11 Ocak 2016 00:58

Adım adım ısınan bir soğuk savaş

Paylaş

Şii din adamı Nemr’in Suudi Arabistan tarafından idam edilmesi sonrası bölge genelinde tırmanan gerilim “adım adım ısınan bir soğuk savaş” olarak değerlendiriliyor. Gözlemciler İran ve Suudi Arabistan arasında tırmanan gerilimin başta Suriye ve Yemen’de mevcut krizin siyasi çözüm çabalarını baltaladığı görüşünde birleşiyor. Raialyoum yazarı Abdulbari Atwan, Suriye’de siyasi çözüme ulaşılması umutlarının buharlaştığını ve Suriye krizinde geçici olarak başlangıca dönüldüğünü belirtti.Lübnan merkezli Ennaşra Haber Sitesi yazarı Mahir El Hatib de, “Nemr’ın idamı diyalog kapılarını kapatıyor ve Ortadoğu’da yeni haritanın oluşturulmasına hizmet ediyor” yorumunu yaptı. 

DİPLOMATİK HAMLELER

İran-Suudi Arabistan arasında tırmanan gerilim karşılıklı diplomatik hamlelerle devam ediyor. Suudi Arabistan ve müttefiki Körfez ülkeleri İran etrafındaki çemberi daraltmak ve İran’ı bölgede tecrit etmek için elçiliklerini ya geri çektiler ya da ilişki düzeyini düşürdüler. Al Hayat gazetesi, Suudi Arabistan’ın Başkenti Riyad’da bir araya gelen Körfez Ülkeleri Dışişleri Bakanlarının İran’ın saldırılarına karşı Suudi Arabistan’ın desteklenmesi konusunda görüş birliğinde olduklarını aktardı. Middle East Haber Sitesi de, Riyad’ın vatandaşlarının İran’a seyahatlerini yasaklamasının ardından İran’la olan tüm ticari ilişkilerini kesmesinin Suudi Arabistan ile İran arasında ‘savaş öncesi’ bir aşama olarak değerlendirildiğini yazdı.

BÖLGESEL SAVAŞ ENDİŞESİ

“Moskova, Riyad ile Tahran arasındaki çatışmanın neresinde?” başlıklı haberinde Rusya Elyoum gazetesi, Avrupa ve Amerika’da, hem İran Arap çatışmasından ve Suriye’deki uzlaşmanın başarısızlığa uğramasından hem de bölgede kapsamlı yeni bir savaşın başlamasından kaynaklı bir korku olduğuna dikkat çekti. Gazete, gelişmeleri takip eden uluslararası medyadaki genel izlenimin, çatışmaların sadece rakip iki ülkeyi değil, aynı zamanda bölgedeki bütün çıkarlarını etkileyeceği doğrultusunda olduğunu aktardı. Rusya Elyoum’a göre Rusya, İran ve Suudi Arabistan arasındaki çatışmada ne İran’ın yanında durarak Sünni Arap çoğunluğunu karşısına almak istiyor ne de İran’dan uzak durmak istiyor. 

TUNUS’TA İKTİDAR PARTİSİ BÖLÜNDÜ

Bölgede gerilim tırmanırken Tunus’ta da iktidar partisi Nida Tunus’un bölünmesi, Müslüman Kardeşlerin Tunus kolu olan en Nahda partisini bir anda parlamentoda en güçlü parti konumuna yükseltti. Cumhurbaşkanı Essibsi’nin oğlunun partinin kontrolünü ele geçirmesi sonucu iktidardaki Nida Tunus partisinden 16 milletvekili, parlamento blokundan istifa ettiklerini ilan etti. Bu adım en Nahda partisini parlamentonun en büyük partisi yaptı. Gözlemciler istifaların iktidar partisindeki bölünmeyi derinleştireceği görüşünde birleşiyor.Middle East, “zayıf bir ekonomi ve büyüyen bir cihatçı tehdidi ile boğuşan Tunus Başbakanı Habib Essid, büyük bir kabine değişikliğini duyurdu” diye yazdı. Gazete, Dışişleri Bakanı Taieb Baccouche ve İçişleri Bakanı Najem Gharsalli’nin, Cumhurbaşkanı Baci Kaid Sibsi’nin 2014 yılında göreve gelmesinden bu yana ilk kez değişiklik yapılanlar arasında yer aldığına dikkat çekti.

