14 Mayıs 2016 00:33

Buraya çok uzun bir yoldan geldim

Leicester City’nin şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan Jamie Vardy'nin 2016 Avrupa Şampiyonası’nda İngiltere Milli Takımı kadrosunda yer alıyor.

Buraya çok uzun bir yoldan geldim

DOSYA: MASAL MI GERÇEK Mİ?

Faruk AYYILDIZ

Futbolu seviyoruz, çok seviyoruz. Abartmayıp, bir noktaya kadar gerçeklikten koparmadığımız sürece futbolu ve tribünleri romantize etmeyi de seviyoruz. Galatasaraylısın ve kulübün Berkin Elvan’ın cenaze törenine çelenk yolladığı zaman “helal olsun” diyorsun. Beşiktaşlısın, tribünlerin Gezi Parkı direnişine daha iyi katılım gösterdiği için “gurur” duyuyorsun. Fenerbahçelisin, tribünlerin Ali İsmail Korkmaz için marş söylediği zaman daha yüksek sesle haykırmak istiyorsun. Sadece kendi yaşadığınız yerde değil, futbol evreninde farklı coğrafya örneklerini en çok konuşan da siz olursunuz. Lazio-Roma rekabeti, Livorno, St. Pauli. Hikayesi olan bu dünya örnekleri Türkiye’deki birçok takımdan, rekabetten daha fazla konuşulur, hem de yıllardır. Çünkü egemen olana “aykırı” hikayeleri seviyoruz ve sahipleniyoruz. Bu örneklere bir yenisini daha ekledik. Yukarıdakiler gibi keskinleşmiş politik çerçeveleri olmasa da saygıyı ve konuşulmayı kesinlikle hak ediyor ve biz konuşuyoruz: Leicester City. Üç gündür devam eden dosyamızda “gerçek mi, peri masalı mı?” sorusuna yanıt aradık. Leicester’in şampiyon olması belki endüstriyel futbolu yıkmadı, belki bir daha uzun yıllar böylesi şampiyonluk yaşanmayacak ama Leicester’in şampiyonluğu, futbolun böylesi endüstrileşmesiyle az buçuk derdi olan tüm futbolseverlere nefes aldırdı. Ayrıca farklı hikayelerin de sayfalara geçebileceğini tekrar hatırlattı. Leicester hikayesinin teknik-taktik kısmı kadar kahramanları da var. Böylesi bir şampiyonluğun dosyasını yapıyorsanız, pas geçemeyeceğiniz kahramanlık hikayeleri. Onlardan birisi de takımın golcüsü, Jamie Vardy. Onun hikayesini yazdıran sadece attığı goller ya da takımının şampiyon olması değil, bir bütün olarak hayatı ve başarabileceğine olan inancı.  

YÜKSEK TRANSFER ÜCRETİ
Vardy henüz 16 yaşındayken akademisinde yetiştiği Sheffield Wednesday tarafından “yetersiz” olduğu gerekçesiyle kapı önüne konulunca bir süre futbola küser ve babasının da çalıştığı medikal malzemeleri üreten bir fabrikada işçiliğe başlar. İşçi ve yoksul bir ailenin çocuğu olan Vardy’nin kendisi de işçi sınıfının parçası haline gelir ancak futboldan da asla vazgeçmez. Hafta içi fabrikada çalışan Vardy, yetişkin kariyerine Yorkshire ekiplerinden Stocksbridge Park Steels’de devam eder ve hafta sonları maçlara çıkar. 2010 yılına kadar futbol oynadığı bu takımda yükselişi de elbette kolay olmaz ve 2007’de karıştığı bir kavga nedeniyle, 6 ay boyunca bileğine takılan elektronik bir kelepçe ile top koşturur. Saat 6’dan sonra “ev hapsi” başlayan Vardy, deplasman maçlarının da ilk bir saatini oynayıp eve yetişir. Haftada sadece 30 sterlin kazandığı kulübünden 2010’da ayrılarak Halifax Town takımına transfer olur ve takımının aynı sezon şampiyon olarak yükselmesinde büyük rol oynar. Halifax Town oyuncusu olarak aldığı “Yılın Oyuncusu” ödülünü ertesi sezon Fleetwood Town’un amatör üst lig Conference Premier’den profesyonel lige yükselmesinde benzer katkısından dolayı yeniden alır. Attığı 31 golle gol kralı olan Vardy’nin Leicester’e transferi 2012 Mayısı’nda açıklanır. 1 milyon sterlinlik transfer ücreti, profesyonel ligde olmayan bir takımdan yapılan en pahalı transfer olur. (Bonuslarla beraber 1.7 sterline yükselme ihtimali de vardı)

