20 Ocak 2019 23:28

Emekliler içini döktü: 1 TL’lik bir bardak çay bile emekliye lüks

Avcılar’da Bülent Ecevit Parkı içinde bulunan ‘Emekliler Yeri’nde emeklilerle konuştuk. 'Emekliye müjde' diye duyurulan yüzde 10'luk zammı sorduk.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Yılbaşında onlara reva görülen, yüzde 10’luk zam ‘emekliye müjde’ diye duyuruldu. Peki bu onları memnun etti mi?

Zamlı maaşlarını almadan düşüncelerinin ne olduğunu anlamak için soluğu, Avcılar’da Bülent Ecevit Parkı içinde bulunan ‘Emekliler Yeri’nde aldık.

Hava soğuk olmasına rağmen içerideki her masa dolu. Oturanların, ezici çoğunluğu emekli. Büyük olduğu için yakılan elektrik sobası içeriyi ısıtmıyor. Herkes montlarıyla oturuyor. Aklımıza şu soru takılıyor: İnsan ısınamadığı bir mekanı niye tercih eder ki?

Bir emekliden cevabını alıyoruz: Çayın burada ucuz olması.

Çayın 75 kuruş olması emeklileri buraya çeken en büyük etken olduğunu söylüyor sohbet ettiğimiz biri. Aylar önce her şeye yapılan zamlardan burası da nasibini almış ve çay 1 TL’ye çıkarılmış. Fakat belediye başkanına çıkıp çayın yeniden 75 kuruş olmasını sağlamışlar.

Tüm masaları dolaşarak emeklilerin ekonomik durumunu ve maaşlarına gelen zam hakkında ne düşündüklerini ayrıntılı bir şekilde öğrenmeye çalışıyoruz.

Önce çekingen tavırlarla karşılaşıyoruz. ‘Fişlenme’ korkusu yaşıyorlar. Bazıları bunu açıkça söylüyor. Ses kaydı almak veya fotoğraf çekmek imkansız hala geliyor.

YÜZDE 26 ZAM BEKLEDİK YÜZDE 10 İLE SUSTURDULAR

AKP ve MHP’ye oy verenlerin yoğunlukta olduğu bir masaya yanaşıp şartları zorluyoruz. 76 yaşındaki MHP’li Servet Akyıldırım, “Kızım konuşursak Silivri oradadır. Geçtiğimiz günlerde iki sanatçı konuştu onlara dava açtılar. Sen bizi Silivri’ye göndereceksin. Silivri’ye gitmek isteyen konuşsun” diyor.

Zaman ilerledikçe cesaret sohbetimiz başka masalara sıçrıyor. Örneğin emekli olduktan sonra 5-6 yıl ek iş yaptığını söyleyen Necdet Atik emeklinin durumuna adeta isyan ediyor: “Ama bu yaşta kim bizi işe alır. Çocuklarımıza iş bulamıyoruz, kendimize nasıl bulalım. Biz en az yüzde 26 zam bekledik (Cumhurbaşkanının maaşına yapılan zam oranı) yüzde 10 ile bizi susturdular. Bu emeklilerin içinde evi olmayanlar da var. Biz bir nebze olsa da rahatız ya evi olmayan emekliler ne yapacak?”

AKP’LİYİM AMA ‘AÇ KALALIM’ DEMEM

Konuşanın hapse düşeceği endişesi taşıyan Servet Akyıldırım emeklilerin haliyle övünemese de övüneceği bir şeyin olduğunu ifade ediyor: “Giyimiyle, kravatıyla  konuşmasıyla gurur duyuyorum. Türkiye’nin gururu. Sadece ekmek yiyelim, aç kalalım. Ama Cumhurbaşkanımız var olsun.”

Masada oturan başka bir emekli Akyıldırım’ın bu sözleri üzerine devreye girerek, “Ben yıllardır oyumu AKP’ye verdim. Yine de AKP’ye oyumu vereceğim. Başka bir seçenek yok. Ama Cumhurbaşkanı kendi maaşına yüzde 26 zam yaparken sen ‘aç kalalım’ diyorsun biz niye açlığa mahkumuz” diye tepki gösteriyor.