LİBYA’DA IŞİD SALDIRILARI

Rakip iki hükümetin bir birlik hükümetinin kurulması konusunda anlaşmaya vardıklarının duyurulduğu Libya’da ise saldırılar hız kesmiyor. Geçtiğimiz hafta Libya'nın Misrata bölgesinde yer alan Zlitan kentinde askeri bir eğitim merkezine bomba yüklü araçla saldırı düzenlendi. Saldırıda en az 65 kişinin öldüğü bildirildi. Öte yandan gözlemciler Libya’da IŞİD’in yükselişine dikkat çekiyor. Libya’da birçok petrol sahasını ele geçiren IŞİD’in Libya’daki bu yükselişi hem komşu Arap ülkelerini hem de Avrupa ülkelerini kaygılandırıyor.


SUUDİ ARABİSTAN İRAN ARASINDA MEZHEPSEL SOĞUK SAVAŞ        

Abdulbari Atwan
Raialyoum

Bölge, Suudi Arabistan ile İran arasındaki öfkeli çatışmanın zemininde adım adım ısınan bir soğuk savaş atmosferi yaşıyor. Savaş İlişkilerin kesilmesi ve uçuşların kaldırılması ile başladı. Bu gelişmelerin bölgedeki sorunlara ve savaşlara yansımaları olacak. Özellikle Suriye ve Yemen’de, sonrasında bölgenin bütününde. 

Daha birkaç hafta önce Bölgesel ve uluslararası alanda “İslam Devletini ortadan kaldırmak için savaş” ilginin odağındaydı. Ayrıca Suriye iktidarı ile silahlı muhalefet arasında iki hafta önce seçimleri gerçekleştirmeye ve anayasa yapmaya yetkili Ulusal Birlik Hükümetinin kurulması için görüşmelerin başlaması ve sonuç olarak siyasi çözüme ulaşılması umutları da. Hepsi buharlaştı ve Suriye krizinde geçici olarak başlangıca dönüldü. 

ARABİSTAN BAŞARISIZLIĞINI MI GİZLİYOR?

Suudi Arabistan; Rusya ile ittifakı sayesinde sahada ilerleme sağlayan ve Suriye’deki stratejik kazanımlarını korumak için sakinleştirme eğiliminde olan İran’a karşı kasten diplomatik gerginliği ve Sünni hareketliliği tırmandırıyor. İran hasmını Yemen’e bulaştırdı ve Körfez’deki Şii azınlığı tehdit ve baskı aracı olarak kullandı. Belki de Suudi Arabistan, “kararlılık fırtınası” operasyonundaki başarısızlığı ve bu nedenle içeride tırmanan huzursuzluğu ve gerileyen ekonomik durum nedeniyle böyle bir politika izlemektedir. 

İRAN’I BAŞARISIZ KILMA TAKTİĞİ

Suudi Arabistan’ın şuan var olan yaklaşımı, İran’ınüzerindeki kuşatmayı kaldıracak olan 6 büyük devletle yaptığı nükleer anlaşma ile elde ettiği başarılarını ortadan kaldırmaya ve uluslararası alana “terörist” değil “ kabul edilen” bir güç olarak dönmesini sağlayan pozisyonunu bozmaya çalışmak yönündedir. İran’ın dönüşü yeni yılın ortalarında başlayacak ve bu dönüş; petrol pazarına dönme, dondurulmuş milyar dolarları kurtarma ve özellikle Rusya ve Çin’den yeni gelişmiş silahların alınması anlamına da gelecektir. 

