15 Ağustos 2018 00:10

TÜSİAD ve TOBB’un çözümü: Daha çok yoksulluk daha çok işsizlik

Gazetemize konuşan Prof. Dr. İzzettin Önder, TÜSİAD ve TOBB’un krize karşı çizdiği ekonomik rotayı değerlendirdi.

Fotoğraf: Berk Özkan/AA

Paylaş

Uğur ZENGİN
İstanbul

Türkiye’nin en büyük patron örgütlerinden olan TÜSİAD ve TOBB’un talebi “Sıkı para politikası ve tasarruf” ne anlama geliyor? Gazetemize konuşan Prof. Dr. İzzettin Önder’e göre tasarruf denilince, “Bir kısım işsizliğin ortaya çıkması, ücretlerin baskılanması, kıdem tazminatlarının kısıtlanması, kamu hizmetlerinde hizmet kalitesi düşmesi. Sağlık hizmetinin kalitesi düşmesi” kastediliyor. Önder, “Yük doğrudan ya da dolaylı emekçilerin üzerine düşecek” diyerek en büyük zararı alt kademedeki emekçilerin göreceğini söyledi.

ŞİRKETLERİN DEĞERİ AZALDI, BORÇLAR ARTTI

Türk Lirası’nda görülen sert düşüş karşısında şirket borçları da reel olarak artırdı.Firmaların stok değeri tahvil piyasasında eridi. “Çok büyük firmalar, -buna TÜPRAŞ gibi firmalar da dahil- yabancı firmalar gözüne kestirdiği firmalara ‘Bana hisse ver’ diyebilir. SHELL, ‘Biraz para vereyim yüzde 75 hisse ver’ diyebilir” diyen Önder şöyle devam etti: “Bu, küreselleşme dalgasından sonra ikinci bir dalga olarak Türkiye ekonomisinin yabancıların eline geçmesi anlamına gelir. Türkiye’nin en büyük holdingleri de darda kalırsa adam gelir, Türkiye ekonomisine girmek istiyorsa hisse alır. Özel sektörün büyük borçları var. Firmaların bizzat borçlu olduğu firmalara devlet borcu gibi firmalar müsaade ederse karşı firma konsolidasyona gidebilir. Ama bu faiz yükü getirir. Bu firmalar eleman çıkartmaya gidebilir. Daralmaya gidebilir.”

DEVLET BORCU İÇİN IMF İHTİMALİ

Önder, devlet borcu için ise “Dış ülkelere olan borçlar muhtemelen ya IMF ile ilişki içinde, konsolidasyon denen kısa vadeyi uzun vadeye bağlanması denen, -bu arada faizin biraz arttığı- bir programa bağlanabilir. IMF ile anlaşma yapılabilir, borç alınır ve ödenir” ifadelerini kullandı.

TASARRUF NEREDEN YAPILACAK?

“Tasarruf tedbiri alırken 3. Havalimanı, Kanal İstanbul gibi projelerin durdurulması gerekiyorken, bunlara yapılacak yatırımlar Anadolu’ya fabrika yatırımı olarak yönlendirilmesi gerekir” diyen Önder, “Altyapı yatırımı, dönemi geldiğinde kendi borcunu ödeyebilecek düzeyde yatırım değildir. Devletin yaptığı yatırım da dış taahhütlerle yapıldığı için yabancı şirketlere belirli bir ödemeyi öngörüyor. Onun için yük oluşturuyor. En büyük tasarruf tedbirinin devlette olması lazım. Bu kesinlikle sağlık, eğitim hizmetlerinden, çok temel kamu hizmetlerinden tasarruf etmek anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı. Önder, kriz faturasının halka ödetilmesine dair ise “Dar bir bürokratik yönetimin, bir kişinin almış olacağı kararla oluşacak olan karar ne toplumsaldır, ne de toplum bunu ahlaken kabul eder” dedi.

EKONOMİDE TEMEL SAĞLAM DEĞİL

“Ekonomimizin temelleri sağlam değil” diyen Prof. Önder, gerekçesini şöyle açıkladı: “ABD’nin dayatması, AB’nin Türkiye’nin yanında durmaması ekonominin temellerinin sağlam olmamasından kaynaklanıyor. 2000 projesiyle AKP’nin uyguladığı ekonomi politikasıyla üretimden uzaklaşıldı. Döviz uzun süre yapay olarak baskı altında tutuldu. Bu da ekonomiyi tamamıyla eroin alışkanlığına itti. Durmadan dövizle borçlanma ve borçlanılan parayla da zamanı geldiğinde üretime yönlenebilecek üretici yatırımlardan çok taşa toprağa gömmek uzun vadeli sürdü.”

BUGÜN DURUM FARKLILAŞTI

“İş dünyası bugüne kadar yapılan yatırımların anlamlı olmadığını da söylemedi” diyen Önder, şöyle devam etti: “Bütün yatırımlara Batı onay verdi. Türkiye’de ormanların kesilmesi onlara fayda getirdi. Dışarıdan ucuz hammadde getirerek karını artıran sermaye o gün ‘Biz üretimi dışarı vererek, anlamsız yere döviz veriyoruz’ demedi. Üretim dışarı aktarıldı. Hammadde dışarıdan geldi, AKP bunu uyguladı. Kendi ekonomi programı yoktu. Dışarıdan fonlar geldi, faizler alındı.”

BORÇ KAPIDA

Türkiye'de faaliyet gösteren şirket ve bankalar uzun vadede 222 Milyar dolar tutarında borç ödeyecek. Merkez Bankası verilerine göre bu borcun 113 milyar doları bankalara, 109 milyar doları ise şirketlere ait. Gıda sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin 25 milyar dolar, kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri sektöründe faaliyet yürüten şirketlerin 3.4 milyar dolar, ulaşım araçları imalatı sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin 2.7 milyar dolar borcu var. İnşaat şirketlerinin borcu ise 18 milyar dolar tutarında.

2023’E KADAR 168 MİLYAR DOLAR BORÇ

Kısa vadede ödenmesi gereken borç tutarları ise şöyle:

■ 2018 yılı: 30 Milyar dolar
■ 2019 yılı: 43 Milyar dolar
■ 2020 yılı: 29.8 Milyar dolar
■ 2021 yılı: 23.9 Milyar dolar
■ 2022 yılı: 22.2 Milyar dolar
■ 2023 yılı: 19.5 Milyar dolar

ÖNCEKİ HABER

BDDK, banka kredisi ve kredi kartlarındaki değişikliği onayladı

SONRAKİ HABER

Çelik-İş üyesi işçiler, ‘döviz bozdurun’ diyen başkana tepkili

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...