyi bekleyen tehditlerden birinin enerji politikaları ile iklim değişikliği olduğunu anlatan Ödemiş, 1970'lerde Türkiye'de yağış miktarı 656 mm civarında iken bugün 630 mm'ye düştüğüne dikkat çekerek  bölgedeki termik santrallerin iklim değişikliğinde etkisi olacağını ve su miktarının azalacağını anlattı.

“TERMİK SANTRALLER AMANOSLARI YOK EDECEK”

Termik santrallerden bahsederken Çin'deki termik santrallerden çıkan zehirli gazlar Japonya'daki ormanların üzerine asit yağmuru olarak yağdığı için Japonya'nın Çin'e ücretsiz filtreleme sistemlerini ücretsiz verdiğini söyleyen Ödemiş, "Yatağan termik santralinin ormanları yok ettiği için bir bakanlık bir bakanlığa tazminat ödemiştir. Böyle giderse Amanoslar da aynısı olacak. Enerji satrallerini koyduğumuzda Amanoslardan vaz geçmemiz anlamına geliyor" dedi. Su azalırsa ikame edecek başka bir ürün olmadığını ifade eden Ödemiş, suyun kanallarla taşınırken yüzde 46'sının kaybolduğunu kalan yüzde 54'ün bir kısmının da vahşi sulama yöntemleri ile kaybedildiğini belirtti.

“ÇİFTÇİ ÖRGÜTLENMELERİNİ GERÇEKELTİRMEMİZ GEREKİR”

Gelecek 20 yıl içerisinde bu konular çiftçiye öğretmenden devam edilirse bugün elde edilen rekoltenin 5'te 2'sinin kaybedebileceği yönünde senaryolar olduğunu ifade eden Ödemiş, "Sadece yağmur azaldığı için değil. Bitkilerin hasat dönemlerinde şiddetli yağışlar ve sel felaketleri ile karşı karşıya kalacağız. Bizim yapmamız gereken şey bulunduğumuz alana sahip çıkacak çiftçi örgütlenmelerini gerçekleştirmek" dedi.  

“TARIM ŞURASINDA ÜRETİCİNİN SORUNLARI YOK, ŞİRKETLER VAR”    

Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak,  Dünya Ticaret örgütü ya da AB uyum yasalarının hepsinin Türkiye gibi ülkelere “Tarım desteklerini azalt, kırsal kesimin nüfusunu düşür, üretime kota getir, suyu fiyatlandır, özelleştirmelerin ve ithalatın önünü aç” dediğini ifade etti. Bu politikalar çerçevesinde şirketlerin tarıma el atmaya başladığını, köylerin boşaldığını, “Tarımda Milli Birlik Projesi” ile Tarım Bakanlığı’nın işlerinin Semerat isminde kurulacak bir Holding’e devredilmek istendiğini dile getiren Başkavak, bu projenin hayata geçirilmesi için tarım şurası toplandığını belirterek şurada girdi maliyetlerinin düşürülmesi, desteklemelerin artırılması, taban fiyat uygulaması, çiftçi borçları, ithalatın engellenmesi, özelleştirilmelerin durdurulması konularının kararlara girmediğine dikkat çekti.

“HAVVA ANA GİBİ TOPRAKLARIMIZI SAVUNMALIYIZ”

Bu politikalara karşı hukuki ve fiili mücadelenin önemli olduğunu dile getiren Başkavak, “Tarım alanlarımız yok ediliyor, suyumuz, toprağımız talan ediliyor. Yürütmeyi durdurma ve iptal davalarını kazanıyorsunuz. Ama karşınıza başka şeyler çıkarıyorlar. Yeşil Yol yapılırken makinelerin önüne geçen Havva Ana gibi topraklarınızı savunmazsanız şirketler bir yolunu buluyor. Yenilenebilir enerji için tarım alanları talana açan Enerji piyasası kanunu, maden yasası, mera kanunu,  tabiatı ve biyoçeşitliliği koruma kanunu, acele kamulaştırma, zeytin yasası gibi köylülerin aleyhine yasalar değiştiriliyor” dedi. Girdi maliyetleri, aracılar, tüccarlar, tekelleşmiş şirket tarımı, sanayiciler ve ihracatçılar karşısında yok olmamak ve ayakta kalabilmek için el birliği, akıl birliği, güç birliğine ihtiyaç olduğunu dile getiren Başkavak, “Peki kim yapacak? Geçimlik tarım üretimi yapanlar yapacak. Varlığını doğanın yağmalanması ve insanın sömürülmesi üzerine kuran bu sistemin değişmesi için mücadele şart. Bir araya gelip, örgütlenmek şart. Bize bir mücadele örgütü şart” dedi.

“ÜRETİCİLERİN SÖZ SAHİBİ OLDUĞU SENDİKAYA İHTİYAÇ VAR”

Üreticilerin üyesi olduğu oda ve birliklerin konumları ve yapıları gereği sorunları çözme noktasının çok uzağında olduğunu ifade eden Başkavak, Tüm Köy Sen’de örgütlenme ihtiyacına dikkat çekti. Üretici köylülerin doğrudan söz sahibi olması gerektiğini ifade eden Başkavak, tarım politikaları üzerine söz söyleyen, taban fiyatın belirlenmesinde taraf olan, köylülük içindeki bölünmüşlüğü yok etmek üzere bilinç sıçraması yaratan, en geniş köylüyü kendi çıkarları ve talepleri temelinde bir araya getirebilen sendikaya ihtiyaç olduğunu söyledi. (Hatay/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Sapanca'da Evrensel'le dayanışma etkinliği: Evrensel 25 yıldır dimdik ayakta duruyor

SONRAKİ HABER

Çanakkale'de öğrencilerden zamlara karşı kampanya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...