‘YETERSİZLİK’TEN DÜNYA SAHNESİNE!
“Yetersiz” olduğu gerekçesiyle ergen yaşında kulübünden gönderilen ancak kendi hikayesini yazmakta ısrarcı olan Vardy için artık her şey değişir. Leicester ile yaptığı kontrata “Milli Takıma seçilme bonusu” koydurunca, Leicester City asbaşkanı tarafından küçümsendiğini bizzat aynı asbaşkanın itirafıyla öğrenir. 2013-14 sezonunda attığı 16 golle Leicester City’in Premier Lig’e yükselmesinde önemli rol oynayan Vardy, “Amatör takımlardan bu paralara oyuncu transfer edilir mi?” tartışmasına da sonsuza dek nokta koyar. Premier Lig’de de başarısını sürdüren Vardy, üst üste 11 maçta gol atarak, Manchester United’ın efsane golcülerinden Ruud van Nistelrooy’a ait rekoru kırar. Rekorla yetinmez, gollerine ve asistlerine devam eden Vardy, takımının Premier Lig’i Manchester City, Chelsea, Tottenham ve Arsenal gibi takımların önünde bitirmesini ve şampiyon olmasını sağlar. Vardy artık dünyanın en çok tanınan futbolcularından birisi. Sözleşmesine “Milli takıma seçilme” bonusu eklettiği için kendisiyle alay eden asbaşkanı da mahcup eden Vardy, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda İngiltere’nin kadrosunda yer alacak. Şu an 29 yaşında olan Vardy’nin şampiyona öncesi ya da sonrası astronomik rakamlarla daha büyük bir takıma transfer olup olmayacağı ise henüz net değil. Leicester City Teknik Direktörü Ranieri, Vardy’i takımda tutmak istediklerini söylese de hem oyuncunun kendisi hem de kulübü gelecek iyi bir teklife muhtemelen hayır demeyecektir.

DİPTEN GELEN DALGA
Geldiği noktayı “Hayatımın hiçbir döneminde bir gün böyle bir duruma gelebileceğimi düşünmedim. Akıl almaz bir durum. Bunun bir rüya olmadığını anlamam için tüm gün kendime tokat atmam gerek” sözleriyle özetleyen Vardy’nin hikayesi, verdiği ilham ile akıllarda kalmayı hak ediyor. Vardy, amatör takımlarda oynadığı dönemde Manchester United’ı Glazer ailesinin satın almasını protesto edip tribünleri terk eden taraftarlarca kurulan FC United of Manchester ile yapılan maçta oynamış ve gol kaydetmişti. Ardından Premier Lig’e geldi ve bu sefer, belki de protesto eden taraftarları da mutlu edecek şekilde, Manchester United’a gol attı. Vardy’nin iki Manchester’a da gol atması amatörden, tepeye yükselişini anlatan en güzel örnek, adeta dipten gelen dalga. Fabrika işçiliğiyle beraber sürdüğü amatör futbol yaşantısından 5 yıl içerisinde dünyanın en zor ligi Premier Lig’de gol krallığını zorlayan bir forvete dönüşmesi ise, çok çalışılır ve inanılırsa nelerin başarılabileceğinin son dönemdeki en somut, ilgi çekici örneklerinden. 


(BİTTİ)

Evrensel'i Takip Et