07 Nisan 2017 02:15

Suriyelileri hedefe koymanın 'hayır'a faydası yok

Ercüment Akdeniz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriyeli mülteciler üzerinden yürüttüğü 'hayır' kampanyasını yazdı.

Paylaş

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu Antep’te konuşmuş.

Malum gündem referandum. 

Söz, dönüp dolaşıyor ve ne yazık ki gelip yine mültecileri hedef alıyor.  

Kılıçdaroğlu diyor ki; 

“Onlar (Hükümet) Suriye’de yangını söndürmek için su ile gitmedi bir bidon benzin ile gitti. Fatura 3 buçuk milyon Suriyeli.”

Hükümetin Suriye politikasına dair eleştiriler kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun söylediklerinden fazlasını hak ediyor. Fakat savaştan, zulümden kaçmış , Türkiye’ye sığınmak dışında bir seçenekleri kalmamış mültecileri bir “fatura” olarak görmek de neyin nesi? 

Kılıçdaroğlu diyor ki;

“Onlar (Suriyeliler) birinci sınıf vatandaş bizim vatandaş da ikinci sınıf vatandaş. Bizim hastalarımız sıra bekler onlar beklemez.”

Bu sözler kulağa pek de yabancı değil. Çünkü bu sözleri Almanya’da (ve diğer Avrupa ülkelerinde) hep faşist partiler söyledi. Sağ-muhafazakar partiler de onları cilalayıp tekrarladı. Hatırlarsak Avrupa’da yaşayan Türkiyelilerin çoğunluğu da zaten bu yüzden hep oyunu oradaki sol, sosyal-demokrat partilerden yana kullandı. 

Öyleyse..

Ya dünya tersine döndü ya da Sayın Kılıçdaroğlu’nun başı döndü!

Yani...

Nasıl ki Almanya’da yaşayan 3 milyon Türkiyeli için bu sözler kullanılamazsa; Türkiye’ye sığınmış 3 milyon Suriyeli için de bu sözler kullanılamaz! 

“Efendim, Avrupa’ya gidenler savaştan kaçmadı çalışmaya gitti” demek de bu gerçeği değiştirmez.  

Kılıçdaroğlu diyor ki;

“Bizim gençlerimiz el Bab’ta şehit olur onlar burada gezer eğlenirler.” 

İyi de savaş tezkeresine ‘evet’ diyen siz değil miydiniz? 

Savaş yangınından kaçan masum sivillerin bunda ne günahı var?

Bu sözler düpedüz her Suriyeli genci ırkçı saldırıların, linç girişimlerinin hedefi yapar. Yoksa siz bunun farkında değil misiniz? 

Kılıçdaroğlu diyor ki;

“Onları almak, vatandaşlık vermek istiyorlar. ‘Evet’ oyunun anlamlarından biri de budur. Sandığa giderken elinizi vicdanınıza koyup öyle oy kullanın.” 

Ne yani; siz evi barkı yıkılmış, savaştan kaçmış insanları almaya karşı mısınız?

Vatandaşlık hakkının Suriyelilere (Mülteci statüsü dahi kabul edilmemişken) hangi koşullarda verileceği elbette ciddi bir tartışma konusu. Ama vatandaşlığa her koşulda karşı çıkmak da neyin nesi? 

Örneğin siz...

Almanya’daki 3 milyon Türkiyelinin vatandaşlık hakkını kaldırmayı teklif edebilir misiniz?

Ya da bu hakkın halk oylamasına götürülmesini önerebilir misiniz?

Ee öyleyse...

Suriyelilere bu kadar rahat “vatandaşlık vetosu” koymak niye?

 Kılıçdaroğlu diyor ki;

“Zaten biz ikinci sınıf vatandaş olmaya alıştık, onlar (Suriyeliler) varsın birinci sınıf vatandaş olsun, vergi vermesinler, hastanede kuyruk beklemesin, sınavsız üniversiteye girsin diyorsanız tercih belli. Böyle saçma şey olmaz diyorsanız onun da tercihi belli ‘hayır’ oyu kullanacaksınız. Anlaştık mı?”

Hayır anlaşmadık!

Çünkü savaş mağduru mültecilerin; insani, hukuksal ve sosyal haklarını Türkiyeli emekçilerin yoksunluklarıyla yarıştırmak hem kökten yanlış hem de insani değil. Ayrıca ikinci sınıf vatandaş olmamızın sorumlusu gariban Suriyeliler değil, bu ülkeyi haraç mezat soyup soğana çevirenler. Bunu da gayet iyi biliyorsunuz! 

Sonuç olarak...

Referandum öncesinde Suriyelileri hedefe koymak ya da mültecileri ötekileştirmek, memlekette milliyetçi duyguları kabartmaktan ve ırkçılığa prim vermekten başka bir işe yaramaz. Bu, olsa olsa iktidar blokunu güçlendirir.

Çok net! Mülteci düşmanlığı gayriinsanidir. Ve Suriyeli düşmanlığı yapmanın ‘hayır’ cephesine katacağı zerrece fayda yoktur. 

ÖNCEKİ HABER

Yargı süreci bitmeden kentsel dönüşüm temeli attılar

SONRAKİ HABER

Taşeron işçinin kadrosu yalancının mumu!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa