26 Ağustos 2016 00:09

Guardiola’nın düş gücü ve Manchester City

Pep Guardiola’nın Manchester City’deki ilk günleri ama menajerin temel şeması netleşmeye başladı.

Paylaş

Jonathan WILSON

Vurgulanmalı ki daha sezonun ilk günleri. Durum değişecek, durum gelişecek ve bunların yanında, Pep Guardiola’nın en büyük yeteneklerinden biri de onun değişken doğası ve bir maçtan diğerine yaklaşımını değiştirmesini sağlayan yeti ve istekliliği ki bu yeti ve istek de İngiliz sezonunun getirdiği maç seli tarafından sınanacak. Ancak Manchester City menajeri olarak yürüttüğü görevinin daha ilk iki maçında belirli bazı modeller uç vermeye başladı.

KALECİ TERCİHİ

Bunlardan belki de en belli olanı ise Joe Hart yerine Willy Caballero’nun kaleci olarak tercih edilmesi ve olumlu sonuçlanmasına kesin gözüyle bakılan Claudio Bravo transferi. Hart’ın Euro 2016’daki iki zayıf-bilek hatası, belki de Guardiola’nın yaklaşımını belirlemesinde bir rol oynamış olabilir ama asıl mesele Hart’ın ayaklarını nasıl kullandığı gibi görünüyor.

Hart’ın başarılı pas yapma oranı geçen sezon sadece yüzde 52.6 olsa da, (ki bu oran Premier Lig’de bir kaleci için en iyi yedinci oran ancak Guardiola’nın Bayern Münihi’nde oynayan Manuel Neuer’ın başardığı yüzde 80.8’lik oranının çok altındaydı) duyumlar, Guardiola ve teknik ekibinin bir ayağından diğerine topu geçirdikten sonra uzun pas yapma antrenmanının ardından Hart’a olan güvenlerini yitirdikleri şeklinde. Hart’ın pas yeteneği fena olmasa da, topu diğer ayağıyla oyuna sokma konusunda zayıflığı olduğu görülmüş.

Caballero’nun çözüm olup olmadığı başka mesele. Geçtiğimiz cumartesi günü Sunderland’a karşı oynanan maçta yüzde 80 başarılı pas oranına ulaştı; ama buna rağmen ilk top uzaklaştırma girişiminde topu rakip oyuncu Duncan Watmore’a kaptırdı ve Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda deplasmanda Steaua Bükreş’a karşı alınan 5-0’lık galibiyette de top dağıtımı sarsak göründü. Bravo, bu arada yüzde 84.3’lük başarılı pas oranıyla geçen yıl Avrupa’nın önde gelen kalecisiydi.
Avrupa Kupası’ndaki kırdığı potlar göz önünde bulundurulduktan sonra bile birçok kimse Hart’ın Caballero’dan daha iyi bir kaleci olduğunu savunacaktır ama bu Guardiola için, belki de sorunun olsa olsa bir yanı. Hem topa sahip olmayı, muhafaza etmeyi hem de çabuk kontratakları başlatmayı tesis edecek şekilde topu hareket halinde tutmayı sürdürdüğü takdirde kalecisinin daha az kurtarış yapmasını kabul edecektir.

DEFANSİF KURGU

Sunderland’a karşı oynanan maçta sol stoper olarak Eliaquim Mangala yerine Aleksandar Kolarov’un tercih edilmesini sağlayan da, tahminen, yine benzer bir mantık: Bir bütün olarak bu oyuncunun pas yeteneğinin Mangala’nın havada daha başarılı olmasına karşı ağır basması.

Top City’deyken -ki her iki maçta da bu yoğundu- belli ki Fernandinho’nun hemen hemen iki stoperin arasına düşmesi söylenmişti ve bekler Bacary Sagna ile Gaël Clichy ise orta saha derinliğinde pozisyonlara sıkışmışlardı; Guardiola bunu ilk defa Bayern’de Nisan 2014’de Manchester United’a karşı oynanan maçta yapmıştı. Bu temelde de, Kevin De Bruyne ve David Silva’nın, De Bruyne’nin deyimiyle bir “serbest sekiz” rolü oynaması ruhsatı veriliyor.