HER GÜN MAKARNAYA TALİM

İsminin Bekir Tolun olduğunu öğrendiğimiz emekli konuşmasına şu sözlerle devam ediyor: “Bağkur’dan emekliyim. 1620 TL emekli maaş alıyorum. 8 çocuğum var. 3 çocuğum üniversite okuyor. Hanımın da maaşı yok, kendisi hasta zaten. Zor durumdayız. Sayın Cumhurbaşkanımız kendi maaşına zam yaparken bizi de düşünsün. Onun her şeyi var bizim hiçbir şeyimiz yok. Evde sürekli makarna pişiyor. Haftada bir tavuk eti olur ya da olmaz. Evli olan çocuklarım faturalara yardım ediyorlar. Üniversitedeki çocuklarım geldiklerinde, elimi cebime atıyorum. Bakıyorum harçlık yok. Başımı eğiyorum. Hayat şartı çok zor. Emekliye zam yapılırken biraz ellerini kalplerine götürsünler.”

ETİN FİYATINI BİLMİYORUZ

Kurbandan kurbana kırmızı et yediklerini ve kırmızı etin fiyatını bilmediklerini söyleyen Bekir Tolun, “Et yemiyoruz ki kızım fiyatını bilelim. Kurbanda komşular getirirse işte. Çocuklarım olmazsa ayın sonu gelmez. Çocuklar da akşama kadar inşaatta çalışıyor. Utanarak alıyorum paralarını. Şu an kimse bize iş de vermiyor. 70 yaşındayım iş verseler çalışırım yeter ki eve boş dönmeyelim” dedi.

“Devletin kasasını emeklilere versen kızım yine de şükür etmezler” diyen amcamıza Bekir Tolun, “Onun çocukları zengin, benim gibi  her gün evde makarna pişirse şükür etmez” diye tepki gösteriyor.

‘EMEKLİYSEN HASTALANMAYACAKSIN’

Daha sonra isminin yazılmasını istemeyen bir emekli devreye giriyor ve şunları söylüyor: “Çok sıkıntıdayız ama yine de diyoruz ki ‘devletimize Allah zeval vermesin’. Devletten dilendiğimiz de yoktur. 20 yıl çalıştım. Hakkım olanı istiyorum. Ama hakkı olanı isteyen ne hakkı olanı alabilmiş, ne hakkını koruyabilmiş. Geçtiğimiz ay kalp krizi geçirdim. Özel hastaneye götürmüşler. Allah yardım etmiş, acile götürmüşler. Acile gittiğim için paçayı kurtardım. Acilden gitmeseydim samimi söylüyorum en azından 5-6 bin gidecekti. Gözümü açtığımda ilk düşündüğüm şey hastaneye nasıl para ödeyeceğimiz oldu. O an kurtulduğuma sevinemedim. Sonra söylediler de rahatladım. Emekliysen hastalanmayacaksın.”

‘30 YIL ÇALIŞMAMIN MÜKAFATI: AY SONUNU KARA KARA DÜŞÜNMEK’

1750 TL emekli maaşı aldığını belirten Necdet Atik, aldıkları maaşa geçinmelerinin imkansız olduğunu söylüyor. Atik, “Ev kendi evim. Eşim de emekli. Kim istemez ayda bir defa eşiyle restorana gitmek? Kaç senedir hanımı bir restorana götürmek istedim olmadı, götüremedim. Yıllardır kaplıcaya gitmek istiyorum ama gidemiyorum. Git gel bakalım kaç para. Yaşlıyım ‘gideyim’ diyorum faturalar aklıma geliyor, gidemiyorum. 266 TL doğal gaz, 140 TL elektrik, 98 TL su geldi. Hesaplama yaptığımızda elimizde para kalmıyor. Kıt kanaat geçiniyoruz. Çoğu şeylerden feragat ediyoruz. İki kişi emekli olduğumuz halde yetmiyor. 30 yıl çalışmamın mükafatı ay sonunu kara kara düşünmek. Yetmiyor, kızım inan yetmiyor”  diyerek yaşadıklarını özetledi.

Tasarruf yapmalarına rağmen faturaların yüksekliğinden yakınan Atik, “Buradaki herkese sor bir pazara girip çıkmak en az 150 TL. Kasaba git bir kilo et 60 lira. Sürekli hesap yapıyoruz ama işin içinden çıkamıyoruz. Doğal gazı en kısık açıyoruz. Battaniye ile yaşıyoruz. Niye ben evde kısa kolla gezmeyeyim. Elimiz alışmış hemen lambaları söndürüyoruz. Akşam karanlık çökene kadar ışığı yakmıyoruz. Bu kadar tasarruf yapmamıza rağmen gelen faturalar yüksek.

