03 Şubat 2019 23:25

Kayyım ve aday Cumali Atilla'nın "kadın politikaları" karnesi zayıf

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Kadın Politikaları Daire Başkanı Yüksel Aslan Acer'le AKP adayı Cumali Atilla'nın kadın politikalarını konuştuk.

Fotoğraflar: MA

Paylaş

Orhan KURUL
Fırat TOPAL
Diyarbakır

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi kayyımı ve AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cumali Atilla “İsteyince oluyor” sloganını kullanarak seçim propagandası yapmaya devam ediyor. Kayyım olarak atandıktan sonra birçok kadın kurumunu kapatmış olan Atilla, bu kurumlarda çalışan onlarca kadını da işten çıkarmıştı. Atilla’nın "kadın karnesini" Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Kadın Politikaları Daire Başkanı Yüksel Aslan Acer ile konuştuk.

Kayyımın atandıktan sonra, kentteki tüm paydaşların fikri alınarak hazırlanan 5 yıllık stratejik planları çöpe attığını söyleyen Acer, “Onun yerine masa başında ‘ben yaptım, oldu’ anlayışı ile yeni planlar oluşturuldu” dedi. Yeni hazırlanan stratejik planda birçok kadın projesinin üstünün çizildiğini belirten Acer, “Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan kadın müzesi projesi iptal edildi. Kayapınar Kent Meydanı projesinde yer alan Kadın Kütüphanesi, Millet Kıraathanesi olarak değiştirildi. Aynı projede yer alan kadınlara dönük kültür, sanat, spor alanları projeden tamamen çıkarıldı. Kadın danışma merkezlerinin çoğunluğu kapatıldı” dedi. “Bizim stratejik planda ‘toplumsal cinsiyet eşitliğinin’ bir bütün olarak kentte üretilen tüm hizmetlerde gözetilmesi gibi bir durum vardı” diyen Acer, “Sadece, kadın politikaları daire başkanlığı ve o birimin çalışmaları değil kentteki diğer birimlerin de bir bütün olarak belediyenin kentte yürüttüğü tüm hizmetlerde kadının gözetilmesi bu stratejik planın önemli bir ayağıydı” ifadelerini kullandı.

KADINI AİLE İÇERİSİNDE ELE ALAN BİR YAKLAŞIM

Kadın Politikaları Daire Başkanlığı’nın bir birim olarak sadece Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerinde var olduğunun altını çizen Acer, bu birimin önemine dair şunları söyledi:

“Bu kadınlar açısından çok büyük bir adım olmakla birlikte, o alanın daha fazla önemsendiğinin de göstergesidir. Siz bir daire başkanlığı kurduğunuz zaman; o alana daha fazla bütçe ayırma, daha fazla personel ayırma gibi işleri de yapmak zorundasınız. Ayrıca, bu dairenin önemi sadece kadın sorunlarıyla ilgilenen bir daire olmasıyla ilgili değil. İmar şehir planından, park bahçelere kadar kadının ihtiyacına göre planların dizayn edilmesi için önemli bir birimdi bu daire başkanlığı.”

Kayyımın geldikten sonra daire başkanlığının adını ‘Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı’ diye değiştirdiğini  hatırlatan Acer, “Kayyım norm kadroda böyle bir isim yok diyerek ismi değiştirdi. İsmin değişikliği şu açıdan önemli; kadını aile içerisinde değerlendiren bir yaklaşım aslında orada başlamış oldu” dedi. Bu yaklaşımı “kadını aile içerisinde ele alan, önceliği aileye veren ve gerekirse kadını aileye kurban eden bir yaklaşım” olarak değerlendiren Acer, kendi yaklaşımları için de şöyle dedi:

“Biz aileyi önemsizleştirmiyoruz ama kadının aile içerisinde kendini özgürce ifade edebileceği bir durum yoksa, kadın aileye kurban ediliyorsa, şiddet gördüğü halde bunu dile getiremiyorsa, boşanmamak için şiddete katlanıyorsa bizim için o aile sağlıklı bir aile değildir. Kadın açısından da yaşanabilir bir aile değildir”

‘HANIMEFENDİLİK’ MAKAMI YOK

Kayyımın “Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı” diyerek değiştirdiği birime Diyarbakır müftülüğünden bir memur atandığını da söyleyen Acer, “Resmiyette o ama fiiliyatta da kayyımın eşi ‘hanımefendi’ sıfatıyla yürütüyor. Haberlerde sıkça görüyoruz ‘hanımefendi kadınlarla bir araya geldi, hanımefendi şu kadın merkezinin açılışını yaptı, hanımefendi engellilerle bir araya geldi’ bu haberlerde özellikle hanımefendi sıfatı vurgulanıyor. Kayyımın resmi eşi olması belediye hizmetlerinde çalışabilir, açılış yapabilir gibi bir yetki vermez. Mevzuatta hanımefendilik gibi bir makam da yok ayrıca. Garip bir işleyiş var ve nereye oturtacağınızı da bilmiyorsunuz” dedi.

MUHAFAZAKAR BİR ANLAYIŞ OTURTULUYOR

Şiddetle mücadele ederken kendi ekipleriyle başvuruları alıp kendilerinin değerlendirdiğini söyleyen Acer, “Sığınma evi açmıştık, ondan sonra ilk adım istasyonunu açtık. Bu sığınma evinin daha rahat işlemesi için önemliydi. Şiddet başvurularının daha rahat ulaşabilmesi için Alo Şiddet Hattı kurmuştuk. İlk adım istasyonunu ihtiyaç değil diye kapattı. Oysaki önemli bir ihtiyaçtı. Alo Şiddet Hattı görünürde var ama işlemiyor. Sığınma evi var ama o da direkt ŞÖNİM’e (Şiddet Önleme ve İzleme Müdürlüğü)  bağlı çalışıyor. Ne yazık ki; ihraç edilerek bu alanın dışına itildiğimiz için takip edemiyoruz ama giderek muhafazakar bir anlayış oturtuluyor kadın merkezlerinde. Şimdi işte sığınma evlerine vaiz göndermek üzere işlemler de yapıyorlar” dedi.

GELENEKSEL ROLLERİ PEKİŞTİREN YAKLAŞIM

Kendileri için toplumsal cinsiyet rollerini değiştirmenin önemli olduğunu vurgulayan Acer, toplumda kalıp yargıların olduğunu söyleyerek, “Bu kalıp yargılardan dolayı kadınlara çok dar çok sınırlı bir çalışma alanı bırakılmıştı. Geri kalan geniş bir alan da erkeklere bırakılmıştı. Kadınlar sürücülük de yapabilir, belediye otobüsünü de kullanabilir, çevre temizliğinde de çalışabilir, pazarcılık da yapabilir diyorduk biz” dedi.

Kayyımın bu anlayışın tam tersini yaptığını da belirten Acer “Mesela kadın merkezlerinde, kadınların farklı yeteneklerini keşfedip geliştirebilecek çok sayıda kurslar vardı. Şimdi kadın kurumlarına ve bir çok yere Kuran kursu, biçki dikiş, pastacılık kursları açıldı. Biraz daha o geleneksel rolleri pekiştiren bir yaklaşım. Biz o rolleri değiştirmeye çalışıyorduk” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Adalet arayan işçi aileleri: Davutpaşa’nın sorumluları yargılansın

SONRAKİ HABER

İşten atılan Makro Market işçileri eylemlerine devam ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...