İRAN TUZAĞA DÜŞTÜ

Suudi Arabistanlı Şii din alimi Nemr Bakr en Nemr’in idam edilmesi bu yaklaşımın taktiksel olarak temel taşlarından biriydi. İran’ın Tahran’daki Suudi konsolosluğunu yakarak verdiği pervasız karşılık, bu taktiğin başarısını onayladı. İran, yanlış zamanda tuzağa düştü. Önceden söyleyelim İran mezhep kartını kendi çıkarına kullanmada asla masum değildir.

Suudi Arabistan’ın planı, İran’ı provokasyona getirmede ve mezhepsel kızıştırmada başarılı oldu. Lakin Sünni hükümetleri İran’a karşı birleştirmede aynı düzeyde başarı sağlayamadı. Suudi Arabistan ile haftalar önce stratejik işbirliğine giren Türkiye, Tahran elçiliğini kapatmadı ve elçisini çekmedi. Bir çözüme ulaşmak için Suudi-İran çatışmasına taraflar arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu ifade ederek kendini mesafeli bir pozisyonda tuttu. Körfez İşbirliği Örgütü’nün kurucu üyelerinden Kuveyt, İran ile ilişkilerini kesmeyen diğer bir ülke. Bahreyn’in yaptığı gibi İran büyükelçisini kovmadı ve İran’daki elçiliğini kapatmadı. Veya BAE yaptığı gibi temsil düzeyini düşürmedi. Sadece istişare için Tahran’daki büyükelçisini geri çağırdı.

ARABİSTAN’DAN İKİ ADIM

Arap körfezi ve çevresinin “ilgisizliğinin” yarattığı hayal kırıklığı, Suudi Arabistan’ı iki adım atmaya itti. Birincisi Körfez İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının acil olarak cumartesi günü Riyad’da toplantıya çağırma. Diğeri ise Arap dışişleri bakanlarını, İran’a karşı Arap körfez ülkelerini bir araya getirmek için Kahire’de toplama.

Hem İran’da hem Suudi Arabistan’da şiddet yanlıları mezhepler arası kızışmanın kazançlıları. Ama kaybedenler risklerin ve feci sonuçların farkında olan ılımlılar. İran ve Suudi Arabistan medyasında mezhepsel kışkırtma üzerinden intikam ve hesaplaşmayı takip edenler ne demek istediğimizi anlayacaklardır. 

IŞİD VE EL KAİDE GÜÇLENECEK

IŞİD ve el Kaide; Irak’ta, Suriye’de ve Yemen’de bölgede yaşanan bir gerçeklik olan mezhepsel soğuk savaştan daha güçlü olarak çıkacaktır. Suudi Arabistan tarafından Sünnilerin mezhepsel tahriki, Sünni gençlerin Ramadi’yi kaybeden IŞİD’i Irak ve Suriye’de daha fazla desteklemelerine ve İslam dünyasından gönüllülerin akışına yol açacaktır. El Kaide’den 42 kişinin Suudi Arabistan tarafından idam edilmesi, Yemen’de Suudi Arabistan tarafından desteklenen ittifak güçleri ile el Kaide arasında ilan edilmemiş olan ateşkesin son bulmasına yol açacaktır. Aden’de iki gün boyunca ittifaka karşı yaşanan hücumlar, bombalı araçtan Aden valisinin mucizevi bir şekilde kurtulması aratacak olan saldırıların delilidir. 
Bölge mezhep savaşının kıyısında bir durumu yaşamaktadır. Eğer bu savaş patlarsa ki patlama olasılığı daha büyüktür rejimler devrilecek, sınırlar değişecek kendini bölünmeden ve devrimlerden azade sanan ülkeler bölünecektir. 


RİYAD İLE TAHRAN ARASINDAKİ ÇATIŞMADA MOSKOVA NEREDE?

Rusya Elyoum

Avrupa ve Amerika’da, İran Arap çatışmasından ve Suriye’deki uzlaşmanın başarısızlığa uğramasından kaynaklı bir korku var. Ayrıca bölgede kapsamlı yeni bir savaşın başlamasından da korku var. 