‘1 LİRAYA BİLE MUHTACIZ’

2000 yılından önce emekli olduğunu ve diğer emeklilere göre bir nebze de olsa şanslı olduğunu vurgulayan başka bir amca ile sohbete devam ediyoruz. “Ben 2400 TL maaş alıyorum” diyen emekli, “Faturalar bir anormal geliyor. 50 TL’lik fatura kullanmışım 40 TL dağıtım bedeli, vergiyi katarsak 90 TL üstü fatura geliyor. Biz toplum olarak bunları hak ediyoruz. Her şeyden korkuyoruz. Benim bir çocuğum vardı, iş bulamadığı için Amerika’ya gitti. Tek çocuğuma iş bulamadım Türkiye’de. Bizi yönetenler har vurup harman savunmasalardı gençler işsiz kalmazlardı” diyor.

ÇALIŞIRKEN AÇTIK, EMEKLİLİKTE DE: MAAŞIMIZ EN AZ 3 BİN TL OLMALI

Her şeyden tasarruf yaptıklarını vurgulayan bir emekli, “Doğal gaz ne kadar kısarsan kıs 200, elektrik de 100-150 geliyor tasarruflu ampul kullanmamıza rağmen. Ben buraya çay ucuz diye geliyorum. İki tane çay zor içiyorum. Hesabımızı bilmek zorundayız. Yoksa geçinemeyiz. Üstümdeki mont 12 yıllık. 12 senedir aynı montu giyiyorum. Pazar arabası yanımda, görüyorsunuz. Boş işte. Bu fiyatlarla emekli maaşı en az 3 bin lira olması lazım. Mesela ben isterim ki her hafta eşimle birlikte tiyatroya gideyim, arada bir sinemaya gideyim ama gidemiyoruz. İstediğin gazeteyi bile alıp okuyamıyorsun. 1 liraya muhtacız. Çalışırken açtık, emeklilikte de açız” dedi.

İKİ KİRA ÖDENMESİN DİYE GELİNİMLE OTURUYORUM

Erol Oğuz, hem emekli hem de ek iş yapıyor. 1700 TL emekli maaşı olan Oğuz maaşı yetmediği için çalıştığı söylüyor. “15 senedir emekliyim, ek iş de yapıyorum. Bu geçinenlere hayret ediyorum” diyen Oğuz sözlerini şöyle tamamlıyor: “Ben 93’te İstanbul’a geldim, hep çalıştım. Ama benim hiç ay sonunda cebimde param olmadı. Tatili geçtim memlekete bile gidemiyorum. Emekli olunca memlekete gideceğim dedim onu da yapamadım. Emekli olduktan sonra bir şirkette 10 senedir özel güvenlikçi olarak çalışıyorum. 10 senedir hiç yıllık iznimi kullanmadım. İzin parasını aldım. Siz düşünün, gelinle beraber oturuyorum bir de onlar kira vermesin diye. Bir gün eşimi restoranaa götüreyim dedim. Bir iskender ve künefe yedik hesap 160 TL geldi. Ya dedim ‘hanım ocağıma incir ağacı diktin’. Güldük ama bir daha da gidemedik.”

‘KÖYÜMÜZE GİDEMİYORUZ Kİ TATİLE GİDELİM’

“GEÇİNİYORUZ desek yalan olur kıt kanaat geçiniyoruz” diyerek sözlerine başlayan Şakir Karaca şöyle devam ediyor: “1750 TL emekli maaşım var, eşim hayatını kaybetti. Bir oğlum ile kıt kanaat geçiniyoruz. Evim kira. Sabah geliyoruz buraya oturuyoruz çay 75 kuruş akşama kadar buradayız. Akşam bir tas çorba içiyoruz. Sabah zeytin peynire talim. Köyden peynir getirdim. Köyden getiriyoruz ki ucuz olsun.”

En son ne zaman tatile gittiğini sorduğumuz Karaca şu cevabı veriyor: “Kızım köyümüze gidemiyoruz ki tatile gidelim. Et alamıyoruz. Pazara en son gidiyoruz ucuz olsun. 65 yaşındayım. Tek yaşıyorum elektrik gelmiş 120 TL doğal gaz ne kadar gelecek bilmiyorum, su gelmiş 70 TL. Ek iş yok ki yapalım 65 yaşında her işe de almazlar ama bulsam çalışırım da.”

ÖNCEKİ HABER

Başakşehir, Trabzonspor deplasmanından galip ayrıldı

SONRAKİ HABER

Profesör Doktor İlhan Berktay hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...