Bu fikir ince bir cilayı hak ediyor galiba: 1970’lerde Hollanda ve Arjantin’de popüler olan 4-3-3 sisteminde, bir libero ve iki orta saha oyuncusu olurdu.  Bu orta saha oyuncularından biri sahanın daha ilerisinde oynayan oyun kurucu 10 numara olurdu; diğeri, 8 numara, geriden öne doğru çalışır, boşlukları doldurur ama yine de bir atak tehdidi oluşturmaya çalışırdı; Ossie Ardiles bu rolü 1978 Dünya Kupası’nda oynadı (2 numara giyiyordu ama o başka konu).

De Bruyne’nin tek 10 numara olması ve Silva’nın tek 8 numara olması yerine ya da tam tersi durumda, her iki oyuncu da ortada bir pozisyonu işgal ediyor (Buna da sinir bozucu şekilde 9 numara pozisyonu diyemiyoruz çünkü bu da Nat Lofthouse türü bir santrfor olurdu).

Belçika gazetesi Het Laatste Nieuws’e verdiği demeçte De Bruyne bunu “değişik bir rol” olarak niteliyor: “İyi bir rol. Biraz değişiklik oluşturuyor ama iyi. Menajerin kendi taktikleri var. Bir 10 numara olarak değil de her yerde hareket halinde serbest bir sekiz rolü oynuyorum.”

İLKAY VE FERNANDINHO AYNI TAKIMDA OYNAR MI?

Topa sahipken şekil hemen hemen eski tür bir W-M haline geliyor; bunun mantığı da, bu formasyonun içerdiği üçgenlerin basit ama öngörülemeyen ofans hatlarını yaratması olsa gerek. Defans derinliğine çekilen ve topun City’de olmasına izin veren Sunderland’e karşı De Bruyne’nin de kabul ettiği gibi oyun biraz zorlama biraz da yapmacık göründü. “Herkesin bazen nereye yürüyeceğini düşünmeye çalıştığını görebilirdiniz” dedi, “Ama bir maç olarak beklenenden daha da iyiydi” diye ekledi.

City’nin büyük bir şevk ve şıklıkla oynadığı Steaua maçında bunun yararları belirgindi ama Rumenler gibi kendilerine karşı hazırlıksız olan pek fazla takımla da karşılaşmayacaklardır. Steaua’nun gayet öndeki ileri hattı, City’nin bunu beklemediği ve ilk yarıda birkaç kez rahatsız edildiği göz önünde bulundurulduğunda, ilham dolu bir kumar olabilirdi ama rastgele uygulanmaya çalışıldı ve sonuçta City defalarca bu hattı yardı.

Uzun vadede, bu sistemin Sagna ve Clichy’e ne kadar uygun düştüğü konusunda şüpheler olmalı. Guardiola Bayern’de de benzer şeyler yaptığında, orta sahaya ilerlemesini istediği oyuncular, her ikisi de topla daha iyi olan ve oynadıkları pozisyonda City’deki karşıtlarından daha doğal olan David Alaba ve Philipp Lahm’dı. Rakipler, zaman geçtikçe, City’i kontrataklarla kanatlardan birinden merkezdeki bloku atlayarak tehdit etmeye çalışabilirler.

Ama aynı zamanda Fernandinho ve gelecek ay kondisyonu yerine gelecek İlkay Gündoğan’ın aynı takımda oynayıp oynayamayacağı gibi ilgi çekici bir sorun var. Eğer oynayamayacaklarsa ve Gündoğan’ın doğal rolü de bugün Fernandinho’nun doldurduğu görevse ve eğer bu 4-1-4-1 ile W-M formasyonu karması temel şema ise, bu Fernandinho’nun geri hatta düşeceği anlamına gelebilir mi? Ama asıl ilgi çekici mesele Sunderland ve Steaua’dan daha iyi ekiplere karşı oynanacak maçlarda ortaya çıkacaktır. Guardiola’nın özel statüsü sadece oluşturduğu temel yapıda değil de, diğerlerini alt etmede gösterdiği düş gücüdür. Sunderland ve Steaua yeterince nazik bir başlangıç sağladılar; asıl ilk sınav 10 Eylül tarihinde oynanacak Manchester derbisinde verilecek.

* The Guardian’dan çeviren Evrensel Londra bürosu

* Ara başlıklar Evrensel tarafından atılmıştır

ÖNCEKİ HABER

Bundesliga başlıyor: Bayern yine favori

SONRAKİ HABER

Nya Tider, Göteborg Kitap Fuarı listesinden çıkarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...