20 Aralık 2015 04:43

2015’e damgasını vuran filmler

Paylaş

Seçil TOPRAK

Mad Max serisinin görkemli geri dönüşünden Star Wars'un 3. üçlemesinin 'Merhaba'sına, 2015 yılına damgasını vuran filmleri Evrensel Pazar okurları için derledik.

Mad Max: Fury Road
1979 yılında başlayan Mad Max serisi, yıllar geçse de üstünden unutulmayan filmler bırakmıştı geriye. İşte bu yıl artık yaşını başını aldığını düşündüğümüz yönetmen George Miller, yine bir Mad Max filmiyle çıkageldi. Yılın ilk çeyreğinde gösterime giren film bizlere hem feminist hem sosyalist bir metin okumasıyla sadece bir aksiyon filmi olmadığını kanıtladı. Distopik filmler listelerine adını altın harflerle yazdıran Mad Max, zengin metniyle de sadece görsel bir şölen olmadığını ispatladı. Üstelik yılın bu son çeyreğinde başlayan ödül sezonunda adeta yeniden canlandı ve 2015’e damga vurduğunu bir kez daha kanıtladı.

Star Wars: The Force Awakens
1977 yılında başlayan bir efsane Star Wars filmleri. İlk üçlemeden sonra hikâyenin başlangıç safhalarına dönülüp yeniden bir canlandırmaya gidildi ve dünya çapında olay olan yeni filmler karşımıza çıkmaya başladı. İşte bu yılın son günlerine denk gelen serinin yedinci filmi “Güç Uyanıyor”, seven sevmeyen, takip eden etmeyen herkesin odağından kaçamayacak kampanyalarla sinemalarımıza uğradı. Bakalım yılın bu son olayı gişe rekoru kıracak mı?

Inside Out


Bu yılın animasyon olayıydı Inside Out bizdeki adıyla Ters Yüz. Ödül sezonunda toplanmayan ödül bırakmayan bu sevimli animasyon, bir büyüme öyküsünü çok orijinal taktiklerle anlattı bize. Biz de perde karşısında resmen zevkle izledik. Hem animasyon tekniklerinin nerelere geldiğini görebilmek hem de animasyonların sadece “çocuk işi” olmadığını bir daha anlamak açısından 2015’e bir damga da Inside Out vurdu.

Love
Her daim tartışmaya açık filmleriyle gündeme deyim yerindeyse bomba gibi düşmeyi seven yönetmen GasparNoé, son filmiyle de olay yarattı. Belirgin bir başarı yakalayıp yakalamadığı tartışılabilir ancak Cannes Film Festivali’nde gösterilmeden önce bile ortaya yayılan posterleriyle kendisi bir olaydı Love’ın. Ülkemizde muhtemelen vizyon yüzü görmeyecek bu filmi, belki dramatik yapısı açısından değil ancak anlatım tercihleri açısından hatırlayacağımız kesin.

Baskın
Can Evrenol adını belki de çok duyacağımız bir yönetmen olacak bundan sonra. Toronto Film Festivali’nde “Geceyarısı Çılgınlığı” bölümünde gösterilen korku-gerilim-parapsikolojik film Baskın, ülkemizde 1 Ocak’ta gösterime girecek. Tek defalık Filmekimi gösterimine denk gelmişseniz, ileride ABD’de de sesini duyuracak bir yönetmen kazandığımızı anlamışsınızdır. Filmekimi olmadıysa, vizyonda izleme şansına erişeceksiniz. Ülkemizde korku filmi anlayışını düşündüğümüzde Baskın’ın çıtayı bayâ yükselttiğini söyleyebiliriz.

Son of Saul


Macar yönetmen Laszlo Nemes’in ilk uzun metrajı... Cannes Film Festivali’nde gösterildiği günden itibaren “Bu filmden sonra İkinci Dünya Savaşı ve Yahudi soykırımı ile ilgili başka ne çekilebilir?” sorusunu sordurdu izleyenlere. Filmekimi kapsamında ülkemizde de bir avuç izleyiciye ulaştı Son of Saul. Gösterime önümüzdeki yılın ilk aylarında girecek. Şimdiye kadar on dört ödül alan film, ödül sezonunun sonuna kadar bu ödülleri ikiye katlayacak. İzleyeni mahkum ettiği dar çerçeveleme tekniği ve omuz kamerasının başrole odaklanan takibi ile belki sinirleri zorlayıcı, takibi zor bir film olarak görülebilir ancak tam da bu nedenlerden çok değerli bir film.

Mustang
Yılın tartışmalı filmlerinden Mustang de bir ilk film. Fransa’da yaşayan Deniz Gamze Ergüven’in kamerasını Türkiye’ye çevirdiğinde gördükleri ve anlattıkları birçok tartışmayı da beraberinde getirdi. Yerli eleştirmenlerimizin çoğu filmi “bizden olmamakla, batı odaklı bir bakış açısına sahip olmakla” suçladı. Ancak Mustang, belki de gerçekten hedef aldığı batıda müthiş başarılara imza attı ve atmaya da devam ediyor. Muhtemel bir Oscar adaylığı da cabası...

Victoria
Anlattığı soygun hikâyesiyle ilgilenelim veya ilgilenmeyelim tek plan sekans çekimi ile akıllara durgunluk verecek bir 138 dakika izletti bize Victoria perdede. Alman sinemasından oyuncu olarak tanıdığımız Sebastian Schipper, Victoria’dan önce üç film daha çekmişti ancak Victoria’nın özellikle sinefiller için yeri bambaşka oldu. Festivallerin gözbebeği diyebileceğimiz filmlerden biriydi Victoria ve kesintisiz çekim nedir, tek plan nasıl çekilir, sinema tarihinde bunun diğer örnekleri hangileridir gibi soruların havada uçuştuğu sohbetlere konu oldu. Bu bile Victoria’yı 2015’e damga vuran filmlerden biri yapmaya yetiyor doğrusu.

Carol


Cannes Film Festivali’nde kazandığı “Queer Palm” ile hemen gündemin orta yerine düştü Carol. Todd Haynes’in adeta fetiş oyuncularından olan Cate Blanchett ile tekrar çalışması da elbette sinemaseverlerin merakını iyice kabarttı. Ocak sonunda ülkemizde vizyona gireceği haberleri mevcut ancak Filmekimi’nde de Carol’ı izleme şansı elde etmiş olmamız büyük bir şanstı. 1950’lerin Amerika’sında iki kadının birbirine aşkını oldukça stilize anlatan Haynes, kurduğu atmosfer ile elbette izleyicilerini büyüleyecek. Müzik kullanımı ve CateBlanchett’ın portre çekimleriyle akıldan çıkmayacak fotografik görüntüler zihninizi bir müddet meşgul edecek.

ÖNCEKİ HABER

Nar kentinde iklim

SONRAKİ HABER

Giden yıldan ilk 5 oyun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...