Almanya Dışişleri Bakanı Frank-WalterSteinmeier, el Bilad gazetesine verdiği röportajda  iki ülke arasındaki çatışmanın Suriye’deki uzlaşma çabalarını boşa çıkarabileceğini söyledi.

Dünyanın önde gelen basın organları gelişmeleri dikkatlice izliyorlar. Alman der Spiegeldergisi  iki ülke arasındaki ilişkilerin 40 yıldan beri gergin olduğuna dikkat çekti.  İki taraf arasındaki çatışmaların son bulması için iki tarafında orta noktada bir yerde buluşmasından başka çözüm yolu yok. Gerilimin nedenlerine işaret edenArabistan’a yakın birçok yayın organı, iki ülke arasında Suriye’de, Yemen’de, Irak’ta çıkar çatışmalarına dikkat ediyor.

Gelişmeleri takip eden uluslararası medyadaki genel izlenim, çatışmaların sadece rakip iki ülkenin değil, aynı zamanda bölgedeki bütün çıkarlarını etkileyeceği.

Rusya’nın gelecekteki pozisyonu ile beklentilerini açıklayan Rus uzmanlar, çatışmaları Sünni-Şii çatışması olarak nitelendiriyorlar. Son gelişmeler Moskova’yı batılı ülkelerden az olmamak üzere endişelendiriyor. Bu durum, Rusya dışişleri bakanlığından üst düzey kaynağın Rusya’nın Ortadoğu ülkeleri arasındaki çatışmalarda arabulucu olmaya istekli olduğu sözlerinden fark edilebilir.

Moskova’dan bir analist, “Rusya’nın Şiilerin veya Sünnilerin yanında durma ihtiyacı yok. Bu dini bir savaştır. Müslümanların yüzde 15’nin Şii, yüzde 85’nin Sünni olduğunu unutmamalıyız. Rusya’daki Müslümanların çoğunluğu Sünni. Müttefik İran’ın yanında durmak zıt sonuçlar doğuracak. Bu şekilde Arap dünyasını karşımıza alacağız” dedi. 

Analist bu çatışmalarda sıkıntılı zamanında İran’ı terk etmenin veArabistan’ın yanında durmanında mümkün olmadığını söyledi. Tahran Washington ile mutabakata varmış ve bir nükleer anlaşma imzalamıştı. Yaptırımlar hızlı bir şekilde kaldırılacak ve ABD ile diplomatik ilişkileri restore edecek.Analistlerin görüşleri bu zamanlarda İran’dan uzak kalmanın kesinlikle doğru olmayacağı yönünde.


NİDA TUNUS DAĞILIYOR MU?

Şark al Awsat

İktidardaki Nida Tunus partisinde 16 milletvekili, parlamento blokundan istifa ettiklerini ilan etti.

Milletvekilleri istifa gerekçesi parti başkanının oğlunun partinin kontrolünü ele geçirmesi. Bu adım en Nahda partisini parlamentonun en büyük partisi yaptı. İkinci olarak hakim parti haline geldi.

Atılan bu adım iktidardaki partideki bölünmesini derinleştirdi. Bu adım, Nida Tunus’un Genel Sekreteri Muhsin Marzuk’un yeni bir parti kurmak için istifasından günler sonra geldi. Nida Tunus’un liderlerinden milletvekili Abadi el Kafi, “İstifa edenlerin sayısı 16’ya ulaştı. Şu an parti, parlamentoda 70 milletvekili ile en Nahda ile eşitlendi” dedi.

El Kafi, Reuters’e yaptığı açıklamada istifaların artacağını söyledi. Yurt dışında olan üç veya dört milletvekili döndüklerinde istifa edeceklerini belirtti.

ÖNCEKİ HABER

Gazetecilerin en büyük 3 sorunu ve çözüm önerileri: Örgütlü mücadele şart

SONRAKİ HABER

Oldu olacak belediyeleri kapatın!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa