08 Şubat 2016 13:07

Sendikayla beraber düşünceler de değişti

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde taşeron olarak çalışan kadın temizlik işçileri DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nda örgütlendiler. Çoğunluğu alan sendika, Bakanlıktan onay bekliyor. İşçiler de sendikayla birlikte biraz olsun rahat bir çalışma ortamına kavuşmayı bekliyor.

Paylaş

Burcu YILDIRIM

Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde taşeron olarak çalışan kadın temizlik işçileri DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nda örgütlendiler. Çoğunluğu alan sendika, Bakanlıktan onay bekliyor. İşçiler de sendikayla birlikte biraz olsun rahat bir çalışma ortamına kavuşmayı bekliyor. 
Beytepe Kampüsü Ankara’nın birçok yerine uzaklığı ve ulaşımının zor olmasıyla sıkça gündeme gelir. Bu sorunu, taşeron işçiler de yakıcı bir şekilde yaşıyor. İki yıl öncesine kadar personel servislerini kullanabiliyorlardı; şu anda ise servisler sadece kadrolu olan işçilere hizmet veriyor. Taşeron işçiler bazen üç, kimi zaman dört araç değiştirerek işlerine ulaşabiliyor. 
Bir dönem yurtta da kaldığım için kadın işçilerin çalışma şartlarını daha yakından gözlemleyebildim. Yurdun temizliğinden tutun güvenliğine, nöbetine, bazı zamanlarda bürokratik işlerine kadar bütün işleri yapan kadınlar her an işten çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya. Bundan birkaç yıl önce yine Ekmek ve Gül’e haberini yaptığımız bir kadın işçi vardı. Oğlu intihar ettiği için hastanede psikolojik tedavi gören kadın, raporlu olmasına rağmen işten atılmış ve yönetim tarafından, onunla görüşmesi halinde diğer kadın işçilerin da işlerinden olacağı ilan edilmişti. 
Kadınların sadece yurdun temizliğiyle değil, dışarıdaki çevre temizliğinden tutun merdivenlerin kardan temizlenmesine kadar her işi yaptıklarına şahit olduk. İçlerinde kanser hastası olan ve işleri bitirdikten sonra hastaneye giden bir abla da vardı. “Neden bu işleri de siz yapıyorsunuz?” diye sorduğumuzda, tahmin etmesi güç olmayan yanıtlar alıyorduk. “Aldığımız bu asgari ücrete ihtiyacımız var; çocuklarımız okuyor, ev geçindiriyoruz, eşimden ayrıldım ayakta durmam, karnımı doyurmam gerekiyor, işten çıkarılmamamız gerek.”
Bu yaşananlara artık daha fazla dayanmak istemeyen kadınların, sendikayı tartışmaya başladıklarında “Ama biz taşeron işçisiyiz, nasıl olur!”la başlayan cümleleri, şu an kararlı bir ses tonuyla “Artık sendikalı olacağız ve işten çıkarılmamız yöneticilerin iki dudağının arasında olmayacak” sözleriyle yer değiştirmiş. Çalışma koşullarının iyileşmesi, mesai ücretlerinin ödenmesi, resmi tatil hakkını kullanabilmek ve emeklerinin karşılığını alabilmek öncelikli istekleri. 
Biz de okul ve yurt öğrencileri olarak kadın işçileri sadece çalışan olarak görmüyoruz. Onlar bizim ablalarımız, arkadaşlarımız, hatta dert ortaklarımız... Tıpkı bir kadın işçinin, bir dönem Hacettepe Kız Yurdu’nda kalan ve 10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybeden Şebnem için, “O benim dert ortağımdı” dediği gibi. Biz de çalışan bütün kadın işçilerin mücadelesini sahipleniyor, haklarını almaları için onların yanında yer alıyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Kamu emekçisi kadınlar huzursuz ve kaygılı

SONRAKİ HABER

Yarım ücret, yarım hak, geç emeklilik

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...